Bombalı saldırılar bizi yönetenleri istifa ettirmez koltuklarına bağlar! Çünkü...

Cumhurbaşkanı günün 24 saatinde, nerede olursun olsun korunuyor. Evleri, arabaları, ofisleri, “saray”ları binlerce polis ve asker tarafından korunuyor.
Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan korunuyor. Gittikleri yerlerde masum insanlar bile “Protesto gösterisi düzenleyebilir” diye gözaltına alınıyor, yollar kesiliyor!
***
Cumhurbaşkanı’nın oğlu Bilal korunuyor. Koruma ordusuyla geziyor. Bilal’ın eşi Reyyan korunuyor. Reyyan’ın annesi, babası, kardeşleri, evleri, arabaları korunuyor. Bilal’in çocukları Ömer Tayyip ve Ali Tahir korunuyor.
***
Cumhurbaşkanı’nın diğer oğlu Burak korunuyor. Burak’ın eşi Sema korunuyor. Sema’nın annesi, babası, kardeşleri, evleri, arabaları korunuyor.
***
Cumhurbaşkanı’nın büyük kızı Esra Albayrak korunuyor. Esra’nın çocukları Ahmet Akif, Mahinur ve üç aylık Sadık korunuyor. Esra’nın kocası Berat Albayrak eskiden de korunuyordu ama şimdi bir de Enerji Bakanı oldu; ekstradan korunuyor! Berat Albayrak’ın tüm sülalesi de korunuyor.
***
Cumhurbaşkanı’nın küçük kızı Sümeyye Erdoğan korunuyor. Yanında koruma ordularıyla dolaşıyor. Sözlendi ya; muhtemelen damat adayı da korunmaya başlanmıştır!
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Emine Erdoğan’ın hayatta olan tüm yakınları; yani kardeşleri, halaları, teyzeleri, kuzenleri tek tek korunuyor.
***
Meclis Başkanı korunuyor. Eşi, çocukları korunuyor. Damatları, gelinleri korunuyor. Torunları, hısımları korunuyor.
***
Başbakan Davutoğlu korunuyor. Davutoğlu’nun eşi Sare Hanım, kızları, damatları, kardeşleri, dıdısının dıdısı korunuyor.
***
Bakanlar korunuyor... Bakanların karıları, kocaları korunuyor. Oğulları, kızları, damatları, gelinleri, torunları torbaları korunuyor.
***
MİT Müsteşarı; korunmada Cumhurbaşkanı’yla yarışıyor! Evinde uçan sinekler bile korunuyor!
***
Emniyet genel müdürleri, emniyet müdürleri, komutanlar, müsteşarlar, genel müdürler, karıları, kızları, adamlar, madamlar, arabalar, evler, köşkler kâşaneler, çiftlikler, çubuklar korunuyor.
***
Valiler, kaymakamlar, eşleri, çocukları, torunları, torbaları, arabaları, evleri korunuyor.
***
Diyanet İşleri Başkanı da korunuyor! Zırhlı arabalarla, özel muhafızlarla geziyor. Kendisini Allah’a değil; devletin maaşlı ve iyi yetişmiş keskin nişancılarına emanet ediyor.
***
Belediye başkanları korunuyor. İktidar partisinin il ve ilçe başkanları korunuyor. Muhalefetin önde gelen isimleri korunuyor. KaçAk Saray’daki başdanışmanlar korunuyor. Yandaş yazarlar, yandaş televizyoncular, yandaş işadamları, yandaş müteahhitler, yandaş dernek yöneticileri... Hatta yandaş mafya babaları bile korunuyor.
Bunların evleri, yazlıkları korunuyor.
***
Öyle ki ülkemizde görev yapan yaklaşık 240 bin polisin en az yarısı “koruma” olarak çalışıyor!
Geriye kalan 120 bin polisin üç vardiya halinde çalıştığını düşünün; 80 milyon kişilik ülkeyi aynı anda sadece 40 bin polis “koruyor...”
Yani devletin zirvelerinde bir kişiyi iki bin polis korurken...
İş, bizim gibi “sıradanlara” gelince iki bin vatandaşa bir polis düşüyor!
***
Ankara’daki son patlamanın ardından yine herkes, “Bu olaylar neden önlenemiyor? Sorumlular neden istifa etmiyor?” diye sormaya başladı ya...
İşte; bu olaylar, bu yüzden önlenemiyor!
Emniyet teşkilatı, devleti yönetenleri korumaktan, devleti ve halkı korumaya fırsat bulamıyor!
***
Gelelim “istifa” meselesine:
Siz olsanız sadece bir yılda 6 bombalı saldırıda 225 vatandaşın öldürüldüğü böyle bir dönemde istifa edip hiç kendinizi, ailenizi, sülalenizi korumasız bırakır mısınız?
Bu ülkedeki “siyasetçiler” ya da “bürokratlar” da enayi (!) değil...
Bu yüzden istifa etmiyorlar!
***
Ha; halk mı ölüyormuş?
Önemli mi canım; bu halk biterse Suriye’den gelenlerle idare ederler!

ALIŞMAYACAĞIZ!
Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen Abdülkadir Selvi isimli Yeni Şafak Ankara Temsilcisi, Pazar akşamı meydana gelen katliamdan sonra kırmızı eşofmanını bile değiştirmeden NTV’ye çıktı; “Terörle mücadeleye alışmamız gerekiyor” dedi.
Depremle yaşamaya alış...
Grizuyla yaşamaya alış...
Selle yaşamaya alış...
Şimdi de terörle yaşamaya alış!
Önlemeye aklın ve gücün yetmeyince “Alış” demesi en kolayı...
Onu bunu bırakın da bu ülkede, bu kadar “sığ” bilgili adamlar bile yandaşlık mührüyle koltuk kapıp paraya para demiyor ya...
Ona yanarım!

GÜNÜN SORUSU
ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, başkentteki üçüncü patlamadan iki gün önce Ankara’da yaşayan vatandaşlarını ve büyükelçilik çalışanlarını uyarmış: “Ankara’da bir terör saldırısı olacağı istihbaratı var. Özellikle Bahçelievler civarında dikkatli olun!” Sorum size:
Adamlar, “Bu işin altında biz varız” demek için daha ne yapsın? İlle de kartvizit mi bıraksın?

SÖZ SİZDE... (156+260!)
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Sıra Frankfurt’tan Turgay Çevikoğulları’nda:
***
“Abdullah Bey...
Milletvekilliği, bakanlık, başbakan yardımcılığı, başbakanlık yapmış ve hatta cumhurbaşkanlığı mertebesine erişmiş birinin bunca soruya cevap veremeyişini ben şahsen esefle karşılıyorum. Gelin buna bir son verin. Huber Köşkü’nü özel olarak kullandığınız sürede yapılan masrafları karşılamaya gücünüz yetmiyorsa, bunu bilelim. Yüce Türk ulusunun, bir yardım kampanyası düzenleyerek bunun da altından kalkacağından eminim.”

GÜNÜN SORUSU
Ankara’da 37 yurttaşımızın can verdiği korkunç patlamadan sonra, birileri yine, “Başkente neden altı aydır emniyet müdürü atanmıyor?” demeye başlamış... İsyanım bu arkadaşlara:
İlle de kurban arıyorsanız koyunlarla uğraşmayın; birleşip deveye girin, deveye!