Bu kez de kitaptan tasarruf

Geçen haftaki yazımın bir yerinde “Dilerim ki…” diye başlayan satırlarda İST(anbul) dergisinin kapanmasından sonra Büyükşehir Belediyesi’nin kitap yayınlarına da bir gönderme yapıp hiç olmazsa bu alandaki çalışmaların tasarruf tedbirlerine kurban edilmemesini dilemiştik.

Ama olmadı. Yanılmışız… Bu kentin sahip olduğu bir dergiden sonra kitap basımında da benzer bir yol izlenerek kısıtlamaya gidildi. Artık Türkiye’nin belki de kitap basımında en önde gelen yayınevi konumundaki İstanbul Büyükşehir Belediyesi kitap yayınına bir süre ara vererek, eskisi gibi kitap basamayacak.

Yerel yönetimlerin tasarruf tedbirlerine kütür-sanattan başlamalarının kabul görecek hiçbir mantıklı yanının olduğuna inanmayanlardanım. Hele hele kitap basımının kâğıt ve baskı maliyetleri nedeniyle çok sınırlandığı, basılanların ise doğal olarak bir hayli yüksek bir ücretle satıldığı görüldüğünde İstanbul gibi büyük şehir belediyesinin tasarruf için dergi ve kitap basımlarına ara vermesindeki zamanlamanın çok yanlış olduğunu söyleyebiliriz.

Burada sözünü ettiğimiz “şaşırtıcılığın” iki önemli nedeni var: İlki tasarrufa kitaptan başlanılması ikinci ve önemli olanı ise, bu belediyenin bağlı olduğu sosyal demokrat bir partinin –diğer kentlerde de bu tür yaklaşımlarındaki olumsuzluklar nedeniyle kültür-sanata ilişkin tutarlı bir politikalara sahip olmamalarıdır.

Oysaki geçen haftaki yazımızda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu kentte kazandırdığı birçok kültür-sanat olay ve kurumlarından söz etmiş, bu kazanımların İstanbul’u her açıdan zenginleştirdiğini söylemiştik. Ancak; İstanbullular tarafından çok sevilen bir derginin kapanması, ardından uzunca bir süredir kitap basımını durdurup bunu bir uzunca süre daha devam ettirilecekleri gündeme gelince bu kazanılmış zenginliğin istenilen ve arzu edilenden çok daha kısa sürdüğünü söylemeliyiz.

Çünkü belediyeler güç zamanlarda halkının yanında olmalıdır. Nasıl ki kimi bankalar yayınevleri kurarak bu boşluğu doldurabiliyorsa, belediyeler de krizdeki bir alana el atarak o alanın ayakta kalmasını sağlamalıdırlar. Dergi de kitap, sanat, kültür de en az kent lokantaları kadar gereklidir. Belediyeler aslında tam bu zamanlarda bu konulara el atıp öne çıkmalıdırlar.

Dünyanın sayılı metropollerinden biri ve aynı zamanda bir kültür başkenti olan bir büyük kentin belediyesinin tasarrufa birkaç kitap ile tek bir dergi ile başlaması bırakın tasarrufu bir yana aslında trajikomik bir durumdur. Örneğin bugüne dek belediyenin şirketleri yoluyla bastığı kitap ve tek bir derginin maliyetleri ortaya çıkarıldığında belki de Kent lokantalarındaki bir haftalık yemeğe denk düşer.

Bir başka söyleyişle, bir kitabın belediyeye yükü, inanın kent lokantalarındaki bir öğüne eşittir. Birisi bir öğün karın doyurur, bir diğeri bir ömür… Eğer, gazete, dergi, sinema vs gibi kitabı da edinilmesi gerekli olmanın dışına atarsınız, sonradan bedava da dağıtsanız alanı olmaz. O alışkanlığı tolumda tekrar edinilmesini sağlamanız için bir değil, birkaç kuşak beklemeniz gerekir.

Elbette ki kent lokantaları çok ama çok önemlidir. Aç karnına kitap okunmaz…. Ama, kitap okunmayınca kent lokantaların önündeki kuyruklar da azalmaz, aksine uzayıp gider…. Kültür-sanat alanındaki ilkesizliğin fena halde göze battığı sosyal demokrat belediyelerde bir yandan kitap basımları durdurulurken öte yandan kitap fuarları düzenleyerek kitabın önemine atıfta bulunmaları da sanırım popülizmin bir başka cilvesi….

Bugüne kadar bizlere bir çok önemli kitapları armağan eden belediyemizin bundan böyle, eskisi kadar yoğun olmazsa da hiç olmazsa “bir öğün” misali ayda en az bir kitapla bu zenginliğini sürdürmesini dileriz…