Bu kriz yüzde 50'yi dağıtacak

Hazır piyasalar toz dumanken felaket tellalığı yapıp bir kriz yazısı yazmasam olmazdı. Geleceğe dair iyimser ama mevcut kapitalist düzenin geleceğine dair kötümser, naçizane bir ekonomi yazarı olarak durumun hiç de iyiye gitmediğini zaten

"Ekonomi conta yakmış vaziyette yol alıyor ve Bu büyüme krize davetiye çıkarır " başlıklı yazılarımızda ele almıştık. Tekrarı zul görüyorum.

UYARANLAR VE UYUYANLAR

Esasen ben bu hafta şu öngörüsüz OVP'yi yazmak istiyordum fakat son bir kaç günde "piyasalar neden böyle tepe taklak oldu?", "hocam dolar düşer mi?" gibi sorulara maruz kaldığım için bilgim yettiğince bir iki kelam edeyim.

Bir kere perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Dışarıdaki iyimser havaya aldanıp "dolar kuru 3.30'un altına inecek" filan falan gibi işkembe-i kübradan atanlara hiç itibar etmedik. Değerli üstatlar Atilla Yeşilada ve Uğur Gürses'i sektirmeden takip edenler "winter is coming" sinyallerini almış, Stark hanedanına mensup olduğunu düşündüğüm bu iki ismin uyarılarını bir yerlere not etmişti. Etmeyenler ise Mehmet Şimşek ve Nihat Zeybekci modunda "reformları yapalım her şey güzel olacak" diye tesbih çeken tayfa ama nafile. Bin 500 Ayetel Kürsi de okusak, sabahtan akşama hatimler de indirsek ekonomimiz bu gidişatla iyice bir sallanıp hırpalanmadan kendine gelemeyecek.

HADİ BİZİ OKUMUYORSUN!

Bir kere sen seçim kazanacağım diye Hazine'yi borca batırmışsın. Yetmemiş Varlık Fonu'nu ikinci bir borçlanma aracı olarak piyasaya sokmuşsun. 2008 küresel finansal krizinden sonra Uğur Civelek'in tek bir yazısını bile okumadığın için bu devranın hep böyle gitmeyeceğini anlamamışsın. Hadi biz muhalifiz eski bakanın Ali Babacan'ı bari dinleseydin! Ama sen Yiğit Bulut'un Kurtlar Vadisi tadındaki senaryolarıyla ekonomide yol almışsın! Küresel ortamın sunduğu bol parayı görüp köprüler, yollar yaptırmış, konut sektörüne abandıkça abanmış, milletin a.sına koyanları zengine tmiş, sanayici yandım Allah deyince KGF ile su sıkmışsın ama asgari ücretle geçinen vatandaşının bile iPhone plus ile sınıf atladığını gözden kaçırmışsın! Ne olmuş; emtialardaki gerileme durunca cari açığın şüpheli yüzde 5 büyümede bile, milli gelirinin yüzde 5'ine varmış.

KIRILGANLAR LİSTESİNDE DEMİRBAŞIZ

Suriye'de bu işin sarpa saracağını bile bile ekonomini buna hazırlamak yerine aynı tas aynı hamam devam edip, kendini sağlama almamışsın. Milli gelirinin yüzde 55'i kadar döviz açığın var. Küresel sisteme göbekten bağlısın. Şirketlerinin döviz açığı var. Ekonomini büyütmek için dış finansmana muhtaçsın. Cari açık dahil her yıl en az 210 milyar dolar borç döndürme zorunluluğun var. Marksist İktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav Hocamız'ın geçen hafta yaptığımız mülakatta da (5 Ekim 2017 / Aydınlık) belirttiği üzere "Kırılganlar listesinde demirbaşsın." Öyle kırılgansın ki tüm karşı çıkışlarına, tehditlerine rağmen "Referanduma kimse mani olamaz" diyen Barzani'ye ekonomik yaptırım uygulayamıyorsun. Çünkü Irak'a ihracatın 10 milyar dolar. Bunun yüzde 25'i Barzani bölgesine. En iyi ihtimalle kaybın 2.5 milyar dolar olur. Buraya çalışan firmalar isyan bayrağı açar! O zaman büyük kurtarıcımız, Cumhuriyetimizin kurucusu, ebedi başkomutanımız, velinimetimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sözüne geldik mi: İstiklalin tamamiyeti ancak istiklal-i mali ile mümkündür.

HESAP KİTAP ELBET GÖRÜLÜR

Bakın bunları iş olsun diye yazmadım. Yukarıda da dedim ya perşembenin gelişi çarşambadan bellidir diye! İşte çarşambayı sel almışken, perşembe güneş açar diye bekleyenler yanıldılar. Jeopolitik gerginliğin eninde sonunda ABD ile bir restleşmeye varacağı belliydi. Beğenelim beğenmeyelim ABD mevcut küresel sistemin ağasıdır. Ağa ile güreşe tutuşacaksan arkanı sağlama alacaksın. Biz aldık mı? Rusya ve İran ile stratejik ortaklıklar kurduk. Çin ile epey yol aldık. Suriye'de "katil Esed" söylemini bırakıp "Esad ile irtibat sağlanmalı" noktasına geldik. Bağdat ile de buzları erittik. Ancak Avrupa ile hala durum karışık. Hani iş olur da o raddeye varırsa ABD'nin ekonomik ambargosuna karşı pek de elimiz güçlü değil. Yani ne bir İran ne bir Rusya değiliz, o kuşatmaya dayanacak kadar. Dolayısıyla öyle ya da böyle ekonomimiz küçülecek. Aynı gemideyiz madem bedeli de hepimiz ödeyeceğiz.

Borçla yaşanıp suni bir refah ekonomisi kurulurken bunu alkışlayan, o evlerde zor tuttuğumuz AKP seçmeni için de hesap ödeme vakti geldi. Ekonomi böyledir; alırsınız verirsiniz ama gün gelir hesap görülür.

KRİZ HANELERE YANSIMAYA BAŞLADI

Bunları yazmama hafta sonu memleketim Sakarya'da edindiğim izlenmimler neden oldu. Babadan esnaf, kendi çapında bir işyeri sahibi arkadaşım "Cepten yemeye başladık. Bizde bile durum kötü. Hazıra dağ dayanmaz. Beni biliyorsun; en başından beri bunlara oy verdim. Ama bundan sonra verirsem...(sinkaflı bir küfür savurdu). Baştaki tamam ama o da her şeyi bilemez. Alternatif de yok" dedi. Kuzenlerle konuşuyoruz (kimisi memur, kimisi fabrika işçisi), onlar da ekonominin kötü olduğunu söylüyor. İçlerinden biri eskinin sıkı AKP destekçisi, "Artık oy vermem" diyor. Ortak kanaat ise, "Kriz vatandaşın cebini yakmaya başladı."

Çiftçi ürünü tüccara veriyor. Ama borcu kapatmaya yetmiyor. Fındığın 14-15 TL olduğu dönemde traktör, otomobil, ev alanlar bu yıl 9.50'den fındık satarsa kendini şanslı sayıyor. Tüccarın düşük randıman fındığı 8.50'den aldığını söylüyorlar. Üretici toplanıp ilçede eylem yapmaya kalkınca üzerlerine TOMA sürmüşler. Herkesin dilinde. Halk rahatsız.

Anneme sordum "Süte zam yaptılar, yansıdı mı?" diye, "Nerdee" diyerek bir iç çekti. Halam ile konuşuyoruz; "Abin hesap yaptı. Yeni vergi artışıyla şu kadar fazla vergi ödeyecekmiş. Çok fazla" diyor. Gelir Vergisi'ndeki 3 puanlık artış ciddi bir huzursuzluk yaratmış durumda. "Yastık altındaki altınları bankaya getirin" çağrısına ise vatandaş "Para bitti. Bizim altınlara göz diktiler" diye bakıyor. Benden söylemesi...

HAVA PUSLU, FAİZ YÜKSEK!

Unutmadan geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan "Yüzde 20 faiz olur mu?" diye bankalara çıkıştı. Aynı günün sabahı Can Karadut'un sunduğu Ulusal Kanal'daki programda yakın zamanda görüştüğüm bir iş insanından, ülkemizin en büyük özel bankalarından birine kredi başvurusunda bulunduğunda yüzde 19 faiz istendiğini aktarmıştım. Daha bugün konuştuğum bir başka sanayici de "Döviz yükselince herkes 'yaşadınız' diyor. Biz ihracatçıyız ya. Öyle değil. Kurun nereye gideceğini bilmiyorum ki. Bugün bu kurdan sipariş alıyorum yarın başka fiyat. Düşecek mi, çıkacak mı belli değil. Önümüzü göremiyoruz" dedi.

Son bir uyarıyla bitiriyorum. Döviz bir iner bir çıkar zamanla alışırsınız; ama faiz yükselmeye başladı mı, çarklar çatırdar! Gösterge faiz 12.50'yi aştı. Hesapsız borçlanmanın, acı faturası çıkmaya başladı.