Buharlaşan Medeniyet

Japonya’da insanların buharlaştığına dair haberleri okudunuz mu? Okumayanlar için kısaca özetleyelim.

Buharlaşma derken ısının etkisiyle moleküllerin kinetik enerji kazanarak havaya karışmalarını kastetmiyoruz. Bazı Japonlar kayboluyormuş. Hayır, birileri tarafından kaçırılmıyor ya da faili meçhul cinayetlere kurban gitmiyorlar. Kendileri kaybolmayı, kendi ifadeleriyle “buharlaşmayı” tercih ediyorlarmış. Buharlaşma işine “jouhatsu” deniyormuş.

İşinden, yaşamından, borçlarından ya da ailesinden dolayı mutsuz olan Japonlar giderek daha fazla buharlaşmaya başlamış. Karmaşık boşanma işlemlerini yerine getirmektense buharlaşmayı tercih edenler de hayli fazlaymış. Bir gece ansızın bütün yaşamlarını geride bırakıp inzivaya çekiliyorlar. Evet, aynen öyle. Haber dahi vermeden ortalıktan kayboluyorlar. Japonların genel olarak mutsuz olduklarına dair bir intibaya sahiptik ama işin buharlaşmaya kadar vardığını bilmiyorduk. ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde de her yıl binlerce insan buharlaşıyormuş.

JOUHATSU BUHARLAŞMA HİZMETLERİ VE NAKLİYECİLİK LTD. ŞTİ.

Tabii kapitalizm bunu da bir “hizmete” çevirmiş. Buharlaşma hizmeti sunan şirketler var. Bunlara “gece taşıyıcıları” deniyor. Sizi alıyorlar ve yeni hayatınıza başlayacağınız konaklama noktasına taşıyorlar. Böyle epey bir şirket varmış. Ticaret sicil gazetesinde bu şirketlerin faaliyet alanı nasıl tanımlanmıştır acaba? Jouhatsu Buharlaşma Hizmetleri ve Nakliyecilik Ltd. Şti.

Eşi, çocukları, ebeveynleri ya da arkadaşları buharlaşan kişiden haber alamıyorlar. Polise başvurmaları da işe yaramıyor. Polis ortada bir suç olmadıkça buharlaşan insanların peşine düşmüyor, onları kayıp olarak kabul etmiyor. Yakınları buharlaşan kişinin hayatta olup olmadığıyla ilgili asla fikir sahibi olamıyorlar.

Demek ki buharlaşanın geride bıraktıklarıyla ilgili bir sorumluluk hissi yok. Evet kişi başına düşen milli gelirleri fazla. Belki de bu nedenle geride bıraktıklarıyla ilgili maddi bir kaygı taşımıyorlar. Ancak kişi başına düşen sevginin, aşkın, arkadaşlığın, mutluluğun bir hayli düşük olduğunu söyleyebiliriz. İnsanı çevresinden koparan, bireyi her şeyin ölçüsü yapan, toplumsal ya da geleneksel olan bütün değerleri yok eden emperyalist-kapitalist kültürün doğal sonucu bu.

3D SEVGİLİ

Japonlar buharlaşmayı tercih ettiği gibi, cinsellikten de uzaklaşıyor. Yetişkin erkek ve kadınların azımsanmayacak bir bölümünün cinselliğe ilgi duymadığını belirten araştırmalar var. O kadar ki giderek yaşlanan Japonya nüfusunun 2060 yılına gelindiğinde 1/3 oranında azalacağı hesap ediliyor. “Otaku” adıyla anılan gerçek bir cinsel birliktelik yerine bilgisayar, animasyon ya da mangayı tercih eden bir nesil yetişmiş durumda. 35-40 yaşında insanların bilgisayar oyunlarından sanal karakterlerle birliktelik yaşamaları artık olağanlaşmış durumda. Örneğin 39 yaşında bir adam, oyunda 17 yaşında olduğunu ve oyundaki sanal kız arkadaşıyla sabahları birlikte liseye gittiklerini anlatıyor. Bunu tercih ediyorlar, çünkü gerçek bir insanla birlikte olmanın sorumluluklarını ya da evlilik gibi yükleri taşımak istemiyorlar.

Otakular hayatlarını bilgisayar karşısında geçiriyorlar. Ve elbette yalnızlar. Onlar da fiziken olmasa da ruhen buharlaşmış durumdalar. Ve yine kapitalizm “hizmet” üretiminden geri kalmıyor. Sanal 3 boyutlu sevgililer bulabileceğiniz oyunlar, uygulamalar. Artık bu hizmet ticaret siciline nasıl işlenir, bilemiyoruz.

PARASI BİTİNCE ÖLDÜĞÜ ANLAŞILDI

Japonya’da ortaya çıkan bir diğer fenomen ise “kodokushi”. Yani yalnız ölüm vakaları. Buharlaşan ya da kendisini sanal dünyaya hapseden insanların yalnız ölmesinde garipsenecek bir durum yok. Ömürlerinin son döneminde yalnız yaşayan çok sayıda Japon’un ölümleri de sessiz sedasız oluyor. Ya aileleri yok ya da aileleri onları merak etmiyor. Bir başlarına bu dünyadan göçtüklerinde çoğunlukla kimsenin haberi olmuyor. Yalnız ölenleri bulan, onları öteki dünyaya uğurlayan ve ölü evini bir güzel dip köşe temizleyerek yeniden kullanabilir hale getiren, yeni yalnız ölüler arayan şirketler var. Devasa bir sektör değil mi? “Sektörün” adı işlevini büyük soğukkanlılıkla yansıtıyor: Yalnız ölüm temizleyicileri.

İlk örneği 2000 yılında görülmüş. Yaşlı Japon ölse de faturaları ve kirası banka hesabından çekilmeye devam etmiş. Ancak 3 yıl sonra hesap boşalınca öldüğü fark edilebilmiş. Ortada bir ceset dahi kalmamış.

YIRTILAN VE BUHARLAŞAN MEDENİYET

Peki derin bir kültürel mirasa, çalışkan insanlara, köklü bir imparatorluk birikimine sahip olan Japonya’da nasıl oluyor da bu “kıyamet alametleri” ortaya çıkabiliyor. Şüphesiz iki atom bombasıyla “yola getirilip” Atlantik sistemine dâhil edilmesi bu işin miladı olmalı. Japonya o gün bugündür Doğudaki Batı. Batıdaki her türlü toplumsal yozlaşmanın Japonya ve Güney Kore’de de izdüşümlerini görebiliyoruz. Teknolojileriyle herkesi büyüleyen bu ülkelerde insanlığın erdemlerinin “buharlaştığını” görüyoruz. Tıpkı gelişmiş batı ve kuzey Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Japonya ve Kore’de de intihar oranları her geçen yıl hızla yükseliyor. Dev emperyalist tekeller yeri göğü gökkuşağı renklerine boyarken uyuşturucu tüketimi de almış başını gidiyor. Böyle bir çürümenin “buharlaşma” dışında bir sonucu olamazdı.

“Bu ülkede yaşanmaz”, “bu ülke beni hak etmiyor” diyerek kapağı Batı’ya atmaya çalışan, Kanada vizesine Mushaf muamelesi yapan bir de üstüne uçağa binerken “Türkiye bir mühendis kaybetti” tivitleri atan, aklınca ülkesini küçük kendisini büyük gören genç arkadaşlarım. Türkiye bir şey kaybetmez. Sensiz de toparlanır, yükselir, refaha erişir. Bu ülkenin gençleri hepsini başarır. Anandan, babandan, vatanından, insanından, kültüründen utansan da emin ol onlardan daha değerli bir varlığın olmayacak. Oralar çok da göründüğü gibi değil…

Sayın Doğu Perinçek blucinleri yırtan Batı Medeniyetini “yırtılan medeniyet” olarak tanımlamıştı. Öyle anlaşılıyor ki Batı medeniyeti insanlığa yırtık pantolonların yanı sıra buharlaşmayı da dayatıyor. İnsanlık, bir toplumsal varlık olarak dünyanın sonuna kadar yaşayacağına yani buharlaşmayacağına göre buharlaşacak olan Batı Medeniyeti olacaktır.