Bir ses yükseliyor

İstanbul’un üstünü örtmüş,

kâh duruyor,

kâh fırtına,

bir nazlı yağıyordu kar.

Çarpık yapılaşma ve

bakımsız metrolar,

kural tanımaz sürücüler.

Bir nimettir kar ama

megakentte oluyor bir eziyet.

Bu nedenledir ki,

mecbur olmadıkça

dışarı çıkmayın dedi yetkililer.

Ben de fırsat bildim ve

geçen hafta sonu evdeydim.

Okunmayı bekleyen kitaplar,

elde kumanda,

o kanal senin, bu kanal benim.

İŞTE TÜRK KADINI

Bir haber düştü gündeme,

İstanbul Barosu’nun bir toplantısı,

arka sıralardan yükselen bir ses,

bir itiraz, bir isyan var

beyazlar düşmüş saçları ile ince narin bir kadından.

Filistin’e zulmeden bu adamlar mı bize demokrasiyi öğretecek diyordu.

Kim mi?

Avukat Zeynep Küçük.

Hani çok sevdiğiniz bir müziği

dinledikçe duygulanır,

duygulandıkça da

vazgeçemezsiniz ya,

işte o misal.

Öyle gurur duydum,

öyle duygulandım ki.

İşte Türk kadını.

İşte asalet bu diyerek,

izledim birkaç kez.

Peki neydi mesele?

Elin oğlunu, elin kızını çağırmışlar,

onlar da kaçırır mı bu fırsatı,

gelmişler.

Belli ki,

bize ahkam kesiyorlar.

Belli ki,

bir oyun dönüyor.

Dayanamıyor bozuyor oyunu.

Avukat Zeynep Küçük.

Fakat o da ne?

Ön sırada oturan bir başka hanımefendi,

muhtemelen o da bir avukat,

milli duruş gösterene destek olmak bir yana,

kızıyor bizim vatansever avukatımıza.

İyi o zaman,

ne duruyorsun burada

git Filistin’e diyor.

Çoluk çocuk binlerce masum katledilirken,

bir soykırım yaşanırken Gazze’de,

nasıl böyle bir cümle kuruyor,

kimi kimin evinden kovuyor,

kimi neyi savunuyor belli değil.

Gaflet ve dalalet bu olsa gerek,

küçük düşürüyor,

en çok da,

kendini.

Ama bu nasıl bir komplekstir ki,

ne bunu görebiliyor,

ne de binlerce şehidimizin anısına saygısızlık yaptığını.

Oysa bilmiyor ki,

yoksa bir vatanın,

senin ne hükmün kalır,

ne fikrin.

Köksüzlüğünün itilip

kakılmışlığında

arar durursun,

kaçmaya çalıştığın o gölgeni.

Ha,

bir de o medet umduğun eloğlu var ya,

emin ol,

senden daha iyi biliyor ki

bu ülkenin dün Nene Hatun’ları vardı,

bugün de nice Zeynep, Elif ve Aybüke’leri.