Bunlar da komplo mu?
Bazı siyasetçiler haklarında hoşlarına gitmeyen bir yazı çıktı mı, hemen damgayı yapıştırıyorlar, “...... gazetesinin komplosu” diye.
Yazılanlar gerçekten komploysa buna karşı yapılacak şey “dedikodu” yapmak değil, gerçek neyse onu açıklamaktır.
Böylece hem o “komplocu” gazeteyi ezmiş olursun ve hem de halkın gerçekleri öğrenmesini sağlarsın.
Hadi şimdi yazdıklarıma da “Aydınlık gazetesinin komplosu” de.
Burada bir komplo söz konusuysa bunu yapan Aydınlık gazetesi olamaz; olsa olsa, kriptoyu merkezlerine gönderen yabancı diplomatlar olur.
Onların kendi merkezlerine yanlış bilgi vermeleri düşünülemeyeceğine göre...
Irak Özel Temsilcisi sıfatıyla o ülkeye gittikçe, o ülkedeki ABD Büyükelçiliği yetkilileriyle, bir diplomatın kurması gerekenden daha sıkı bir ilişki kurdun mu, kurmadın mı?
Türkiye’nin devlet ve hükümet olarak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ilişki kurmadığı 2007-2008 döneminde, kendi amirlerinden önce, bu ilişkinin olması gerektiğini Amerikalıları mutlu edecek şekilde, onlara savunuyor muydun, savunmuyor muydun?
Savunuyordun. Hatta Türkiye’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Bağdat’ı atlayarak ve özellikle de hidrokarbon anlaşmaları yapması gerektiğini savunuyordun.
Bu konuda o kadar ileri gittin ki; ABD Büyükelçisi, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile bir anlaşma yapılacaksa bunun Irak Merkezi Hükümeti üzerinden yapılması gerektiği konusunda seni uyarmadı mı?
Sen, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ilişkiler konusunda, Türkiye’deki kurumlar ve kişiler arasındaki görüş ayrılıklarını ABD’li diplomatlara anlattın mı, anlatmadın mı?
Hiç düşünmeden, çok ihtiyatsız bir şekilde, Türkiye’nin o sırada Irak Hükümetleriyle, PKK, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ilişkiler, Kerkük ve hidrokarbon antlaşmaları üzerine yürüttüğü müzakerelerle ilgili, muhataplarına bilgiler verdin mi vermedin mi?
Verdinse ABD’nin kendi çıkarları doğrultusunda, bu bilgileri Iraklılara iletebileceğini hiç düşünmedin mi?
Bir diplomata yakışmayacak bir şekilde, Türkiye’nin, Irak’ın iç politikasına ilişkin değerlendirmelerini, seçimlerde kimleri destekleyeceğini, kimleri hiç istemediğini ayrıntılı olarak ABD’li diplomatlara açıkladın mı açıklamadın mı?
Bunu yaparken, Amerikalıların eline Türkiye’nin aleyhine kullanabilecekleri kozlar verdiğini hiç düşünmedin mi?
Amerikalı muhataplarına, Türkiye’nin Iraklı yetkililer nezdinde yüksek derecede güvenilirliği bulunduğunu tespit ettiğini, 11.06.2008 tarihli kriptoya göre “Türkiye’nin, ABD’nin Irak’taki geniş çıkarlarını desteklemek için daha fazla şeyler yapabileceğine ve yapması gerektiğine inandığını” söylüyorsun.
Yani daha yalın bir Türkçeyle, Türkiye’nin yüzlerce yıllık beraberliği olan Irak’ta yarattığı güven duygusunu ABD’nin çıkarları için kullanması gerektiğini söyledin mi, söylemedin mi?
Nitekim, 31.08.2007 tarihli kriptoya göre, Amerikalılar tarafından “kaynak” olarak nitelen bu arkadaş, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra, hükümetin artık Iraklı Kürtlerle doğrudan ilişki kurması gerektiğini fark ettiğini söyledin mi, söylemedin mi?
Aynı kriptoda yine bu kez, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kürdistan Bağımsız Yönetimi ile ilişkiye girmek için onların PKK’ya karşı harekete geçmeleri yönündeki kuvvetli itirazını hükümetin halletmesi gerektiğini söyledin mi, söylemedin mi?
Ayrıca bu süreçte Irak politikası bağlamında, iki hükümet arasında yakın eş güdüm bulunması gereğine vurgu yaptın mı, yapmadın mı?
Bu süreçte Türk ve Amerikan hükümetleri arasında eş güdüm, senin arzularına da uygun bir şekilde iyi çalışmış ki, Ergenekon, Balyoz gibi birçok benzer dava tezgâhlanmış.
“Hakkımda yazılanlar komplo” diye insanları itham edip karalamaya çalışarak ahkam keserken, “Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi bir huyu” olduğunu da unutmayacaksın.
Sahi, bütün bunları niye yaptın?
Sadece onlara yaranmak için mi, yoksa başka nedenlerin de var mıydı?
Senin dünyanda Türkiye’nin ulusal çıkarları diye bir düşünce yok mu?
Sen olsan, seni gibi davranan bir diplomata hangi sıfatı kullanırdın?
Hadi öt bakalım şimdi, bu yazılanlar da komplo mu?