Bugün sadece bayram değil!
Bugün bayram... SADECE bayram değil ama... Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gurur günü!SADECE askerlerin gurur günü değil; Türk ulusunun kaderinin değiştiği gün aynı zamanda...Devam edelim:SADECE Türk ulusunun kaderinin değiştiği gün değil; dünyadaki ilk Kurtuluş Savaşı’nın zaferle taçlandığı gün...SADECE Kurtuluş Savaşı’nın zaferle taçlandığı gün değil; son meydan savaşının bittiği gün...SADECE son meydan savaşının bittiği gün değil; yeni bir devletin doğumunu müjdeleyen sancıların hissedildiği ilk gün...SADECE bu sancıların hissedildiği ilk gün değil; bağımsızlık düşünün gerçek olabildiğine inandığımız gün...SADECE bağımsızlığın gerçek olabileceğine inandığımız ilk gün değil; emperyalistlerin önümüzde diz çöktüğü gün...SADECE emperyalistlerin önümüzde diz çöktüğü gün değil; kendi kendimize yetebileceğimizi, kendimizi yönetebileceğimizi gördüğümüz gün...SADECE kendimizi yönetebileceğimizi gördüğümüz ilk gün değil; ümmet olmak yerine millet olmayı seçtiğimiz gün...SADECE millet olmayı seçtiğimiz gün değil; padişahın kulu olmaya isyan edip insan olduğumuzun farkına vardığımız gün...SADECE insan olduğumuzun farkına vardığımız gün değil; köleliğe baş kaldırdığımız gün...SADECE köleliğe baş kaldırdığımız gün değil; kadın-erkek, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, Laz-Çerkez, zengin-yoksul tüm farklılıklarımızı unutabildiğimiz gün...SADECE farklılıklarımızı unutabildiğimiz gün değil; bizi hiçbir ayrım yapmadan sömürenlere, tahtı-tacı bırakma zamanının geldiğini gösterdiğimiz gün...SADECE padişaha tahtı-tacı bırakma zamanı geldiğini gösterdiğimiz gün değil; kol kola kenetlenebildiğimiz, birbirimizin yaralarını sarabildiğimiz gün...SADECE birbirimizin yaralarını sarabildiğimiz gün değil; büyük bir kalkınma mücadelesini vermeye başladığımız gün...SADECE kalkınma mücadelesini vermeye başladığımız gün değil; çağdaş değerlere sahip çıkmaya başladığımız gün...SADECE çağdaş değerlere sahip çıkmaya başladığımız gün değil; şanlı tarihimizi işgalcilerin ayaklarının altında ezilmekten kurtardığımız gün...SADECE tarihimizi değil; torunlarımızın yarınlarını da kurtardığımız gün...SADECE torunlarımızın yarınlarını kurtardığımız gün değil; vatanın bölünmezliği üzerine yemin ettiğimiz gün...SADECE vatanın bölünmezliği için yemin ettiğimiz gün değil; bayrağımıza, birliğimize, dirliğimize göz dikenlerin gözünü çıkarabileceğimizi tüm dünyaya gösterdiğimiz gün...*** Bugün bayram dostlar...SADECE bayram değil; aynı zamanda Kurtuluş Savaşı’nda verdiğimiz şehitlere minnet, gazilerimize saygı günü...Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına teşekkür etme günü...Bizi içeriden ve dışarıdan işgal ederek bölebileceklerini, birliğimizi, dirliğimizi bozabileceklerini, aydınlanma mücadelemize ket vurabileceklerini sananların kara günü!İşte o yüzden her defasında bir mazeret uydurup “kutlamıyorlar” bayramlarımızı...***Onlara inat... Atatürk’ün ve dedelerimizin ruhu için... Bin defa:30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!
156+111!Abdullah Bey’e soru sormaya okurumuz Saniye Ercan’la devam ediyoruz. Sizin de kendisine soracaklarınız ya da söyleyecekleriniz varsa, mustafa0mutlu@gmail.com’a göndermenizi bekliyorum.***“Abdullah Bey...Bugün bayram ve biz yine size soruyoruz:Huber’deki masrafları ödediğinizi neden belgeleyemiyorsunuz?Kanlıca’daki 20 milyon liralık yeni evinizi hangi parayla aldınız?Suudi Kralı’nın hediyeleri ne oldu?Bayramınız kutlu olmasın!”
GÜNÜN SORUSUSaadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, AKP ile ittifak yapıp yapmayacakları hakkında konuşmuş ve “Ev yanarken itfaiye görevlisinin tek düşüncesi vardır: Yangını söndürmek. Bizim tek derdimiz de yangının sönmesine katkıda bulunmak” demiş... Sorum kendisine:İtfaiye yangını söndürmek için pazarlık yapmaz. Siz de ülkedeki yangını söndürmek için ittifak yapacaksanız, neden koltuk pazarlığı yapıyorsunuz?
Artık yorulmayacaksın!Üç yıl kadar önceydi; seyrekleştirmişti yazılarını... “Yoruldum, sıkıldım” diye yazdı bir gün.Oktay Akbal ve yorulmak; olacak şey değildi. On beş yaşımdan beri her gün içilen ilaç gibi okuyordum yazılarını...Daha önce bir kez bile, “Yoruldum” dediğini görmemiştim.Üzüldüm. Telefonunu Cumhuriyet’teki dostlardan öğrenip utana sıkıla aradım. Ben kendimi nasıl tanıtacağımı bilemezken bırakın yüz yüze görüşmeyi, sesini bile ilk kez duyduğum Oktay Akbal, coşkuyla açtı telefonu: “Oooo Mustafa, güzel kardeşim. Ne iyi ettin de aradın. Her sabah seni okuyorum biliyor musun? Yoksa bir şeyler eksik kalıyor!”***Neye uğradığımı şaşırdım!Ben de kendi hikayemi anlattım ona... On beş yaşımdan bu yana onu aralıksız okuduğumu... Gülüştük... Sonra hep aramak; hep, “Sakın üzülme, yorulma, sıkılma ustam” demek istedim ama çok hastaydı, rahatsız etmekten çekindim.***En zor yazılardır; ustaların arkasından yazılanlar...Yazıyla mı uğraşacaksın, gözünü mü sileceksin; bilemezsin...Güzel yazılarını bekliyorum ustam; sen biriktir... Ben gelince okurum!
GÜNÜN İSYANISıkma başlı bir kadının Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez, hem de 30 Ağustos’a bir gün kala “bakan” yapılması, Atatürk’e ve onun en büyük devrimlerinden “laikliğe” meydan okumaktır. İsyanım, Başbakan Davutoğlu’na:Sıkma başlı Ayşen Gürcan, senin evindeki kadınları temsil edebilir ama “çağdaş Atatürk kızları”nı asla temsil etmiyor... Kadınlarımızın bunun hesabını senden “siyaseten” sormayacağını mı sanıyorsun?