Bugünün Uğur Mumcu sorumluluğu

Toplumsal vazifelere ideolojiler üstü bir misyon biçilmesi, Türkiye’de en çok düşülen hatalardan biridir. Türk siyasal kültüründe çokça karşılaşılan sorumsuzluğun, küçük duyguculuğun ve savrulmanın kaynağı burasıdır. “Aydın” kavramına metafizik yaklaşım bu sorunun ürünüdür.

Türkiye’de aydın deyince akla kelime kökünün de çağrışımıyla Atatürkçü ya da sosyalist; ilerici insan gelir. Oysa bütün aydınlar ilerici değildir. Aydınların doğuşu sınıflı toplumların gelişimine dayanır ve aydınlar sınıfların ideolojik savaşçılarıdır. Aydınlar, hangi ideolojinin hizmetindeyse o ideolojiye sahip olanların aydınlarıdır. Taraflarını ideolojik ve politik nitelemeleri belirler. Sonuç olarak her sınıfın ve her kesimin aydını vardır.

Aydının iki temel işlevi vardır. Birincisi ezenlerin; hâkim sınıfların zor gücüne dayanan düzenlerinin hegemonyasını yaratmak ve sürdürmek için ezilenlerin yeni sınıflı topluma rıza göstermesini sağlamak… İkincisi ise ezilenlerin hâkim sınıfların tahakkümünü kırması ve kendi hegemonyalarını kurması için bilgiyi sistemlileştirmek... İlerici aydın ile gerici aydının ayrımı buna göre yapılır. Hâkim sınıfların ideolojik hegemonyasına bilerek ya da bilmeyerek hizmet eden gericidir... Hâkim sınıfların ideolojik hegemonyasını kırmak için çalışan ilericidir…

Katledilişinin üzerinden çeyrek asır geçen Uğur Mumcu, örnek bir ilerici aydındır.

BUGÜNLERİ GÖREN ÖRNEK İLERİCİ

Uğur Mumcu, halen güncelliğini koruyan eserleriyle ve duruşuyla sadece yaşadığı günleri değil, geçmişi ve geleceği de aydınlatmıştır. Amerikan emperyalizminin coğrafyamızda “Kürdistan” adı verilen “2. İsrail devleti” kurma girişimini 1989 yılında görmüştür.

5 Ocak 1989 tarihli köşesinde “ABD ve öteki Batılı ülkeler niçin birdenbire bu kadar Kürt yanlısı oldular?” diye sorarak, “ABD için sorun, İran, Irak ve Türkiye'nin birer bölümünü kapsayacak bir Kürt devleti üzerinde şimdiden egemen olmak ve olası petrol yataklarını bu Kürt devleti aracılığı ile elinde tutmaktır.” yazar. Aynı yerde bugünlerin “ilerici”, “sosyalist” vb. geçinenlerini görmüş gibi bir de uyarı yapar: “Kürtler üzerinde ‘Amerikan mandacılığı’ hazırlığına kimse ‘sosyalizm’,’Markisistlik’ ya da ‘devrimcilik’ etiketi yapıştırmamalıdır.”

6 Ocak 1981’de yayınlanan “Unutturulan Atatürk” başlıklı yazısında da adeta bugünkü tartışmalara dâhil olarak, “Amacımız, ulusal sınırlarımız içinde toprak bütünlüğümüzü ve ulusal tam bağımsızlığımızı sağlamaktır. Buna engel olmak üzere karşımıza çıkacak kuvvet, kim ve ne olursa olsun hiç duraksamadan çarpışırız ve başarı kazanırız. Bu konuda karar ve inancımız kesindir.” der.

1 Nisan 1984’te Türk milletini soykırımcı ilan etmek isteyenlere, “24 Nisan tarihini soykırım günü ilan edip, Ermeni terör örgütlerine destek olan Amerikan Kongre üyeleri, 1920'lerde topraklarımız üzerinde Ermeni devleti kurmak isteyen Amerikalılar'ın torunlarıdır. Bizler de bunlara karşı Kuvay-i Milliyecilerin torunları olduğumuzu hatırlatmak zorundayız.” diye seslenir.

İLERİCİ GÖRÜNEN GERİCİLER

Son yıllarda peydah olan reddi mirasçı özgürlükçü demokratlar, PKK kuyrukçuları ve ikinci cumhuriyetçiler ise gericidir.

1930’ların CHP’sini savunmuyoruz’ diyenler, “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganını “faşizan” bulanlar gericidir.

Ergenekon tertibinin operasyon aracı Zaman Gazetesi’nin önünde nöbet tutanlar; yerli yersiz FETÖ tutuklularına “adalet” isteyenler gericidir.

Halkın kaynaklarını bölücü terör örgütüne aktaran HDP’li belediyelerin kapısında sabahlayanlar, “PKK onurumuzdur” diyen HDP’li Selahattin Demirtaş’ın çığlığı olanlar gericidir.

Sokak aralarını bombalarla tuzaklayarak hendekler kazan PKK’lıyla Mehmetçiği aynı kefeye koyarak ‘Güneydoğu’da katliam var’ diyenler gericidir.

Sınırlarımızdaki terör yuvalarını temizleyen Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarından rahatsız olan; “solculuk”, “demokratlık” ve “barışcıllık” adına PKK’yı kurtarmayı kollayan gericidir.

ATATÜRKÇÜ AYDININ ŞİRAZESİ

Uğur Mumcu, hâkim sınıfların Amerikan emperyalizminden güç aldığını bilen bir sorumlulukla yaşamıştı. O sorumluluk, hüzünlü şarkılar söyleyip yuvarlak beyanatlar vermekten değil; Türkiye’nin içinde bulunduğu vatan savaşının ciddiyetine uygun konumlanmaktan geçiyor. O, konumlanma ise Afrin Operasyonunun başarısına odaklanmayı gerektiriyor… Çünkü Zeytin Dalı Harekâtı, dibimizde açılan terör koridoruna karşı meşru bir müdafaadır. Türkiye’nin güvenliği içindir. ABD’nin Batı Asya’daki terör faaliyetlerine karşıdır, dünya barışı ve insanlık içindir…

Uğur Mumcu cinayeti bugünün gelişmeleri ve tavırlarıyla daha da anlam kazandı. Fotoğrafın bulanıklığı dağılıyor. ABD, kurmak istediği 2. İsrail’e karşı kalemiyle direnen Uğur Mumcu’yu yenemedi. Türk devrimciliğinin rotasını bozamadı.

Uğur Mumcu, Atatürkçü aydının ve yurttaşın şirazesidir. Amerikancılar ve liberaller istedikleri kadar uğraşsınlar, istedikleri kadar değerlerimizi kendilerini meşrulaştırmak için kullansınlar; o şirazeyi kaydıramazlar. Çünkü bu dünyadan Uğur Mumcu bir kere geçti.

Uğur Mumcu’yu ve Gaffar Okkan’ı saygıyla anıyoruz.