‘Bu topraklar’ değil, vatan!

Konuşurken “bu topraklarda” diyor. Bu toprakların çocuklarıyız! Bu topraklar çok acı çekti! Bu topraklar! Hiç “yurdumuz”, “ülkemiz”, hele hele “vatanımız” asla demiyor.

Desteği son otuz yıllık küreselcilikten. Ama doğal destekçileri, yüz yıldan daha da eski. Çağdaş uygarlık anlayışını dünyanın hegemonik güçleriyle anca-beraber-kanca-beraber işbirliği yapmak sanan zihniyet. 19. yüzyıldan beri adil değil serbest ticaret tutkunu liberallik, “bu topraklar!” şairinin doğal bağlaşığı. Eski desteklerden öbürü ise yaklaşık yüz yıllık. Enternasyonalizm anlayışını kozmopolitizm sanmış zihniyet. Sosyalistliği vatansızlık saymış, bu eski sapmasından kuvvet alıp küreselci emperyalizmin “sol” kanadı haline gelmiş.

“Bu topraklar...” dedikçe sanki başka birşeyler söyleyecekmiş gibi. Nitekim söylüyor da! Örneğin, “Boşnaklardan Kafkaslardan gelenler siz kimsiniz, bu topraklara ‘vatanım’ diyorsunuz!” diye nefret kusuyor. Örneğin, “bu topraklara Türkiye denemez, başka bir şey demeli, Osmanlı demek bile Türkiye demekten daha uygun olur” türü sözler sayıklıyor. Ya da örneğin, “bu toprakların vatan olması için Kürdistan’ı kabul etmeniz gerekir; bu topraklar ancak o zaman ‘ortak vatan’ olur” diyor. Ve hatta, Batı Ermenistan Derneği kurup, Sevr Planı hortlamasına niyet edişini cümle aleme ilan ediyor.

“Bu topraklar..” sözü, örtülmeye gayret edilen düşmanca bir dizi müttefik düşüncenin şifresi...

***

Vatan ise, işte bu şifreye karşı direnişin simgesi. Nazım Hikmet’in daha 1945 yılında ilan ettiği gibi:

Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,

akar suyun

meyve çağında ağacın,

serpilip gelişen hayatın düşmanı.

..

sana düşman, bana düşman,

düşünen insana düşman,

vatan, ki bu insanların evidir,

sevgilim, onlar vatana düşman...

***

Liberallik, etnikçilik - mezhepçilik ittifakı, uzun zamandır ulusal yapıya saldırıyordu. Sahte eşitlikçilerini “etnikçi anayasa olmaz” sözüne bağlamışlardı. Onlara göre “Türk vatandaşlığı - Türk milleti” temeline dayanan anayasa etnikçidir; bunu kaldırıp yerine “millete değil devlete” dayanan ve farklı etnisitelere siyasal statü veren bir anayasal sistem getirilmeliydi. Mevsimi “Türk üst kimliktir” diye açmışlardı; “üst kimlik bir etniğe işaret etmemeli” diye kapattılar. Politikalarına “eşit vatandaşlık” dediler, Türkiye’yi yurttaşların eşitliği temelinde kuran CHP yöneticileriyle birlikte, bu yıkımın inşasına giriştiler. Aynı ittifak, artık açıktan açığa ülkenin yapısına saldırıyor. Sahte özgürlükçülüklerini “bu topraklar” diye yaydılar; yurt - ülke - vatan varlığını şovenlik - ırkçılık çuvalına koyup ezebileceklerini sandılar.

Oysa vatan, var olmak demek.

Vatan, “bu topraklarda” egemenlik

ve o sayede bağımsız yaşamak demek.

Vazgeçilmesi söz konusu dahi

edilemeyecek şey!