Bizim Yunus’un yolu 3: Yunuslar yan yana, yana yana!

Dünyayı Pasifik’ten Atlantik kıyılarına kadar saran Kuşak Yol coğrafyasında Yunuslar binlerce yıldan beri birlikte yürürler. Çin bilgelerinden, Horasan erenlerine, Anadolu dervişlerinden günümüz ozanlarına kadar bütün şairler aynı belgelik yolunda birleşmiştir. Onlardan biri, Pir Sultan Abdal diyor ki: “Dost senin derdinden ben yana yana!” Ulu yol boyunda her şey birlik, kardeşlik ve dostluk içindir. Bugün de o zorlu yol yan yana, yana yana giden bilgelerin ışığıyla, aleviyle aydınlanmaktadır.

“Ben seni severim candan içeri,” diyen Yunus Emre, “Kalp kıran Allah’ı kırar!” diyen Ahmet Yesevi, “Gel, kim olursan ol yine gel,” diyen Mevlâna, “Hiçbir milleti, hiçbir insanı ayıplamayın,” diyen Hacı Bektaş Veli, “Benim Kâbe’m insandır,” diyen Pir Sultan Abdal ve daha niceleri gibi şair erenler, bugünün devrimci şairleriyle birlikte, insanlığın yöneldiği aynı sevgi, aynı gerçeklik, aynı mücadele yolunda yürüyorlar. Anadolu’nun bütün bilgeleri, erenleri, dervişleri gibi Yunus Emre de aradığı kurtuluşu, toplumun dertlerine çareyi insanın olanaklarında, büyük insanlıkta buluyor:

“Çok aradım özledim

Yeri göğü aradım

Çok aradım bulamadım

Buldum insan içinde.”

İnsanın özü, toplumun maddi ve manevi varlığının bütünlüğü içinde oluşuyor. Böylece insanlık dayanışma duygularıyla, maddi dünyanın zorluklarını manevi dünyasına dayanarak aşmaktadır. Toplumların zor günlerde ihtiyaç duyduğu büyük manevi değerler, kendi bilge şairleri tarafından yaratılır.

Azerbaycan’dan Çin Halk Cumhuriyeti’ne oradan Filipinler’e varan yolculuklarımda Asya’dan yükselen ve giderek güçlenen ışığı içimde hissederken Yunus Emre’mizi aklımdan çıkarmadım. Her yerde onun derviş gölgesi yanımda oldu. Hikmetleri, öğütleri kulaklarımda çınladı:

“Sen sana ne sanırsan

Ayrığa da onu san

Dört kitabın manası

Budur eğer var ise.”

21. Yüzyılın bu büyük girişiminin ekonomi ve siyasi temelleri ne kadar sağlam atılırsa atılsın, harcında güçlü sanatsal, kültürel değerler olmadıkça kurulan yapı yeterince sağlam olamayacaktır. Bu zorunluluktan ötürü Türk dilinin en büyük şairi Yunus Emre’nin gönüllere çağrı yapan sanatına dün olduğu gibi bugün de yaşamsal düzeyde ihtiyaç var:

“Ben gelmedim dava için

Benim işim sevi için

Dostun evi gönüldedir

Gönüller yapmaya geldim.”

Bu büyük mücadele alanında eğer kalplerde sevgi, bilinçlerde hoşgörü, toplumda dayanışma duyguları zayıflarsa iş zorlaşacak, halklar arasına geçmişte döşenen engeller yolu tıkayacak. Buna izin vermemek için Kuşak Yol’da Yunus şiirleri sefere çıkacaktır:

“Gel hey kardeş gel sen birliğe özen, canım

Birliktir her nefsin kal’asın bozan

Hiç kendi kendine kaynar mı kazan, canım

Çevre yanın ateş eylemeyince.”

Kuşak Yol atılımının düşünsel boyutu ne kadar güçlü olursa olsun, duygusal boyutunun da o denli güçlü olması gerekiyor. Bu da mutlaka edebiyat, güzel sanatlar ve diğer bütün kültürel alanlarda milletlerin yakınlaşmasını zorunlu kılıyor.

KUŞAK YOLDA YUNUS’LAR YANYANA

Kuşak Yol’da karışıklık çıkarmak, kargaşa yaratmak, liderler ve ülkülerin arasını açmak, huzursuzluk, geçimsizlik yaratmak isteyecek her türlü fitneye karşı işlerin yolunda gitmesi için insanlığın yarattığı manevi mirasın taşıyıcılarına sorumluluk düşmektedir.

Yunus felsefesi bütünüyle farklı din ve inançları hedefe koyanlara, barışı ve güvenliği bozucu faaliyet gösterenlere, dünya güzelliklerini ve yaşam kaynağı zenginliklerine hor bakanlara ve emperyalist saldırganlığı kışkırtanlara fırsat vermeyecek sağlamlıktadır. Yunus öğretisi Kuşak Yol’da her türlü fitnenin çaresidir. O nedenle sınıfsız topluma doğru giden uzun insanlık yolunda Yunus Emre’ye her dem ihtiyacı olacak.

“Adımız miskindir bizim

Düşmanımız kindir bizim

Bir kimseye kin tutmayız

Kamu âlem birdir bize.”

Yunus Emre sevgisizlere, saygısızlara, gönlü kararmışlara, bencillere, bölücülere, ayrıştırıcılara, hor görüşlülere ve yabancılaştıranlara karşı insanlığa İslam dininin derin kültürü içinden seslenip uyarıyor:

“Çalış, kazan, ye yedir

Bir gönül ele getir

Yüz Kabe'den yeğrektir

Bir gönül ziyareti.”

Yunus, kapitalizmin “erdem” haline getirdiği bencilliği, ustaca bir söz hamlesiyle yere seriyor. İnsanı insanla kucaklaştıran, insanı doğayla barıştıran, insanı evrensel adalete kavuşturan ölümsüz söz bilgeliğinin şairi Yunus, dünyevi hayatı ve dünya nimetlerini bütün insanlıkla paylaşmayı, yüksek bir ahlakla dile getiriyor. Dünyayı ve insanlığı bir bütün olarak sahipleniyor:

“Dünya benim rızkımdır

Halkı benim halkımdır.”

“Biz dünyadan gider olduk,

Kalanlara selam olsun.”

Bakın ki Yunus nasıl bir incelik gösteriyor, “Dünya benim malımdır, mülkümdür,” demiyor, “Dünya benim rızkımdır” diyerek, yaratılıştan kendine sunulan kişisel rızık payını kamu payıyla bütünleştiriyor. Onun dünya görüşünde kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. Bir bakıma geleceğin sınıfsız toplumunun muştusudur bu tespit:

SONUÇ: BİRBİRİMİZE SARILALIM

Bu ateşli süreçte Çin’in insanlığa sunduğu Kuşak Yol Girişimi’nin yaşamsal önemi, birleştiriciliğinden kaynaklanıyor. Kuşak Yol’un maddi ve manevi enerjisi mazlum ve gelişmekte olan ülkeler için devrede olacaksa, Kuşak Yol Girişimi ekonomik geliştirici özelliğinin çok ötesinde bir manevi yığınağı da hazır bulundurmalıdır.

Kesin olan, ekonomik küresel masada kaybeden taraf ABD’nin başını çektiği küreselci emperyalizmin masayı devirme çabaları içinde olduğu apaçık görünmektedir. O nedenle mazlum ve gelişen devletler, saldırganın karşısına onu caydıracak birleşik maddi ve manevi gücü yığmak zorundadırlar. Görevimiz bu büyük savaş tehlikesini ötelemek, durdurmak ya da bunlar olmuyorsa insanlık adına kazanmak olacaktır.

Çöküş ve yükseliş sürecinde dünya şiddetle sarsılırken, ayakta kalmak için insanlığın birbirine sarılması zorunludur. Birbirine sarılan milletler yıkılmaz, ayakta kalır. Kuşak Yol’un Asya’yı, Avrasya’yı aşan yollarında dünün Yunus’larıyla bugünün Yunus’ları bir an önce kol kola yola çıkmalıdır.

Sanatçılar, edebiyatçılar, şairler gönül gönüle yürüdükçe bu yolun kalp atışları her yerden duyulacak ve zorları kolay kılacak, yolunda gitmeyen işleri yoluna koyacak, çıkmazlara çare, dertlere derman olacaktır.

Bu yolda işbirliği, paylaşım, dayanışma var. Bu yol kesintisiz Asya Çağı devrimlerinin yoludur. Bu yolda, hoşgörü, sevgi ve gönül dili konuşulur. Bu yol büyük insanlığın kurtuluşuna giden yoldur. Gönül kulağıyla dinleyin bir, Kuşak Yol’un kalp atışlarını duyacaksınız. Ne mutlu ki Kuşak Yol’un Yunus Emre’leri var. Şiirlerle, türkülerle, ilahilerle yolumuz açık olsun. Bir daha anımsatalım ki: O yolda bütün Yunuslar büyük insanlık için yan yana, yana yana giderler.