Borsa uçuyor ve zıplıyormuş, öyle mi?

Önce Bakan B. Albayrak açıkladı, “…Borsa İstanbul tarihinde ilk kez 13 gün kesintisiz artarak tarihin en uzun soluklu yükselişini gerçekleştirdi. Türkiye ekonomi ve varlıklarına geçmişte olduğu gibi bugün de güvenenler kazanıyor...” dedi.

Ardından Cumhurbaşkanı T. Erdoğan konuştu; “… Borsa İstanbul endeksinin tekrar 110 bin seviyelerine çıkması diğer ülkelerden bizi pozitif yönde ayrıştıran bir başka faktördür. Birileri zil takıp oynuyordu bak Borsa İstanbul ne hale geldi. Hadi şimdi bunu da, büyümeyi de söyle…” dedi.

Büyüme, işsizlik ve enflasyon oranlarını bizim söylememiz çok güç. Ama her TÜİK Başkanı değiştirildiğinde, ne hikmetse daha da iyi ve olumlu veriler açıklandığına göre, işin uğuru ve de sihri burada olmalı herhalde diye düşünüyor insan. Söyle bana TÜİK Başkanını, söyleyeyim sana büyüme oranlarını diye bir şaka da yapmak mümkün tabii.

***

Şaka bir yana, bugünkü konumuz TÜİK değil, Borsa İstanbul.

Türk lirasına emir-komuta ile eksi yani negatif faiz verirseniz, insanlar tasarruflarının çift haneli enflasyon karşısında erimesini önlemek amacıyla ya dövize ve altına, ya da alternatif yatırım araçlarına örneğin borsa, gayrimenkul vb. yönelirler doğal olarak.

Borsa'ya son iki ayda yatırımcı ilgisinin artmasının temel nedeni bu olsa gerek. Yoksa borsada hisseleri işlem gören şirketlerin büyük bir çoğunluğunun geçen iki ay içinde, ne ciroları, ne siparişleri, ne karlılıkları ne de yatırımları artmadı. Aksine ciroları, karlılıkları azaldı, borçlulukları ise arttı ne yazık ki.

Hal böyleyken borsaya hücum furyası yaşayan küçük ve orta ölçekli yatırımcılar, borsa endeksinin 110 binlere çıkmasına neden oldular.

Peki, bu durum, Borsa İstanbul’un sağlıklı ve sürdürülebilir bir istikrarlı yatırım aracı olmasına yeter mi? Kuşkusuz ki hayır.

Büyük çoğunluğu 100 bin TL’nin altında olan küçük ve orta ölçekli tasarruf sahipleri, biraz da kolay ve kısa yoldan, yüksek kazanç hayaliyle borsaya akın ettiler korona günlerinde.

Sığ, manüplatif ve spekülatif hareketlere açık olan borsa işlemleri hakkında, yeterli bilgi ve tecrübe sahibi olmayanlar, borsadaki bu temeli olmayan spekülatif yükselmelerden pay almayı umdular.

Ama çok uzun olmayan, bir sürede gerçeklerle yüzleşmeleri, kazanımlarını yitirme risklerinin farkına varmaları olasılığı oldukça yüksek.

***

Hemen bir örnekle bu risklere dikkat çekmek isteriz;

Borsa İstanbul’da hisseleri işlem gören RTA Laboratuvarları isimli korona virüs tanı kiti üretimi ve ithalatı yapan şirketin hisse senedinin değeri Mart ayında 1.62 TL civarında iken, iki ay içinde 14 Mayıs 2020 tarihi itibariyle 52.60 TL’ye kadar çıktı. Daha doğrusu fırladı. Ama o tarihten sonra ise, hızla gerileyerek 18.92 – 20.60 TL seviyelerine düştü.

Bu yükselişi fırsat bilerek bu şirketin hisselerine tasarruflarını yatıran küçük ve orta ölçekli çok sayıda yatırımcı, bir ay içinde 30-40-50 TL’den aldıkları hisselerinin ani değer yitirmesiyle büyük bir şok yaşadılar ne yazık ki.

Yaşanan şikâyet ve mağduriyetler üzerine SPK harekete geçti ve şirket yöneticilerine işlem yapma yasağı ve ceza getirdi.

Böylece kısa ve kolay yoldan yüksek kazanç sağlama hayali suya düştü birçok küçük yatırımcının.

***

Bir de borsanın genel performansına bakalım. T. Erdoğan’ın dediği Borsa İstanbul’un diğer ülkelerden pozitif ayrıştığı yolundaki açıklamalara günlük – haftalık bakmak sağlıklı ve gerçekçi bir bakış açısı olamaz.

2002 yılında, AKP’nin DEHAP’ın hile karıştırdığı seçimlerle işbaşına getirildiği günden, 2020 yılına kadar geçen yaklaşık 18 yıllık sürede, dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan bazı ülke borsalarının “dolar” bazındaki performans ve getirilerine bakalım;

***

Yukarıda 18 yıllık borsa endeks değerlerinin (dolar bazında) karşılaştırmasının yer aldığı tablolardan açıkça görüleceği üzere, 18 yıllık İMKB/Borsa İstanbul’un getirisi yüzde 95 dolayında kalırken, Rusya yüzde 154, Hindistan yüzde 566, G. Afrika yüzde 112 ve Çin yüzde 137 oranında 18 yıllık getiri sağlayan borsalara sahip olmuşlar.

Gelişmiş ekonomilerde ise, ABD teknoloji hisseleri endeksi olan (Amazon, Apple, Facebook gibi) hisselerin işlem gördüğü Nasdaq borsası endeksi, 18 yılda yüzde 640 gibi –dolar bazında- bir getiri sağlamış.

Onun dışında, S/P 500 endeksi yüzde 252, Almanya Dax endeksi (avro bazında) yüzde 280, Japonya Nikkei endeksi ise yüzde 172 civarında 18 yıllık getiriye ulaşmışlar.

Ekonomi yönetimi ve iktidar sözcüleri konuşurken, biraz daha dikkatli, gerçekleri göz önüne alan bir biçimde davranırlarsa daha inandırıcı olurlar. Böylece, Cumhurbaşkanı'nı da daha doğru ve sağlıklı bilgilendirmiş olurlar herhalde.

Yoksa bizim yaptığımız gibi pozitif ayrıştığı, uçtuğu, zıpladığı söylenen ve de övünülen borsanın gelişmiş ve gelişmekte olan belli başlı ülkelerin borsalarına nazaran, 18 yılda söylendiği kadar “pozitif” ayrışmadığı basit bir incelemeyle yukarıda olduğu gibi ortaya çıkar.

Çünkü, gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkması gibi bir huyu vardır…