Bizim Yunus'un yolu 1: Kuşak Yol’un Kalp Atışları

Fikirlerinizde kalp atışları

duyulmuyorsa, bir daha düşünün

İnsanlığın barışa, hoşgörüye ve sevgiye en çok ihtiyaç duyduğu günümüzün çatışmalı, çalkantılı ortamında, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, 2021’i, ölümünün 700. yıldönümünde Yunus Emre Yılı ilan etmekle önemli bir sorumluluğunu yerine getirdi. Böylece dünya manevi kültür birikimine ve evrensel yakınlaşma, dayanışma beklentilerine çok yönlü bir katkıda bulunulmuş oldu. Bununla birlikte, Cumhurbaşkanlığının duyurduğu “Dünya Dili Türkçe Yılı” kararıyla aynı kapsamdaki etkinlikler Yunus Emre sevgisinde bütünleşerek görkemli Türk kültürünün köklerini gündeme taşıdı.

YÜKSELEN ASYA’NIN YÜKSELEN DEĞERİ: YUNUS EMRE

Ardından ulusal ve uluslararası kutlamalarla, Yunus Emre felsefesinin evrensel insani değerleri bir bütünlük içinde ön plana çıkartıldı. “Yetmiş iki millete aynı gözle bakmayı” öğütleyen ve kurtuluşu insanın özünü geliştirmede arayan güzel Türkçemizin büyük şairi Yunus Emre’nin kutlu varlığı bir kez daha kalpleri sevgiyle, iyilikle, erdemle doldurma olanağı buldu.

Yunus Emre düşüncesinin gönüllere yayıldığı, bilinçlere çıkarıldığı günümüzde, insanlık, tarihin değişik dönemlerinde rastladığımız toplumsal çöküş ve yükseliş süreçlerinden birini daha yaşıyor. 21. Yüzyılda kapitalizm, küreselci emperyalist evresinde çöküşe geçerken, yükselmekte olan yeni Asya Uygarlığı kamucu ilkelerle insanlığın önünü açıyor. Yunus Emre’nin sevgi öğretisine ihtiyaç duyulduğu böyle bir dönemde, kapsamlı programlarla ortaya çıkarılması, bir bakıma güncellenmesi, yaşanan Asya Çağı yükselişinde önümüze çıkacak pek çok manevi soruna da çözüm üretecektir.

Aynı süreçte, ABD’nin başını çektiği sömürücü sistem ile Çin’in öncülüğündeki dayanışmacı, paylaşımcı, kamucu sistem ateş hatlarında cephe cepheye geldi. Çöküşün ruh haliyle daha da saldırganlaşan Atlantik cephesinin karşısında inşa edilen “Bir Kuşak Bir Yol Girişimi”, emperyalizmin hedefindeki milli devletlere güçlü bir direniş, dayanışma, işbirliği ve kurtuluş fırsatı sundu. Bu büyük atılım, ezilen dünyayı bir umut olarak kendine bağladı.

Kuşak Yol Girişimi’nin başarısı için Asya milletlerinin yakınlaşması, bir araya gelmesi, işbirliğini gerçekleştirmesi yolunda birleştirici olarak sadece insanı gören Yunus Emre’nin, yine insanla bütünleşen ilahi aşk felsefesi tam zamanında imdada yetişti:

"Hararet nardadır sacda değildir

Keramet hırkada taçta değildir

Her ne ararsan kendinde ara

Mekke'de Kudüs'te Hac'da değildir."

Zor günlerinde milletlerin toplumsal bağışıklık sistemlerini güçlendirmek ve birlikte direnme, birlikte kurtulma iradesini yaratmak için, Yunus Emre gibi insanlığa mal olmuş büyük şairlerin evrensel miraslarına başvurmanın anlamı, o yüce değerleri, düşmanlıklara karşı yeniden kuşanmak demektir.

Daha da önemlisi, yeni yüzyılda insanlığı tehdit eden nükleer bir küresel savaş olasılığına karşı da emperyalist güçleri caydıracak, geri püskürtecek bir Asya bütünleşmesini sağlamak zorunluluğudur. Savaşın önünün alınması ya da insanlığın büyük zaferiyle sonuçlandırılması için başta Yunus Emre olmak üzere bütün klasik şiir mirasına ve aynı zamanda bugünün vatansever, devrimci şairlerine acil görevler düşmektedir. Bu görev bilinci toplum içinde kendini ifade ederken ileri sürdüğü fikirlerde insani kalp atışlarının duyulması, gönül birliğini sağlayacak ve işleri kolaylaştıracaktır.

TÜM ZAMANLARIN BÜYÜK ŞAİRİ: YUNUS EMRE

Yunus Emre’nin yapıtı 13. ve 14. Yüzyıllara yayılan büyük savaşların, yıkımların, isyanların, kısaca zor devirlerin ortasında var oldu. Büyük şairimiz Türk ve İslam düşünce iklimine bağlı, Asya geleneklerinden kaynaklanan, fakat kendine özgü felsefesiyle, zamanının kör çıkmazlarında hep halkın birliği, insanın bütünlüğü için mücadele etti.

Yunus Emre ilahilerinin yüksek etkisi, gerçeği temelden kavrayan evrensel sevgi düşüncesine dayanmaktadır. Şiirlerinde iyi ile kötü, mazlum ile zalim, hayat ile ölüm, neşe ile kaygı, varlık ile yokluk, aydınlık ile karanlık, korkak ile cesur vb. karşıt duygular, diyalektik birlik içinde imgenin iç devinimini, canlılığını sağlar. Şiirinin gücü de maddi ve manevi dünyaları birbiriyle çatıştırmadan, kendiliğinden gelişen ilahi, fakat insan özlü bir kabulleniş içinde aranmalıdır.

Bundan 700 yıl önce, bitip tükenmeyen Moğol saldırıları Anadolu’yu kırıp geçirirken insanlığın maddi ve manevi değerlerini de zayıflatıp toplumsal hayatı altüst ediyordu. Kendini halkın var olma mücadelesine adamış Yunus, aşk felsefesi ve şiirleriyle Anadolu insanının manevi dünyasını besledi. Bir yanda mezhep çatışmaları, öte yanda istilalar, kabile boğazlaşmaları, taht kavgaları toplumun birlik ve bütünlüğünü parçalarken klasik Türk şiirinin diğer büyük şairleri gibi Yunus Emre de ölümsüz yapıtı ve yaşamıyla bu tehditlere karşı koydu.

Anadolu erenleri hak yolunda, bütün benliklerini, varlıklarını insanın birliğine, dirliğine adadılar. Dönemlerinde barışın ve güvenliğin sağlanması için insanları köy köy, oba oba düşmanlığa karşı kardeşliğe, ayrıştırıcılığa karşı birliğe davet ettiler. Bu amaçla yollara düşerken sözün gücünü kılıç gibi kuşandılar. Çünkü erdemli söz, taşıdığı derin bilgi ve duyguyla madde üzerinde yapıcı manevi etkisini göstermekte ve olayların gelişmesine gerçeklik yolunda yön vermektedir.

“Söz ola kese savaşı

Söz ola kestire başı

Söz ola ağulu aşı

Yağ ile bal ede bir söz.”

(Devam edecek)