Bu hurmalar İsrail için bereketli mi?
İsrail’in başta petro-dolar Körfez ülkeleri ile alenileşen ilişkilerin inşa edilebilmesi ve “muhafazakâr Müslüman” toplumlarca hazmedilebilmesi İsrail’in hanesine kısa ve belki de orta vadede artı yazar. Disiplinli bir çalışma organizasyonu, nüfuzlu Batı devletlerinde etkili bir lobicilik ve farklı ülkelerde yaşayan Yahudi topluluklarla İsrail arasında derin bir iş birliği ve muhabbet gerektirir. En az bunlar kadar önemli hatta daha çok önemli olan da Arap toplumlarında müstevli iktidarların köken itibariyle Batının memurları sıfatıyla kendi halklarına karşı derin bir hıyanet içinde olmalarıdır. Petrol, doğal gaz, ticaret ve kıymetli madenler sayesinde oluşan muazzam bir servetin terbiye ettiği bu toplumlarda, tıksırıncaya kadar yemek, içmek, çekmek, eğlenmek, tüketim fahişesi olmak egemen bir hayat tarzıdır.
SUUDİLER VE UMMAN SIRADA
1993’ten beri İsrail-Arabi mücadelesinde daha çok kazanan taraf İsrail oldu. Bazen tökezlese de 2006’da Hizbullah’a karşı bir hezimet yaşamış olsa da bu kavgada halen en kârlı taraf olmayı başardı. Özellikle 2020 ve 2021 İsrail için bereketli senelerdi. İsrail ile bu yıllarda normalleşen başlıca ülkeler Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Fas, Bahreyn, Sudan ve sırasını bekleyen Suudi Hanedanlığı ile Oman Krallığıdır. 13 Ağustos 2020’de ABD’nin öncülüğünde İsrail ve BAE arasında imzalanan ‘Abraham Accord’ (İbrahim’i Mutabakatı-İttifakı) daha sonra İsrail ile Sudan, Bahreyn ve Fas arasında tesis edilen ilişkilerin temelini oluşturdu. Gerçekleşir ise bu mutabakat İsrail ile Suudi Hanedanlığı ve Umman Krallığının ittifakını da teşkil edecektir. Bu ittifak İsrail ile Urban (henüz Arabi olamamış) krallık ve şeyhlik hanedanlıkları arasındaki tüm ilişkilerin amasız ve utanmadan normalleşmesini hedeflemektedir.
ARAFAT İLE İLGİLİ CİDDİ İDDİA
İbrahim’i Mutabakatı-İttifakı 1994’te ABD Başbakanı Bill Clinton’un huzurunda Washington’da İsrail Başbakanı Rabin, Ürdün Kralı Hüseyin arasında imzalanan Wadi Araba Barış Antlaşmasından ilham almış. İki ülke arasındaki savaş halinin sona ermesi, diplomatik ilişkilerin tesis edilmesi, üçüncü bir tarafın topraklarını kullanıp bir diğerine saldırmasının engellenmesi ve her alandaki münasebetlerin teşvik edilmesini amaçlar. Aynı mutabakat İsrail Başbakanı Rabin ile Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Arafat arasında Norveç’in başkenti Oslo’da yapılan gizli görüşmeler sonucunda tamamlanmıştı. Ardından iki taraf, Arafat ve Rabin, 1993’te Clinton’un huzurunda Oslo Barış Antlaşmasını imzalar. 5 Kasım 1995’te “düşmanla barış yapan” İshak (İzak) Rabin fanatik bir Yahudi tarafından öldürülür. İsrail ile yapılan mutabakatların uygulanmadığından sürekli şikâyet eden Yaser Arafat aniden Fransa’ya hastaneye kaldırılır. Kısa bir süre sonra 11 Kasım 2004’te vefat eder. Zehirlenerek öldürüldüğü yönünde ciddi iddialar var.
ABD-İSRAİL-SUUDİ ÜÇLÜSÜ BEŞİR’İ DEVİRDİ
İsrail ile normalleşmeyi reddeden, Suriye savaşında tarafsız kalan, Suriye ile diplomatik ve ticari münasebetlerini askıya almayan, hem Suriye devleti hem de Müslüman kardeşler Örgütü ile görüşen, Türkiye ile çok önemli işbirliğine açık olan, TSK’ya Kızıl Deniz’de askeri üs vermeyi kabul eden, Çin ile geçmişe dayalı kuvvetli bir dostluk inşa etmiş olan Ömer Beşir’in sultasındaki Sudan, İsrail ve dostları için önemli bir kuyruk acısıydı. ABD devreye girdi. Sudan’ı teröre destek veren ülkeler listesinden çıkarmak istediğini, mali ve ekonomik yardımlar yapacağını, ezeli düşmanı Suudi Hanedanlığı ile barıştıracağını, kendisini meşru hükümet olarak tanıyacağını iddia etti. ABD ile uzlaşmanın sunacağı imkânlara kanan Ömer Beşir bu adımı atmasına rağmen, onun eliyle Sudan’a soktuğu ABD-İsrail-Suudi üçlüsü tarafından alaşağı edildi. Yaşlı kurdu hapishaneye tıktılar. O tarihten beri Sudan’da sular durulmuyor. Darbe üstüne darbe yaşanıyor. Kimin iktidarda olduğunu takip etmek zorlaşıyor. Bu gelişmelerden en çok zarar gören ülke Türkiye oldu.
SUUDİ TANKLARI BAHREYN KRALINI KURTARDI
Uzun yıllardır barut fıçısı üzerine oturmuş Bahreyn’de başlayan Arap Baharını 14 Mart 2011’de Suudi tankları Bahreyn’e girerek Kralı olası bir devrilmeden kurtarmıştı. Şimdi de İsrail ile normalleşen Bahreyn’de toplumsal olaylar durulmuyor. Şehirler yanıyor. İsrail’in Bahreyn’e atadığı ilk Büyükelçi Eitan Na'eh, muzaffer edasıyla uçağından Başkent Manama’ya inerken Bahreyn sokaklarında Kralın güvenlik güçleriyle protesto eylemlerine katılan binlerce Bahreynli arasındaki çatışmalar sürüyor. İsrail ile normalleşme sırasının en sonunda utangaç Suudi Hanedanlığı var. Nisan 2021’de başkent Riyad’ı resmi bir davet üzerine ziyaret eden Phil Rosen başkanlığındaki zengin 20 ABD’li Yahudi iş adamı, İsrail ile Suudi hanedanlığı arasında çok yakında bir normalleşmenin yaşanacağını iddia etti.
ARAP ÜLKESİYLE YAPILAN İLK ASKERİ İŞ BİRLİĞİ
Rosen yaptığı açıklamada; Suudi Hanedanlığının toplumunu yavaşça buna alıştırdığını, İsrail’in İran’a karşı koyabilecek bir bölgesel güç olduğunu bildiklerini ve bunu takdir ettiklerini, Suudililerin İsrail’in sahillerinde olmayı çok arzuladıklarını ifade etmişti. Suudi hanedanlığın İsrail ile yaşadığı münasebetlerin üstündeki örtüyü kaldırarak ilişkileri alenileştirmesinin İslam aleminde ama özellikle Suudi toplumunun kendi içinde yaratacağı kırılmalar şiddetli olacaktır. Aralık 2020’de Mağrip (Fas-Morokko) ile İsrail arasında imzalanan iş birliği ittifakının ardından İsrail Fas’ın Batı Sahra üzerindeki hakkını tanıdığını ilan etmişti. Bununla Batı Sahra sorunu üzerinden Fas ve Cezayir arasındaki kavgaya benzin dökmüştü. 24 Kasım 2021’de İsrail Savunma Bakanı Banny Gantz Fas Savunma Bakanı Abdül Latif Lodi ile Ortak Güvenlik Mutabakatı imzalamıştı. Bu mutabakat İsrail’in bir Arap ülkesiyle açıktan imzaladığı ilk askeri iş birliği protokolüdür. Fas sokaklarında bu ilişkilere karşı yapılan homurdanmalar Fas Kralının kulaklarını tırmalamaktadır.
2020 ve 2021 İsrail için bereketli senelerdi. İsrail’in Uzun zaman önce Arap ülkelerin iktidar tarlasına ektiği tohumlar yeşerdi, filizlendi ve meyvesini verdi. İsrail de afiyetle meyvelerini topluyor. Artık yer mi satar mı kumar masasında mı harcar keyfi bilir. Ama ve lakin bir ihtimal daha var; topladığı Arap hurmalar gün gelir örtülü yürüttüğü ilişkilerini alenileştirdiği bu yapay devletçiklerin de kendisinin de bir tarafını tırmalayabilir. Bağırsaklarında delik te açabilir. Hatta henüz oraya varmadan mide duvarında yara açar, iç kanamaya da sebep olabilir. Zira her şerde bir hayır olduğu gibi her hayırda bir şer de olabilir.