Bir millet iki devlet!

AKP iktidarı futboldan eğitime, iç barıştan adalete, doğadan şehir dokusuna kadar her şeyi yerle bir etti... Ağaçlar kesildi, dereler kurutuldu, gökdelenler ve alışveriş merkezleri (AVM) tarihi kentlerimizi kirletti! Komşularla sıfır sorun diyerek yola çıkanlar, “Bir millet iki devlet!” sloganını şiar edinen Azerbaycan’ı bile çileden çıkardı. Ermeni dostluğundan medet umanlar, Azerbaycan ulusal bayrağının stadyuma sokulmasına bile izin vermedi! Cadde ve sokaklarında kendi dilimizi konuşabildiğimiz tek ülke olan Azerbaycan ile aramızda soğuk rüzgârlar estirildi.

AZERBAYCAN TIRMANIYOR...
Çeşitli sorunlarına rağmen Azerbaycan hızla yükseliyor! Son on yılda ortalama yüzde 13,5’lik bir kalkınma hızı tutturdu. Bu kulvarda Çin’i bile solladı! Bunun büyük bir kısmını enerji yatırımları teşkil etse de, son dönemlerde enerji dışı sektörlere de ciddi oranlarda kaynak aktarmaya başladı. İhracatının yüzde 90’ını petrol ve doğal gaz oluşturuyor. Güney Kafkasya’da (Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan) üretilen mal ve hizmetlerin, diğer bir ifade ile zenginliğin yüzde 80’i Azerbaycan’a ait! Ve bu oran Azerbaycan lehine yükselmeye devam ediyor...

DAĞLIK KARABAĞ’A KÖR GÖZLERLE BAKANLAR
Bu ahval ve şerait içinde Dağlık Karabağ’da silahlar yeniden patladı... 12 kadar Azeri askeri şehit oldu. Dağlık Karabağ dışındakiler de dâhil olmak üzere Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si fiili işgal altında! Dünyanın doğusundan da, batısından da aynı eyyamcı, vurdumduymaz, sapla samanı birbirine karıştıran, bilinen laf kalabalıkları yükseldi: “Askeri girişimlerin daha da şiddetlendirilmesi kabul edilemez! Çatışmalara politik bir çözüm bulunmalıdır. Taraflar en yakın zamanda diyalog başlatmak için bir araya gelmelidir...”

TARİHİ ARKA PLAN
Önce, bu ülkelere BM Genel Kurulu’nun 2008 yılındaki 62/243 sayılı kararını hatırlatalım: “Ermeni askeri birlikleri işgal ettikleri Azeri topraklarından derhal çekilmelidir.” Şimdi de konunun daha iyi anlaşılması için geçmiş sürece kısaca göz atalım. Henüz SSCB dağılmamışken, 1988 yılında Özerk Bölge olan Dağlık Karabağ, o zamanki adıyla “Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nden” ayrılma kararı aldı. Bu karar halk oylaması ile de kabul edildi. Böylece çatışmalar başladı ve 1994 yılına kadar altı yıl kadar devam etti. 30 binden fazla can kaybı yaşandı. Çatışmalar 1992 yılında şiddetlendi, 1993 yılında Dağlık Karabağ dışındaki Azeri toprakları da Ermeniler tarafından işgal edildi. 2 milyona yakın Azeri, 250 bin Ermeni mülteci durumuna düştü. 1994 yılında Rusya’nın öncülük ettiği ateşkes antlaşması imzalandı. 2008, 2010, 2012 ve 2014 yılında yeniden sınır çatışmaları yaşandı...

DİPLOMATİK ARKA PLAN
Soruna çözüm bulmak için 1992 yılında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT/OSCE) bünyesinde Minsk Grubu kuruldu. Grubun, eş başkanları Rusya, ABD ve Fransa. Devamlı üyeler: Türkiye, Beyaz Rusya, Almanya, İtalya, İsveç, Finlandiya, Azerbaycan ve Ermenistan.
Minsk Grubu’nun, tüm uluslararası antlaşmalar ve sözleşmelerin açık ihlali olan Ermeni işgaline son verme konusunda hiçbir ciddi çalışması olmadı! Zaten eş başkanlardan Rusya, Ermeni işgalini bölgedeki politik hedeflerine uygun görüyor. ABD ve Fransa ise, kendi stratejik çıkarlarının yanı sıra iç kamuoylarının da baskısı nedeniyle Ermenilerin gönüllü ve sadık avukatı! Çözüm önerilerini bu ülkeler belirlediğinden, süreç Ermeni işgaline meşruiyet kazandırmaktan başka bir işe yaramıyor... Bu üç ülke hiçbir zaman Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü için ortaya net bir tavır koymadı! Havanda su dövüyorlar...

KİLİT ÜLKE RUSYA!
Bu krizdeki en önemli aktör Rusya! Ermenistan sınırlarını Rus birlikleri koruyor. Ermenistan’da güçlü bir Rus askeri varlığı var! Rusların askeri desteği olmasaydı, Ermeniler hiçbir koşulda askeri bir üstünlük sağlayamazdı! Çünkü bu süreç hem Ermenistan’ı hem de Azerbaycan’ı kendisine mecbur ve mahkûm bırakıyor. Bu nedenle Rusya, Minsk sürecini sakız gibi uzatacak virgüller arıyor. ABD ve Fransa başta olmak üzere Batı ülkelerinin tamamı, Azerbaycan’a bir kaşık bal verip sorunu Ermeniler lehinde çözmekten yana! Garip bir durum ama Azerbaycan’a kazık atmak için Batı ve Doğu zımnen uzlaşmış görünüyor. İran, Şii olmasına rağmen ülkesinde 20 milyona yaklaşan etnik Azeri Türk varlığı nedeniyle Ermenilere destek veriyor... Azerbaycan’ın cazibe merkezi olmasını istemiyor...

MİNSK GRUBU’NUN EYYAMCI TUTUMU!
Minsk Grubu’nda tarafların müzakere taktiklerini ayrıntılı olarak incelemek bu yazının boyutlarını aşar. Ama Azerbaycan “Aşamalı Çözümü” savunurken, Ermenistan “Paket Çözüm” istiyor! Aşamalı çözüm, önce Dağlık Karabağ dışındaki Azeri topraklarındaki işgalin derhal sona erdirilmesini, daha sonra Dağlık Karabağ’ın statüsünün belirlenmesini talep ediyor. Paket çözüm ise her iki sorunun aynı anda tartışılmasını savunuyor. Batı’nın akıl verdiği Ermenilerin tezi şöyle yorumlanabilir: “Siz Dağlık Karabağ’dan vazgeçin, ben de işgal ettiğim diğer Azeri toprakları konusunda pazarlık yapayım!”

ÇÖZÜM
Minsk sürecinde sıkışan Azerbaycan, 2007 yılında kendisi için güzel bir hedef belirlemişti: “Ermenistan’ın milli bütçesi kadar, Azerbaycan’ın savunma bütçesi!” Gerçekçi olalım! Bu sorun ancak Türkiye, Rusya ve Azerbaycan’ın bulacağı bir formül ile çözülebilir. Çünkü jeopolitikte alan kuvvettir ve bu alanda bu üç ülke vardır! Azerbaycan Batı’ya yaslanarak bu sorunu çözemez! Türkiye, Batı’nın emir eri olarak Azerbaycan’a yardımcı olamaz! Türkiye’nin Avrasya seyri bu sorunun çözümü için gerekli bütün dinamikleri harekete geçirecektir...