BİRİ BİZİ KANDIYOR MU?-(TAMAMI)
Ülke garip bir durumla karşı karşıya.
Beckett ve İonesco dünyanın en güçlü “Absurde Tiyatro” yazarlarıydı. En katı ideolojik meseleleri 'saçma sapan' denilebilecek bir tarzda kaleme alan bu yazarların ürettikleri oyunlar Türk tiyatro severlere sunulurdu.
Aslında bugün karşımızdaki oynanan Traji- komik olayların dünya siyasetinde egemen olması beni şaşırtıyor ve aklıma şu sözler geliyor:
“Güleriz ağlanacak halimize!”
Şu hale bakın: Dünyada ABD ile İsrail’e karşıt gösterecek bir siyasetçi ya bilim adamı olabilir mi? İsrail’i devlet olarak Filistin topraklarında kurduran kararı aldıran kimdi? Elbette ABD.
1962'de İsrail’e gittiğimde ilk gözüme çarpan yaşlı Amerikan kadın turistlerin bolluğu olmuştu. O geziye El- Al uçak şirketinin açılışında davetliydik. O günlerde henüz Telaviv- İstanbul seferleri başlamamıştı ve Türkiye İsrail diplomatik ilişkileri ancak Maslahatgüzarlık düzeyindeydi. İsmet Paşa Başbakandı ve rahmetli Köyişleri Bakanı Dr. Lebit Yurdoğlu dostumla orada karşılamıştık.
Şair ve yazar Necati Cumalı ile eşi Berrin Cumalı da oradaydı. Telaviv’de deniz kıyısında lüks bir otelde kalmıştık. Adeta dalgalarla birlikte uyuyor gibiydik. Bizim heyette AA'dan Tuğrul abi, rahmetli ULUS yazarı Faik Suat ve Adalet Gazetesi sahibi Turhan Dilligil’de vardı. Kudüs’ü, ağlama Duvarını- hani şu bir ara Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğun da önünde resim çetiriği duvarı gördük.
Uzun süren İsrail- Arap savaşı yeni bitmişti. İsrail hızla kalkınıyordu. Çünkü o yaşlı turist Musevi kadınlar yeşil dolarları bol, bol İsrail’de kullanıyordu! ABD demek İsrail demekti. İsrail, Orta-Doğu'da ABD çıkarlarını koruyacak yeni bir devletti.
Aradan yıllar geçti.
Şu işe bakın ki; Wikiliaks belgelerinde şimdi Türkiye – İsrail ilişkilerinin sıkıntılarını ABD büyükelçileri kriptolarında açıklıyor. İşler tersine dönmüş: İsrail’e göre Erdoğan aşırı dinci, Türk iktidarına göre İsrail Filistinli çocukların katili. Dahası var: Bir Davos gezisi sırasında Türkiye Başbakanıyla İsrail Cumhurbaşkanı az kaldı ki, tekme tokat birbirlerine girecekler. O “One Münite” olayının ufuneti sönecek derken bu kez Mavi Marmara gemisi olayı patlak verdi ve Erdoğan İslam’ın lideri payesine yükseltildi.. Şimdi Erdoğan Amerikada Birleşmiş Milletler Genel kuruluna hitaben konuşma yapıyor. İsrail'i yönetenlerin barışın önüne engel çıkardığını söylüyor. Akşamına bir Amerikan televizyonuna konuk olan Erdoğan'ın gündeminde yine İsrail var. İsrail'e savaş mesajları yolluyor ve şöyle sesleniyor; "Mavi Marmara seferinde olup bitenleri tazmin etmezlerse, ilişkilerimiz iyi olmayacak. İsrail önce özür dileyecek ardından tazminat verecek. Gerekirse savaşırız” Sayın Erdoğan bir yandan eski dostu, kardeşi Beşar Esad’a ABD adına salvo açarken, bir yandan da İsrail’le karşılıklı mücadele ediyor. Bayan Clinton bir Telaviv de, bir Ankara’da..
Kuzum yoksa bizi mi kandırıyorlar? Geçmişi bilenler pek kanmazlar da.. İsrail’in ABD’den habersiz bir adım atmasına imkan yokken, Clinton neden dostu Davutoğlu aracılığıyla savaş tamtamları çaldırır durur?
BM RAPORU!
Eğer ünlü Newyork Times o raporu BM Genel sekreterinden önce ele geçirip dünyaya duyurmasa, Davutoğlu, ne halim selim Kılıçdaroğlu'n’dan azar işitirdi, ne de bir sorun daha Sıfır Sorunlu Türkiye’ye dert çıkarmazdı.
BM Raporu “Ne şiş yansın ne kebap misüllü bir rapor” olmazdı. İşin açığı bu traji komik, ya Absurt serüvenin sonunda, Türkiye’nin elleri havada boş kaldı! Şimdi beklenen iktidarın Lahey’e Mahkemeye gitmesi.
Deneyimli diplomat emekli Büyükelçi Onur Öymen’ de sorduk.İşte yanıt:
“Sayın Davutoğlu Gazze ambargosunu Uluslararası Adalet Divanına götüreceğimizi söylemiş. UAD'nın zorunlu yargısını kabul eden 66 ülke var. Türkiye ve İsrail bunların arasında değil. Ancak iki ülkenin anlaşıp ortak bir tahkimname hazırlayarak UAD'na gitmesi mümkün. İsrail buna yanaşmıyor. Yani bu yol kapalı. Tek yol BM Genel Kurulundan bir karar çıkartarak UAD'dan tavsiye kararı istemek olabilir. O karar da bağlayıcı olmaz. Sadece psikolojik etkisi olur. UAD'den bizim beklediğimiz gibi bir tavsiye kararı çıkmazsa İsrail'in eli güçlenir. UAD 2004 yılında bir kere İsrail'le ilgili tavsiye kararı verdi o da duvarın kaldırılmasına yönelikti. Dinleyen olmadı. Şimdi bence yapılacak en doğru şey İsrail'in haksızlığı konusunda dünyada güçlü bir kamuoyu oluşturmak. İsrail halkının tümünü karşımıza alan, bazen de Siyonizme kaçan söylemlerden uzak durmak gerek.”
Dedik ya! Bir oyun izliyoruz ki, Samuel Beckket de, İonesco’da solda sıfır kalacak gibi.
Bir zamanlar 12 Martın bir Bakanına sormuşlardı:
“Demirel ne zaman iktidara gelecek?”Soru değil de yanıt dillere destan olmuştu:
“-Güldürmeyin beni!” 8 ay sonra Demirel Başbakan olmaz mı?
Bu ABD’nin dış politikasına ancak Rufailer karışır!