Böyle 'dost' düşman başına

FETÖ tetikçisi Zekeriya Öz, iki ay kadar önce Almanya’da bir Türk işadamından dayak yemişti. Öz’ü döven Alper Rıfat Bayraktar, olayın detaylarını anlatmış. Kendisi bir kumpas mağduru olan Bayraktar, Öz’ü bir lokantada otururken görmüş, tekme tokat dalmış.

Olayda çok enteresan bir detay var. Rıfat Bey, FETÖ’cüye bir iki tane vurduktan sonra sivil giyimli bazı adamlar üzerine atlıyor, masaya yatırarak etkisiz hale getiriyor. Sonra da telefonlarını alıyorlar ve sorguluyorlar.

Almanya’daki kaynaklarıma “Zekeriya Öz’ü polis korumaları mı var” diye sordum. “Ne polisi, Öz’ü doğrudan istihbarat servisi BND koruyor” dediler. Üstelik sadece Öz de değil, Almanya’da yaşayan pek çok azılı FETÖ’cü BND’nin koruması altında.

Almanya, hiçbir FETÖ’cü teröristi Türkiye’ye iade etmedi. FETÖ’cüler, tıpkı PKK’lılar gibi Almanya’da güven ve konfor içinde yaşıyorlar. Ceplerinde Alman devletinin verdiği pasaportlar ile dünya çapında terörizm faaliyetlerine devam ediyorlar. Aynı durum ABD’deki teröristler için de geçerli. Hollanda, Danimarka, Belçika, Fransa, İngiltere, Yunanistan… hepsinde durum aynı. Hepsinde PKK’lılar ve FETÖ’cüler, istihbarat servisleri tarafından özel olarak korunup kollanıyor.

Bu ülkelerin ortak özelliği nedir peki? Hepsinin NATO üyesi olması. Yani bunların tamamı, Türkiye’nin müttefikidir, dostudur!

Dost olmuş halleri bu, bir de düşman olsalardı ne olurdu acaba?

“DOSTLARIMIZIN” KIBRIS PERFORMANSI

Aynı dostlarımızı KKTC’deki olaylarda da gördük. BM’nin Barış Gücü onlarca yıldır Rumların aparatı gibi davranıyor, Kıbrıs Türklüğünü tanımıyor, en küçük insani talepleri bile engellemeye çalışıyor. Bu zorbalığa karşı durunca da biz suçlu oluyoruz!

İngiltere ve Fransa’nın bu işin içindeki başat rolünü görmemek mümkün değil. Pile köyündeki olaydan sonra da İngiltere saatler içinde harekete geçti. BM Güvenlik Konseyi’ne Türkiye’yi ve KKTC’yi kınama tasarısı getirdi. ABD ve Fransa hemen destek verdi, Çin de itiraz etmedi. Rusya’nın engellemesi olmasaydı Güvenlik Konseyi Türkiye’ye işgalci, eşkıya muamelesi yapacaktı!

Şimdi ABD, İngiltere, Fransa dostumuz, Rusya ise düşmanımız oluyor öyle mi?

DEMOKRASİNİZİ BAŞKA YERE YAPIN

Demokratik sözcüğü, PKK içinde bir şifre gibidir. “Bizden” anlamına gelir. Demokratik yapılar dediklerinde, sizin onu “PKK’ya yakın yapılar” olarak okumanız gerekir.

Misal, karpuz herkesin karpuzu olabilir. Ama demokratik karpuz PKK’nın karpuzu demektir. Şaka bir yana, örgüt Kürt halkına bile böyle bakar. Bir “halk” vardır, bir de “demokratik halk” yani “bizim halkımız”, yani “PKK’ya ses etmeyen halk”.

İşte böyle böyle derken sıra şimdi de İslam’a gelmiş. PKK’nın siyasi ayağı HDP/YSP’nin son hamlesi İslam açılımı. Parti, “demokratik İslam” çalışmaları başlatmış.

Bu haberi okuduğumuz gün, Almanya’dan da bir haber geldi. Hanover’de DİTİB caminin duvarına terör örgütü PKK lehine sloganlar yazılmış. Demokratik İslam dedikleri böyle bir şey demek ki.

O eski deyiş geliyor insanın aklına, hani şu eceli gelen köpek ve cami duvarı ile ilgili olan. Hadi canım, gidin demokrasinizi başka bir yere yapın.

KİTAP ÖNERİSİ

Sizlere Jose Saramago’nun az bilinen bir romanını önereceğim. Orijinal adı Levantado do Chao’dur. Yani ‘topraktan yükselen.’ Dilimize Umut Tarlaları diye çevrilmiş.

Olaylar, Portekiz’in belki de en güzel bölgesi olan, benim de çok sevdiğim Alentejo’da geçiyor. Saramago, romanda, dört kuşak boyunca büyük toprak sahipleri ile yoksul köylüler arasındaki mücadeleyi anlatıyor. Umut Tarlaları’nı ekmek ve özgürlük kavgasının başyapıtlarından biri olarak gösterebilirim. Mutlaka okunmalı.