Bu neyin iadeiziyareti idi Haşim Kılıç
Sevgili "Aydınlık" okurları, hatırlayacaksınız 26.09.2011 tarihinde yazdığım yazıda, Wikileaks belgelerine dayanarak, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile ABD Ankara Büyükelçisi James Jeffery arasında 29 Ocak 2010 tarihinde yapılan bir görüşmenin detaylarına ilişkin görüşlerimi sizlerle paylaşmıştım.
2 gün sessiz kalan Haşim Kılıç 28.09.2011 tarihinde Sayın Fikret Bila'nın Milliyet Gazetesi'ndeki köşesinde kendine yakıştığı şekilde, Wikileaks belgelerinde yer alan detayları kamuoyuna yansıtanları, yani beni, ahlaksızlık ve onursuzlukla itham etmiş ben de 29 Eylül 2011 tarihli yazımda tam bizim Anadolu tabiriyle ağzının payını vermiş idim.
Haşim Kılıç benim bu işin peşini bırakacağımı zannetti. Haşim Kılıç'ın Amerikalılara bilgi verme alışkanlığı Mahkeme Başkanı olduktan sonrayla sınırlı değilmiş. Bu alışkanlık ondan çok daha evvelden beri düz üye iken de varmış.
Belge ile ilgili bilgileri de inkar edememesi için aşağıya çıkartıyorum.
Reference ID Created Released Classification Origin
03ANKARA4862 2003-08-01 11:07 2011-08-30 01:44 CONFIDENTIAL Embassy Ankara
Bu belge düzenlendiği zaman Haşim Kılıç daha Anayasa Mahkemesi Başkanvekili bile olmamış, düz bir üyedir. Bu belgenin 4. (C) maddesinde "1 Ağustos tarihinde kapsamlı reformların önde gelen savunucularından Anayasa Mahkemesi üyesi Haşim Kılıç bize özel olarak, CHP kendi problemleriyle uğraşıyor. CHP ilkesiz, olaylardan uzak bir görüntü çiziyor. Haset ederek, elleri titreyerek bunların ileri demokrasi olduğunu kabul ediyor ama CHP’nin tek görevi, AK Partinin yaptığı her iyi şeyi reddetmek. Bu seçmenleri kaçırıyor" şeklindeki açıklamayı kendi merkezine göndermiştir.
Bu ifadeler bana ait değildir. Bu ifadeler bir Amerikalı diplomatın kendi Dışişleri Bakanlığına gönderdiği, Haşim Kılıç’ın anlatımlarından düzenlenmiş bir nottur. Haşim Kılıç bu Amerikalı diplomatın kendisi hakkında yalan yazması için her hangi bir nedenin varlığını ispat etmediği sürece bu beyanları doğru kabul edeceğiz.
Bir ülkenin Ana muhalefet partisi hakkındaki, değerlendirmeyi, bir siyasetçi, bir gazeteci, bir iş adamı yapsa, bunların yansız olmak gibi bir sorumlulukları olmadığından kabul etmeseniz dahi, demokrasinin gereğidir der, olağan kabul edebilirsiniz.
Ama göreve başlarken "...görevimi, doğruluk, TARAFSIZLIK ve hakka saygı duygusu içinde…" diye yemin eden bir "Hakim" hukukçu olmasa bile nasıl olur da, bir ülkenin Ana muhalefet partisi hakkında böyle konuşabilir.
TBMM den geçen kanunları, gerek gördüğü sürece Ana Muhalefet Partisi olarak CHP Anayasa Mahkemesi’ne götürecektir. Tarafsız olmadığı AKP yandaşı olduğu yaptığı açıklamalarla gün gibi aşikar olan bir Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın önüne gelen davalarda YANSIZ VE TARAFSIZ OLABİLECEĞİNİ düşünmek artık mümkün müdür.
İşin disiplin hukuku açısından asıl görev Anayasa Mahkemesi’nin diğer üyelerine düşmektedir.
Haşim Kılıç ikinci defa suçüstü yakalanmıştır. Bu ziyaret ya da görüşme hangi gerekçe ile yapılmıştır. Bundan başka kaç defa daha Amerikalı diplomatlara bilgi arz etmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin açacağı bir soruşturmayla bunu açığa çıkartması gerekir.
Bu işin hukuki tarafıdır.
Ana Muhalefet Partisinin bu aşamadan sonra Mahkemenin önündeki bütün davalarda Haşim Kılıç'ı reddetmesi gerekir. Bunu yaparlar mı, yapmazlar mı? onu bilemem, onlar şu anda, içlerindeki bölücü, yetmez ama evetçi, tarikatçı devşirmelerin vereceği destekle, hukukiliği ve meşruiyeti tartışmalı bir anayasa oyununa payanda olmakla meşguldürler.
Ayrıca Haşim Kılıç’ın bu anlatımları Kılıçdaroğlu’nun Genel başkanlığından önceki dönemle de ilgili olduğu için bundan mutlu bile olabilirler.
Onun haddine midir, bu devleti kuran ve şuanda ana muhalefet partisi olan bir parti hakkında, her hangi bir şahsa ve özellikle bir yabancı diplomata haddini aşar şekilde yorumlar yapmaktır.
Daima hakimlerin "yansızlığını ve tarafsızlığını" dillerine dolayan AKP sözcüleri, hukukçu üyeleri bir ses bir nefeste sizden bekliyoruz. Bu hukukçu olmayan hakim sizden yana olduğu için "yansızlığını ve tarafsızlığını" yitirmiş olması sizi ilgilendirmiyor mu ?