Bu bir terör saldırısıdır
Fenerbahçe futbol takımını Rize’den Trabzon Havalimanı’na götüren, üstünde Fenerbahçe yazısı ve amblemi taşımayan otobüse otoyol da giderken ve hem de sürücüsünü hedef alarak ateş açılmıştı.
Bütün uzmanlar bu saldırının tipik bir “profesyonel” işi olduğunu söylüyor.
Aracın ön camında sade vatandaşın bile rahatlıkla görüp algılayabileceği bir kurşun deliği varken, devletin valisi bu saldırıya insan aklıyla alay edercesine “taşla” yapılan bir saldırı diyebilmiştir.
Olay bir futbol fanatiğinin işi olarak gösterilip geçiştirilebilecek bir olay değildir.
Bu ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenlerin, hiç acımadan onlarca insanı öldürmeye bilerek ve isteyerek kalkışmasıdır.
Bu yazının yazıldığı saatlerde iki kişinin olayın faili olarak gözaltına alındığı haberleri vardı.
Belki bu iki kişi hakikaten olayın failleri de olabilir. Bunlar belki de bir kulübün fanatik taraftarlarıdır.
Bir an için bunları birer kulüp fanatiği olarak düşünsek de olayı böyle kapatamayız.
O zaman spor alanlarında ufak çaplı holigan davranışlar olduğu zaman gereken tedbirleri almaydık. Önce iki rakip takımın taraftarlarını yan yana oturtmayı beceremedik.
Sonra bazı kulüplerin taraftarlarının, bir başka kulübün sahasındaki maça gitmesini yasakladık.
“Oh, olay çıkmıyor” diye sevindik.
Hani “Okullar olmasa maarifi ne güzel yönetirdim” diyen Osmanlı Paşası mantığıyla...
Deplasmana giden taraftar otobüslerinde palalar, bıçaklar havada uçuştu. Tedbir aldık mı?
Almadık. Her işimiz alaturka.
Olayı basit polisiye vaka gibi gördük.
Takım oyunlarının adı üzerinde bir oyun olduğunu, seyrinden keyif alınması gerektiğini bu topluma anlatamadık.
Yaşanan olay nedeniyle gözaltındaki iki şahsın sorgulamaları yapılırken, Trabzonspor Kulübü Başkanı’nın Trabzon Emniyet Müdürlüğüne gidip bilgi almasını da yadırgadım.
Emniyet’e, valiliğe bu konuyla ilgili olarak gereksiz bir şekilde gidersen gözaltındaki insanların yakınları da “Senin yüzünden oldu” der.
Bu 2 şahıs taraftar da olsa Trabzonspor Ku-lübü ile ne ilgisi var? Taraftarın işlediği her suç-tan sonra kulüp yöneticileri Emniyet’e mi gidiyor?
Yoksa bu “Ben suç işleyene de sahip çıkarım” gösterisi mi?
Ayrıca bütün sağduyu sahibi spor adamları bu işin bir spor holiganizmi olmadığını, Trabzonspor Kulübü ile ilgisi olamayacağını söylerken, bu söylenenleri tekzip edercesine, oraya gitmesi anlamsız bir davranıştır.
Bir ülkede kaos ortamı yaratmak isteyenler, daima tetikçi kullanır. Bu tetikçi suça meyilli herkes olabilir. Kimi zaman etrafı kana bulamak için para karşılığı kullanılan bir başka terör örgütü, kimi zaman uyuşturucu verilmiş bir şahıs ya da bir kulüp fanatiği.
Mühim olan bu tetikçileri kimin hangi amaçla kullandığının ortaya çıkartılmasıdır.
Ülke seçim sathi mailine girmişken, uluslararası ilişkilerde darbe üstüne darbe yerken ve ekonomik bir çöküntüye giderken, böyle bir kaos ortamından kimin yararı olabilir.....
Elde edilmek istenen sonuç, siyasi kaset skandalında olduğu gibi acaba gene Türkiye’yi dizayn etme çabası mıdır?
Bu olayın perde arkasını ortaya çıkartmak, aynen kaset olayında olduğu gibi, herkesin gö-revidir.
Onlarca insanın ölümünün hedeflenmesi basit bir spor holiganizmiyle izah edilemeyecek olay olmadığı gibi, Türkiye’nin en çok taraftara sahip kulübünün sporcularına yönelik olması da olayı daha ciddi boyutlara taşımaktadır.
Bunun arkasında kimler vardır? Hangi örgüt vardır?
Ordusuna bile kumpas kurulan bir ülkede yaşadığımızı unutmayalım.
Bu olayın gerçek yüzü ortaya çıkartılamazsa bundan sonra her dakika böyle vahim, vahimden de öte olaylarla karşılaşırız.
Onun içindir ki devletler en ufak suçlarla dahi mücadele ederler, küçük suçlar görmezden gelinirse, her gün daha ağır suçlar işlenmeye başlar.