Buğdayımız ve bir Çin mamülü: Tik Tok

Suriye-Lübnan-Anadolu, Irak ve Akdeniz havzası ülkeleri yemek kültüründe en köklü devrim, buğdayın (kamha, kamho) keşfi ve üretimidir. Başak hasadı, öğütülmesi, ondan elde edilen bulgur ve unlu yemek kültürü, yaşam kalitesinde muhteşem bir zenginlik yarattı. Başak Bil-Şak kelimesinden türetilmiştir. Şak kökenlidir. Yırtmak, açmak, zorla içinden çıkmak, zor ve acı bir süreç sonucunda kavuşmak manasındadır. Arapçadaki Ba Türkçemizdeki ile, le, la karşılığıdır. Arapçada sözcüğün başında kullanılır. Birliktelik, araç, neden ya da durum bildiren belirteç ve tümleçler oluşturmaya yarar. Yırtarak, açarak, zorla çıkmak olan Bı-Şak, Bıçak kelimesinin de kaynağıdır. İyi ki ecdadımız buğdayı keşfetmiş Başaktan bulgur üretmiş. İçli köftesi olmayan bir bayram şöleni, Ramazan masası tahayyül edin? Hataylılar, Adanalılar, Mersinliler, Antepliler, Urfalılar, Mardinliler olarak özellikle de bayram safralarımızın olmazsa olmaz yemeği içli köftemizdir.

Buğday, zeytin ve incir medeniyetin mihenk taşıdır. Medeniyet tarihini yaşayanlar, yazanlar, kutsal kitaplar buğday, zeytin ve incirin neden hayati önemde olduklarını ve kutsal kabul edildiklerini sebepleriyle anlatır. Ekmek berekettir, misktir, öpülür ve başa koyulur. Kendi unundan ve kaynak sudan kapalı bir cam kavanozda bekletilerek elde edilen doğal ekşi maya ile yoğrulan ve tandırda odun ile pişen Ekmek olmadan hayat en azından bizler için nasıl olurdu? Buğdaydan üretilen makarna, pizza olmadan İtalyanlar depresyona girerdi. Nereden mi kuzen oluyoruz, ana konudan sapacağız ama kıssaca anlatayım;

MEDENİYET KURUCULARIN DİLLERİ

Talya veya Talyan, İtalya ülkesi ve üzerinde yaşayanların isim sebebidir. Mitolojide Roma’nın isim anası ve babası olan Romus ve Romulus’u (Rimus, Ramilus, Rumilus) emziren dişi Kurt olarak tasvir edildi. Rima, Rami ve Rumi isimleri bugün halen Şam coğrafyasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Tarih, filoloji, antropoloji ve arkeoloji cahili olanlar, bağnaz veya bu ilimleri sömürge projeleri için tezvir (değiştirme, sahtekarlık ve uydurma) edenler Talya’yı dişi kurt olarak tasavvur etti. Halbuki Talya ismi kaynağı Suri ve Suriye’den gelen Süryani, Aşuri, Asuri dilinde dişi kurt demektir. İkiz kardeş olarak telkin edilen Rima ve Rami’yi emziren kadının ismiydi ve adının manası Dişi Kurttur. Batının aklı evvelleri metinlerdeki Talya’yı gerçekten bir dişi kurt olarak anlamışlar.

Dişi Kurt (Talya, Talyan) hanımefendiden mülhem ve müsemma İtalya coğrafyasının, başta Roma olmak üzere, şehir isimleri, şaheser mimarileri, kurucu imparatorları ve imparatoriçeleri Suriyece (Süryanice) Suri veya Suriyelidir ve Arabi’dir. Çok önemli bir Roma imparatoru olan Arabi Filib (Philip The Arap) Arabi ismini özellikle kullanmıştır. Şeyhlerin Şeyhi Muhiddin El-Arabi’nin soyadı aslında Arabi değildir. Ancak Arabi isminde ısrar etmiştir. Tarih ilmi taassup ile öğrenilmemeli ve öğretilmemelidir. Araştırmalıyız, sorgulamalıyız, kıyaslamalıyız ama en önemlisi kadimden günümüzde devam eden medeniyet kurucuların dillerini öğrenmeliyiz. Arabi’ce, Süryanice-Aramice bilmeden uygarlıklar tarihinde sağlıklı yol almak mümkün değildir. Tüm önyargılardan, anlatılan yalanlardan, algılarımızda biriken, beynimize enjekte edilen yalanların tortularından arınmadan kendimizi ve başkalarını objektif anlayamaz ve anlatamayız.

Atina (Athena) şehri de Asena (Dişi Kurt) isminden mülhem ve müsemma oldu. Kıssadan hisse, aslında çocukları emziren dişi kurt filan yoktu. Türk mitolojisinde Tarkan’ı da Dişi Kurt emzirmişti. Çocuk iken Tarkan filmlerinin müptelasıydık. Filmi seyrettikten sonra sinemadan çıkar çıkmaz dişi kurt aramaya başladık. Sütünden içip biz de Tarkan gibi cesur ve güçlü olacaktık. Kasabamıza musallat olan kötüleri pataklayacaktık. Allah’tan dişi kurt bulamamıştık. İyi ki alternatif olarak dişi normal köpek olmaz mı sorusuna, aklı başında bir abimiz, “olmaz büyü bozulur başka bir şey olursunuz” dedi de bu maceradan vazgeçtik.

TARIM DEVRİMİNDEN ZİRVEYE

Bizim uygarlığımızın mihenk taşı olan Buğdaydan ana besin kaynağı Pirinç olan bir başka uygarlık Çin’e uzanalım. Muazzam bir uygarlık tarihi, savaşlar, istilalar, iç çekişmeler, doğal felaketler ve daha nice sebeplerden mütevellit bizim başımıza gelen Çin uygarlığının da başına geldi. Aydınlık çöktü, güneş battı ve karanlık bir çağın kapıları açıldı. Nimet ve bereket yerini gaddarlığa, yokluk ve yoksulluğa bıraktı. Çin, 1949’a kadar son 200-250 sene içinde Batı sömürge devletlerin ardından İkinci Dünya Savaşı'ndan önce Japonya’nın işgali, katliamları, sömürüsü ve taksimine maruz kaldı. 1949’da kurulan Çin halk Cumhuriyeti kısa bir zaman içinde birçok meselenin üstesinden geldi. İşe tarım devriminden başladı. Zira aç insan medeniyet üretemezdi. 1950’de 550 milyon nüfuslu Çin’de 300 milyondan fazla insan açlık sınırının en dibindeydi. Açlıktan yakalanan her türlü hayvan yeniyordu. Ülke, elit hakim zümre istisna, eğitimde, ekonomide, sosyal yaşamda Net Zero yani net sıfırdaydı.

Bugün tarım devrimi yani Pirinç devrimi sayesinde Çin, otomotiv sektörden, hassas teknolojiye, mimariden uzay makinelerine, ulaşımdan, finanse kadar her sektörde bir numara. Dünyaya markalarıyla da hakim olacak. Bu efsane gelişme ve ulaşılan seviye Batıyı ve müttefiklerini kaygılandırıyor ve korkutuyor. Batının gerçekten akil olan adamları Çin ile yeni Dünya nizamını birlikte inşa edelim telkininde bulunurken ABD, Çin’i baş düşman ilan ediyor. Serbest piyasa, kapitalist ekonomik düzen, gümrük duvarları olmasın, globalleşelim, mamüllerimiz serbestçe dolaşımda olsun, sosyal medyaya özgürlük, devletlerin telkinci, yalancı ve tezvir üstadı medyasına karşı özgür-demokratik online medyasını savunduklarını iddia edenler söz konusu Çin olduğunda “milli güvenlik meselesi” diyerek komünist(!) oluyorlar.

HER ZAMANKİ ÇİFTE STANDART

Çinli bir firma birçok sektörde olduğu gibi sosyal medya sahasında da Tiktok’un sahibidir. “Tiktok ABD halkının, gençlerin aklıyla oynuyor, kitleleri etkiliyor ve hatta casusluk yapıyor, data topluyor bizim güçlü ve zayıf yanlarımızı öğreniyor ve bunları Çin devletine veriyor” iddiasıyla Tiktok’un yasaklanması için harekete geçti. ABD, Avrupa şirketlerine ve hatta Siyonist sermaye holdinglerine ait olan LINE, Google, Hangouts, Tinder, WhatsApp, Snapchat, Facebook-Messenger, İnstegram, Tweeter-X istediği gibi serbest dolaşımda olacak, tüm dünya milletlerin zevklerini, üzüntülerini, yemeklerini, adetlerini, tamahlarını, yatırımlarını, güçlü-zayıf yönlerini ilgilendiren verileri toplayacak ve bu normal kabul edilecek ama Çinli Tiktok, ”milli güvenlik sorunu” olacak.

Kanunlar çerçevesinde ABD limanlarının ihalesine katılıyorlar, en fazla teklifi sunuyorlar ve New Jersey limanının işletme hakkını alıyorlar. Kongre ayağa kalkıyor. “ABD Ulusal Güveliği tehdit altında” yaygarasıyla Çin’e verilen ihaleyi iptal ediyorlar. Buna benzer onlarca örnek verebiliriz. Trump Efendi Başkan olursam Çin’in Meksika’da kurduğu araba fabrikasının ürettiği arabaları ABD pazarlarına sokmayacağım diyor. Çin, Güney Amerika ülkesi Peru’ya devasa bir serbest ticaret limanı inşa ediyor. ABD, “burası bizim arka bahçemiz”, “ulusal güvenlik tehdidi oluşturmaktadır” diyor. Kongre üyeleri “askeri müdahale sebebidir” diyor. Şimdi birileri, ABD kendi ekonomisini, üreticisini, çıkarlarını, güvenliğini korumak zorunda diyebilir. O vakit ABD’nin yapacağı şey şudur: Kendisine yapılmasını istemediğini başka ülkelere de yapmayacak. Yapıyorsa kendisine de yapılmasına izin verecek. Kazanacak ve kazandıracak. Aksi takdirde halkına ve dünya milletlerine büyük bedeller ödeterek tarih sahnesinden çekilmek zorunda kalacak.