BRICS Zirvesi’nin tarihî önemi

Ey dünya, ey insanlık müjdeler olsun! 22-24 Ağustos günlerinde Güney Afrika’da düzenlenen BRICS Zirvesi, insanlık için yeni bir dönemi başlattı. İlk kez, Mazlumların çerçevesini belirlediği yeni bir uluslararası düzen kuruluyor. Gelişmekte olan ülkeler, ABD’nin hegemonyasına karşı güçlerini birleştirip, eşitlikçi, adil ve kalkınmayı temel alan bir uluslararası düzeni adım adım inşa ediyorlar. Mazlumlar dünyası son BRICS Zirvesi ile, insanlığın tamamının çıkarlarını koruyacak kurumların inşasında kritik eşiği aştı.

BRICS İKİ KAT BÜYÜDÜ

Şimdi BRICS üyelerinin sayısı 11’e çıktı. Arjantin, Mısır, İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Etiyopya BRICS’in yeni üyeleri oldu. Zirve’nin ev sahibi Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphos, üyeliklerin 1 Ocak 2024’te başlayacağını ilan etti.

BANDUNG KONFERANSI’NIN ETKİSİ GİBİ

Son BRICS Zirvesi, 18-24 Nisan 1955 tarihinde Endonezya’nın Bandung kentinde yapılan Asya-Afrika Ülkeleri Toplantısı gibi derin bir iz bırakacak. Bandung Konferansı, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra bağımsızlığını kazanan mazlum milletlerin, emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı harekete geçmesinin simgesi oldu. Pek çok güney ülkesi, Bandung Ruhu’nu izleyerek bağımsızlığına kavuştu. Bandung Konferansı, mazlum milletlerin birbiriyle dayanışmasının örneklerini yarattı ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumlarda ağırlıklarını koymalarıyla sonuçlandı.

2023 BRICS Zirvesi’ne 55 gelişmekte olan ülkenin temsilcileri katıldı. Bu olağanüstü katılım, artık yönetilenlerin yönetici olacakları bir değişikliğe işaret ediyor. Çünkü, mazlum milletler artık sadece nüfus açısından değil dünya ekonomisinde de en büyük payı oluşturuyor. Bundan böyle, üç beş zengin ülkenin büyük çoğunluğun başkalarının hakkını yemesine izin vermeyecek düzeni kuruyorlar.

ABD’Yİ TELAŞ ALDI

Mazlum milletlerin kurumsal olarak ayağa kalkması üzerine ABD’yi telaş aldı. BRICS Zirvesi’nin başladığı 22 Ağustos günü Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, ABD Başkanı Joe Biden'ın önümüzdeki ay Yeni Delhi'de yapılacak G20 zirvesinde IMF ve Dünya Bankası'nın, gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarına daha iyi hizmet etmesini sağlamak üzere reformlar yapılması çağrısında bulunacağını açıkladı.

Sullivan gazetecilere verdiği demeçte, "Ülkelerin karşılaştıkları üst üste binen zorluklar karşısında desteğimizi arttırmamızı istediklerini yüksek sesle ve net bir şekilde duyduk" dedi.

"Biden G20'de enerjisinin çoğunu Dünya Bankası ve IMF de dahil olmak üzere çok taraflı kalkınma bankalarının modernizasyonuna ayıracak,” açıklamasını yaptı.

Oysa çok açık bir gerçek var: ABD kontrol etmeye devam ederse, IMF’nin uluslararası planda esamisi okunmayacaktır. Bretton Woods küresel finans düzeninin temel taşları olarak kurulan IMF ve Dünya Bankası, esas olarak üç beş gelişmiş ülkenin çıkarlarının korumanın ve onların diğer ülkelere dayatma yapmalarının aracı olduğu açıkça ortada. Nitekim BM Genel Sekreteri Antonio Guterres “IMF'nin kurallarının haksız bir şekilde zengin ülkeleri kayırdığını söyledi. BM Genel Sekreteri, IMF’nin ne kadar çarpık işlediğini bir örnekle açıkladı: “Kovid 19 salgını sırasında, 772 milyon nüfuslu zengin G7 ülkesi IMF'den 280 milyar dolar alırken, 1,1 milyar nüfuslu en az gelişmiş ülkelere 8 milyar doların biraz üzerinde bir kaynak tahsis edildi.” G7 şu anda IMF'deki oy gücünün yüzde 41,25'ini elinde tutuyor. Bu ABD ve müttefiklerinin IMF'nin karar alma mekanizması üzerinde neredeyse tam kontrole sahip olduğunu gösteriyor. Gelişen ülkeler, Biden’ın “reformlar yapma sözü”nün ABD’nin hegemonyasını sürdürme çabasının yeni bir taktiği olduğunu anlayacak kadar tecrübeye sahipler.

PUTİN’İN KONUŞMASINDAKİ KARARLILIK

ABD’nin haydutça dayatması nedeniyle Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin, BRICS Zirvesi’ne sanal ortamda katılmak zorunda kaldı. Putin, BRICS İş Forumu’nda video aracılığıyla yaptığı konuşmada, açık sözlü idi:

“Salgının etkilerini hafifletmek için bazı ülkelerin sorumsuzca büyük ölçekli para basmasından kaynaklanan, özel ve kamu borçlarının birikmesine yol açan önemli enflasyonist baskının üstesinden gelinmesi gerekmektedir.

“Küresel ekonomik durum ayrıca, gayrimeşru yaptırım uygulamaları ve egemen devletlerin mali varlıklarının yasadışı bir şekilde dondurulmasından da ciddi şekilde etkilenmektedir.

“Kaynak kıtlığı, artan eşitsizlik, yükselen işsizlik ve küresel ekonomideki diğer kronik sorunların ağırlaşması bunun doğrudan sonuçlarıdır. Gıda, temel tarım ürünleri ve mahsul fiyatları artıyor ve bundan en çok kırılgan ve yoksul ülkeler zarar görmektedir.

“Daha da önemlisi, bu zorluklara rağmen BRICS ülkeleri iş birliklerini arttırdı. Ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için ortak çalışmalarımız somut, elle tutulur sonuçlar getiriyor. Giderek daha fazla sayıda yeni altyapı ve yatırım projesi başlatılıyor, karşılıklı ticaret artıyor, sektörel temaslar genişliyor.

“Önemli olan iş birliğimizin eşitlik, ortak desteği ve birbirimizin çıkarlarına saygı ilkelerine dayanmasıdır. Birliğimizin ileriye dönük stratejik rotasının özünde de bu yatmaktadır ve bu rota, küresel çoğunluk olarak adlandırılan dünya toplumunun büyük bir kısmının isteklerini yansıtmaktadır.”

Xİ JİNPİNG CESARET AŞILADI

Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping, ABD’nin dayatması nedeniyle Putin’in katılamadığı İş Forumu’na orada olmasına rağmen katılmadı. Xi’nin konuşmasını Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao okudu. Xi’nin konuşmasının öne çıkan bölümleri şöyle:

“Çeşitli ülkelerdeki insanların özlemi kesinlikle yeni bir Soğuk Savaş ya da küçük bir dışlayıcı blok değildir; istedikleri şey kalıcı barış, evrensel güvenlik ve ortak refahın tadını çıkaran açık, kapsayıcı, temiz ve güzel bir dünyadır.”

“Azim, sıkı çalışma ve büyük fedakârlıklarla bağımsızlığımızı kazanmayı başardık ve ulusal koşullarımıza uygun kalkınma yollarını keşfediyoruz. Yaptığımız her şey halkımıza daha iyi bir yaşam sunmak içindir. Ancak hegemonyasını sürdürme saplantısı içindeki bazı ülkeler, gelişmekte olan ülkeleri ve yükselen pazarları felce uğratmak için elinden geleni ardına koymuyor.”

“Kim daha hızlı gelişiyorsa onu engellemeye çalışıyor; kim daha hızlı gelişiyorsa onu durdurmaya çalışıyor. Ancak bu nafile bir çabadır, zira başkalarının lambasını söndürmenin kendine ışık getirmeyeceğini defalarca söyledim.

"Otoriterliğe karşı demokrasi’ ve ‘otokrasiye karşı liberalizm’ iddiasıyla kasıtlı olarak bölünme yaratmak, dünyayı sadece böler ve medeniyetler çatışmasına yol açar.”

“BRICS tarafından temsil edilen gelişmekte olan ülkelerin kolektif yükselişi küresel manzarayı temelden değiştiriyor. Gelişmekte olan ülkeler son 20 yılda küresel büyümeye yüzde 80 gibi yüksek bir oranda katkıda bulunmuş ve küresel GSYİH içindeki payları 40 yıl önce yüzde 24 iken yüzde 40'ın üzerine çıkmıştır. Ne kadar direnç olursa olsun, iyilik için olumlu ve istikrarlı bir güç olan BRICS büyümeye devam edecektir.”

“Çin modernleşmesi yeni bir insani ilerleme biçimi yaratmış ve yeni bir modernleşme geleceği sunmuştur. Diğer gelişmekte olan ülkelerin de insan uygarlığının olağanüstü başarılarından yararlanarak kendi ulusal koşullarına uygun modernleşme yollarını bulabileceklerini umuyoruz.”

Çin Başkanı Xi, Batı basınında sürdürülen ve maalesef bizim basının da peşine takıldığı “Çin ekonomisi zorda” kampanyasına da yanıt verdi:

“Çin, sistemik açıdan sosyalist bir piyasa ekonomisi, talep açısından süper büyüklükte bir pazar, arz açısından tam teşekküllü bir sanayi sistemi ve insan kaynakları açısından bol, yüksek kalibreli işgücü ve girişimciler gibi birçok farklı avantaja sahiptir. Çin ekonomisi güçlü bir dirence, muazzam bir potansiyele ve büyük bir canlılığa sahiptir. Çin'in uzun vadeli büyümesini sürdüren temeller değişmeden kalacaktır. Çin ekonomisinin dev gemisi dalgaları yarmaya ve ileriye doğru yol almaya devam edecektir.”

ZİRVE’DE ÇİN DEVLET BAŞKANI’NDAN SERT SÖZLER

Xi, 24 Ağustos günü akşamı BRICS Zirvesi’nde yaptığı konuşmada ise “Kalkınma, birkaç ülkenin ayrıcalığı değil, tüm ülkelerin devredilemez bir hakkıdır,” vurgusunu yaptıktan sonra alışılmışın dışında sert sözler etti: “Uluslararası ilişkilerde hakkaniyet ve adaleti savunduk, önemli uluslararası ve bölgesel meselelerde doğru olanı savunduk ve yükselen piyasalar ile gelişmekte olan ülkelerin sesini ve etkisini arttırdık.”

“Uluslararası kurallar, en güçlü kaslara ya da en yüksek sese sahip olanlar tarafından dikte edilmek yerine, BM Ana Sözleşmesinin amaç ve ilkeleri temelinde tüm ülkeler tarafından ortaklaşa yazılmalı ve desteklenmelidir. Özel gruplar oluşturmak ve kendi kurallarını uluslararası norm diye paketlemek için çeteleşmek bundan sonra kabul edilemezdir.”

BM GÜVENLİK KONSEYİ’NE AFRİKA’DAN BİR ÜYE YOLDA

Dünyadaki en büyük adaletsizliklerden biri, 54 ülkeyi ve bir milyar nüfusu barındıran Afrika katısının, BM Güvenlik Konseyi (BMGK)’nde temsil edilmemesidir. Oysa, BMGK tarafından tartışılan konuların yüzde 60'ından fazlası Afrika'ya odaklanıyor. Afrika ülkelerinin Konsey'in daimî olmayan üyeleri olarak sadece önemli müzakerelere ve karar alma süreçlerine katılabilmeleri en temel düzeyde bir adalet ihlalidir. BMGK'nin köklü bir dönüşüme tabi tutulması zorunlu hale gelmiştir.

2023 BRICS Zirvesi’nin estirdiği rüzgâr, inci dişli, kara derili kardeşlerimize yüz yıllardır yapılan haksızlığın düzeltilmesinin kapısını açtı. Emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı yeni büyük dalga ile ayağa kalkan Afrika’nın BM Güvenlik Konseyi’ne katılması yakındır.

“Mazlumların Yeni Uluslararası Düzeni” insanlığı, canavarlaşan ABD sultasından ve Batı hegemonyasından kurtarmak için hızla kuruluyor. Müjdeler olsun!

Türkiye’nin de yeni dünyayı inşa etme çabasında geç kalmadan öncü yerini almasını diliyorum. Türkiye, Hiç gecikmeden BRICS’e katılmak için başvurusunu yapmalıdır!