Bu yangın böyle söner mi?

Yaşı biraz geçmiş olanlar bilir. Hemen hemen her resmî dairede ve de okullarda olası bir yangını söndürmek için belli malzemelerden oluşan bir ekipman vardı. Su ve kumla dolu kırmızıya boyanmış iki kova yerde, onların üzerinde ise çapraz bir şekilde asılı olan kazma ile kürek. Tümüyle taş olan bizim ilkokulumuzda da bahçeye açılan kapının hemen yanında bu yangın söndürücüler konmuştu. Onlara yaklaşmak, dokunmak neredeyse yasaktı. Hatta birçoğumuz, o çocuksu güvenle bizi yangından koruyacak bir kova su ile bir kova kuma ve üzerlerindeki kazma ile küreğe zihinlere kazınmış totemsi bir saygıyla bakar, onların bizi her felaketten koruyucu oldukları duygusunu taşırdık.

KAZMA KÜREĞİN DOKUNULMAZLIĞI

Bu iki kova ile kazma kürek bizler için dokunulmazlığın birer sembolüydü. Bizi her bir felaketten koruyacağına inanmış -yoksa inandırılmış mı- bu kovalarla kazma küreğe saygı ile yaklaşmamak mümkün değildi. Çocuksu haylazlıklarla bu kovalardan birini devirdiğiniz takdirde cezası da o derece büyüktü. Bir çeşit tabu olarak algılatan bu nesnelere yabancılaştırılmış olmanın getirisinin bedeli de o denli büyüktü. Nasıl olmasın ki... Ayağınızın çarpmasıyla devirdiği, içindeki su ya da kumu boşalan bir kova, belki de yalnızca sizin değil, tüm okulun yanmasına yol açacak, dahası yine birçok öğrencinin canına mal olacaktır...

Ya asılı duran kazma küreğe gelince... Su ve kumla dolu kovaların bizleri yangın ve de kimi felaketlerden koruyacağına inandığımız halde bu kazma ile küreğin bir yangında ne işe yarayacağına bir türlü akıl erdirememiştik. Bir kazma, her tarafı oldukça büyük taşlarla kaplı tarihî okulumuzu nasıl bir yangından koruyabilirdi? Bir yangın sırasında küreğin işlevi de biraz kuşkuluydu ama yine de bizlere kazmadaki kadar imkânsız gelmiyordu.

Okul yıllarımız iki kova ile bu asılı duran kazma küreğe büyük bir güven duyarak geçti. Onlar, en az bizler kadar okulun malı olan demirbaşlardı. Dokunulmaz, yanına yaklaşılmaz, hangi zamanlarda nasıl kullanılacakları belli olmaz, ama zarar verdiğiniz takdirde en büyük cezalara çaptırılacağınız, tabu sayılan ve saydırılan simgesel koruyuculardı.

YANGIN NASIL SÖNDÜRÜLÜR

Bunlar yalnızca okullarda mı vardı? Hemen hemen tüm resmî ve de resmî olmayan kurumların kapı yanlarında, giriş hollerinde, tüm katlarında yer alırdı. Hepsi de aynı düzende bulunup kırmızıya boyalıydı. Dahası kovaların üstü açık ve içindekilerin ne olduğu kolaylıkla görüldüğü halde, üzerlerine nedense su ya da kum oldukları yazılırdı. Asla kum yazılı kovaya su, su yazılıya ise kum konulmazdı.

Çocuksu akıl, tüm bunlarla, her tarafı taş olan okulumuzdaki bir yangının söndürüleceğine inanırdık. Ya da öylesine inandırılmıştık ki, hiçbirimiz, ama hiçbirimiz, bir kova su ya da kumla, olası bir yangının nasıl söndürüleceğini hiç ama hiç düşünmedik. Ayrıca aynı yöntemle yangına karşı korunan resmi dairelerdeki büyüklerimiz de düşünmedikten sonra biz niye düşünecektik ki...

Şükürler olsun ki, bizim çocukluğumuzda güven duyduğumuz bu gibi saçmalıklarla bizim çocuklarımız pek muhatap olmuyorlar. Ne de olsa onların her bir yerde asılı duran yine kırmızı renkli yangın tüpleri var: Kullanılma tarihleri geçip içi boş ve bozulmuş ve de nasıl kullanılabilecekleri pek bilinmez olsalar da...

Galiba en doğrusu, bir yangının nasıl söndürüleceğine kafayı takmamak...