Bir kesimin dönüşümü

Türkiye’de uzun yıllardır yapılan tehdit değerlendirmeleri anlamını yitiriyor. En önemli iç tehdit unsurları bölücülük (PKK) ve irtica olarak görülüyordu. İrtica, bırakın tehdit olmayı hesap sorar bir konuma geldi. Darbe girişimi son anda püskürtüldü. Şimdi birçok tarikat at koşturuyor. Bölücülük kavramı başarılı şekilde sulandırıldı. Toplumun bir kesimi kurnaz politikalarla bölücülüğe koşut bir rotaya sokuldu.

HDPKK İÇİN YARIŞ!
Hiçbir şey bir günde, birdenbire olmadı! Ulusal ve uluslararası düzeyde bir toplum mühendisliği devreye sokuldu. Topluma aşı yavaş yavaş şırınga edildi. Çeşitli siyasi gerekçelerle terör örgütünü sevimli gösteren yayınlar yapıldı. Belirli bir kitle sinsi medya oyunları ile önemli ölçüde dönüştürüldü. 7 Haziran 2015 genel seçimleri öncesinde beklenmedik bir gelişme oldu. Medyanın önemli bir bölümü hiçbir kural tanımaksızın, açık ve net şekilde HDPKK propagandası yapmaya başladı. Holding medyası ve onun dümen suyuna giren sözde Cumhuriyetçi basın ve yayın organları HDPKK için adeta yarışa girdi. Atatürkçü (!) ve Cumhuriyetçi (!) kesimlerden HDPKK için oy talep edildi! Bu süreçte bazı partiler kendi seçmenini bile HDPKK’ya oy vermeye davet etti!

MECLİS’E SIZAN TERÖR!
Böylece kanlı terör örgütü PKK’nın siyasi kanadı olan HDP güçlü şekilde Meclis’e sokuldu. HDPKK’ya elbirliğiyle meşruiyet kazandırıldı. Ne yazık ki bu cinayet şebekesi dokunulmazlık zırhı içine sokuldu! HDPKK’yı seçmenlere sevimli gösteren yayınlar gazete köşelerini, televizyon ekranlarını süsledi. Bazı milletvekilleri HDPKK ile birlikte polisi hedef alan eylemlere katıldı. Her fırsatta HDPKK’yı ağır şekilde eleştiren AKP ve MHP, partinin Anayasa’ya aykırı eylemlerden dolayı kapatılması için kılını bile kıpırdatmadı! Böylece yarı gayrı yasal, yarı yasal fakat sürekli tartışılan bir siyasi yapı Türkiye’nin başına bela edildi.

TÜRKİYE’NİN KADİM DOSTLARI!
İçeride manzara-i umumiye bu şekilde tecelli ederken, dış tehdidi algılama açısından da bir kesim büyük bir değişim ve dönüşüm geçirmeye başladı. Mümtaz Türk basını, tarihte emsali görülmemiş bir şekilde Yunanistan ve AB-D’yi cilalama yarışına girdi. Türk basınının yıldızları, bir taraftan uzo ve sirtaki ile tatillerinin keyfini çıkarırken, diğer taraftan Yunanistan’ı göklere çıkaran haberler geçmeye başladı! Türkiye’deki turizm tesisleri sinek avlarken, tuzu kuru insanlar denizden ve karadan Yunanistan’ı istila etti! Efendim, Yunanistan adalarımızı işgal etmiş, adaları kanuna aykırı silahlandırmış, bizi Ege’den atmak istiyormuş, Münhasır Ekonomik Bölge (MEB), karasuları, hava sahası, FIR hattı, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki düşmanlıklar, Ermeni/Pontus soykırım yalanı vs. kimin umurunda!

MEDYANIN DÖNÜŞTÜRME GÜCÜ!
Ayol, olur mu öyle şey! Irkçı, faşist, saldırgan bunlar. Okumadın mı, Mavi Beyaz gazetesinde Memodinos Egeseveros ne güzel de derslerini vermiş bunların! Öyle bir giydirmiş ki insan içine çıkamazlar! Aramızda para toplayıp, Yunanistan’ın borcunun bir kısmını biz ödeyelim! Zaten bizim oteller çok pis! Garsonları da tarladan toplamışlar ayol! Otel beş yıldızlı, çalışanlar bir yıldız! Yemekleri kedim bile yemez! Bir de acayip kazıklıyorlar. Beter olsunlar! Burunları biraz sürtülsün de akılları başlarına gelsin! Halbuki Yunanistan’da öyle mi? Her şey tertemiz, lezzetli yemekler, profesyonel servis, güler yüz, çok da ucuz, daha ne olsun!
Farkında mısınız, toplum değişiyor ve dönüşüyor; ülkemizdeki okumuş, yazmışların bazılarının düşünce kalıpları başkalaşıyor. Merkez medya, toplumun alt katmanları üzerinde değil de bu kesim üzerinde oldukça etkili oluyor. Önemli bir televizyon programcısı ile dertleştik... Dedi ki “CNN TÜRK dört gün üste üste yayın yapsın, bunlar Yunanistan yerine Moldova’ya tatile giderler!” Artık sevinçten havalara uçabiliriz. Elit kesimden daha mı iyi bileceğiz? Rahat ve derin bir nefes alın! Yunanistan ve HDPKK artık tehdit değil, onlar bizim gönül dostlarımız! Oyum HDPKK’ya, param Palikarya’ya helal olsun!

GERÇEKLERLE YÜZLEŞME ZAMANI
Bugün her kesim için gerçeklerle yüzleşme vakti! Hayaller güzeldir ama hayat gerçekler üzerine kuruludur. Yaşamın rüzgarları size sertçe çarparken, kumsala uzanarak huzur bulamazsınız! Sorunlar önünde sonunda sizi bulur ve köşeye sıkıştırır. Beka sorunu ekonomik çarpıklıkla birleşince boğazımızı sıkar. Ülkemizi seviyorsak, ona yönelen tehlikeleri görme yeteneği kazanmalıyız. Ancak bu durumda en uygun yerde mevziiye girer, doğru adımlar atarız. Onu korumak ve kollamak için kendimizi geliştiririz. Körü körüne Batı hayranlığından vazgeçmeli, HDPKK’nın genetik kodlarını deşifre etmeliyiz...