Bu seçim iksir olacak mı?
Önümüzdeki seçimlerin Türkiye’nin tüm sorunlarını çözeceğine inanılıyor. Demokratik geleneklerin yerleşmediği bizim gibi ülkelerde seçimlerin demokrasi için yeterli olduğuna ve oy sayısının demokrasinin temeli olduğuna inanılır. Oysa seçimler demokrasi kültürü gelişmemişse palyatif olmaktan öteye geçemez. Demokrasi, kültürel gelişime ile uyumlu, bireyin kendini yetiştirmek ve donatmak için çaba gösterdiği ve bunun için her fırsatı değerlendiren insanların diyarında meyve verir.
Bizde demokrasi yeşertecek kültürel gelişim söz konusu değildir. Farklı görüşü savunan kişiler birbirinin gözünü oymak ve onu yok etmek için kamplara ayrılmıştır. Ülkemizde sandık önümüze konulur, adaylar parti oligarkları tarafından seçilir ve medya ve diğer araçlarla beyinler yıkanır, daha ne olduğunu anlamadan sandıkta oy verilir ve demokrasi gereği yapılmış olur. Oysa gerçek böyle değildir. Bir seçimin gerçekten demokratik olması için şu şartlar gerekir:
DEMOKRATİK SEÇİMLERİN ŞARTLARI
1- Parlamento, kamuyu ilgilendiren önemli ve büyük sorunlarda çoğunluk ve azınlığın düşünce ve kanaatlerini savunmalarına olanak verecek şekilde oluşmalıdır.
2- Seçim bölgeleri, adayların seçmenleri yakından tanımalarını sağlayacak kadar küçük olmalı (dar bölge seçim sistemi).
3- Milleti temsil edenlerin her fikirde olan insanlarla ilişki kurmasını temin edecek düzenli bir sistem kurulmalı.
4- Seçmenler hangi partiye oy vermiş olurlarsa olsunlar iktidardaki parti ve tüm kurum ve kuruluşlarla aracısız temas kurmalı. İşini ve derdini anlatabilmeli.
5- Hukuk sistemi tarafsız, adil ve güvenilir olmalı.
DİKİŞ TUTMAYAN DEMOKRASİMİZ
“Bekçilere kim bekçilik edecek” sözünde anlamını bulan bizim demokrasimizin en önemli zaaflarından biri liderlerin önünde iki büklüm olan dalkavukların çokluğudur. Bu insanlar ilahlar, idoller yaratmaktadır. Oysa Sokrat’ın dediği gibi liderleri uyaran, kızdıran ve ısıran “eşek arıları”na ihtiyaç var.
Buna en güzel cevabı Tevfik Fikret’in şu mısralarında bulabilirsiniz:
Dünyada şereftir, yaşatan milleti, ferdi;
Silkin! Şu rezellet tozu uçsun üzerinden.
İnsanlığı pâmâl eden alçaklığı ez, yık;
Billâh yaşamak yerde sürüklenmeye değmez.
SEÇİMLERDEN BEKLENTİMİZ YÜKSEK
Bu seçimlerle çok şeyin değişeceğini umut etmekteyiz. Bu beklentiyi yaratan da AKP’nin 16 yıldır ülkeyi oldukça yorması ve bıkkınlık getirmesi; bu seçimleri özellikli ve önemli hale getiriyor.
Ama kim cumhurbaşkanı olursa olsun, Meclis nasıl oluşursa oluşsun önümüzde çok büyük sorunlar var. Bu sorunların çözümü radikal önlemler ve yapısal değişimleri gerektiriyor. Ekonomik sorunlar ise tüm sorunların önüne geçmiş ve yıkıcı olmaya başlamış durumda.
EKONOMİK SORUNLAR DEVASA
1- Dolar yüksek faiz artırımına rağmen durdurulamıyor ve durdurulamayacak. Gerekçeleri şöyle sıralayabiliriz:
| Fed’in faizleri artırması ve bu yıl içinde 1 veya 2 kez daha artıracağı olasılığının güçlenmesi.
| Avrupa Merkez Bankasının tahvil alımını Ekim ayında aylık 30 milyar avrodan 15 milyar dolara indireceğini ve yıl sonunda da sıfırlayacağını açıklaması.
| ABD’nin çelik ve alüminyumdan sonra otomotiv ithalatına da yüksek gümrük uygulayacağını ilan etmesi ve uluslararası ticaretin artarak devam edeceğinin ortaya çıkması.
| Türkiye’nin 500 milyar dolara yakın dış borcu ve döviz ihtiyacı.
| 70 milyar dolarlara varması beklenen cari açık.
2- Çevrilemeyen dış borç ve 1 yılda bulunması gereken döviz miktarının 200-250 milyar dolar arasında olması.
3- Canavarlaşmış enflasyon.
4- Fakirleşen toplum. Yüzde 20’leri aşan işsizlik.
5- Tasarrufu olmayan tüm gelir ve varlıklarını tüketmiş, aldığı borçları verimli alanlara yatırmamış ve toprağa gömmüş ve üretmeyen bir ekonomi.
BU SEÇİM ÇARE OLACAK MI?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olur, Meclis’e tüm partiler girerse ilginç bir yönetim dönemini yaşayacağız. Böyle bir yapı ekonomik krizin derinleşmesi ve yıkıcı hale gelmesini önleyemez. En kısa zamanda yeni bir seçim gündeme gelir.
Cumhurbaşkanı başka birisi olursa ve Meclis’te AKP çoğunluğu elde ederse yine bir kaos dönemi yaşayacağız.
Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan olup Meclis’te de AKP çoğunluğu elde ederse işimiz çok çok zor.
Radikal dönüşümü gerçekleştirecek programa sahip Vatan Partisi’nin bu seçimde iktidar ortağı olması zor gözüküyor.
Bu durumda 24 Haziran, Türkiye için yeni bir dönemin başlangıcı olacak gibi gözüküyor.
Ülkemiz için en hayırlı sonuç ne ise o olsun diyelim ve yukarıda söylediklerimizi aklımızda tutarak yine de sandıklara koşalım.