Burası kabile devleti değil(!)
Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye arasındaki karşılıklı olarak vizeleri durdurmasının altından Amerika Birleşik Devletleri'nin İstanbul Konsolosluğunda çalışan ikinci bir personelin daha hakkında tutuklama kararı verilmesi çıktı.
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarından, Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’de casusluk yaptığı iddiasıyla tutuklu bulunan bir papazın kendilerine verilmesini istemeleri olduğunu açıklamıştır.
Ve ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’nin bu talebine karşılık Polis Enstitüsü mezuniyet törenin de konuşan Recep Tayyip Erdoğan da, Fethullah Gülen’i kast ederek “Sizde de bir papaz var siz de onu bize verin” dedi.
Türkiye bir kabile devleti olmayıp bir hukuk devleti ise ki Anayasamızda böyle yazıyor. Mahkemeye intikal etmiş ve mahkeme kararıyla tutuklanmış bir insanı ki bu insan Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı dahi olsa iadesi mümkün değildir.
Tutuklu papaz, Türkiye aleyhine casusluk yapmış ise, bu Türkiye’nin güvenliğine karşı işlenmiş bir suçtur, yani papaz suç teşkil eden bu fiili Türkiye’de işlemiştir. Bu fiilde Türk kanunlarına göre suçtur.
Bu papazın Amerika Birleşik Devletleri'ne iadesi hakkında, bulunduğu yer olan Ağır Ceza Mahkemesi Türk Ceza Kanunun 18. maddesine ve Türkiye’nin taraf olduğu ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine göre karar verir.
Mahkeme geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verir ise, bu kararın yerine getirilip getirilmemesi Bakanlar Kurulu'nun takdirine bağlıdır.
Yani Mahkeme geri verme talebini kabul edilebilir bulmaz ise artık Türk Hükümetinin yapabileceği bir şey yoktur. Hükümet sadece mahkeme iade kararı verirse, bu kararı yerine getirip getirmemekte yetkilidir, mahkeme iade talebini redderse artık Hükümet'in yapabileceği bir şey yoktur, papazın Amerika Birleşik Devletleri'ne iadesi mümkün değildir.
Hükümetin yetkisi sadece mahkemece “verilebilir kararı”nan sonra söz konusudur. Mahkeme “verilemez” derse yani talebi reddederse artık yapılacak bir şey yoktur.
Biz FETÖ’yü Amerika Birleşik Devletleri'nden istediğimiz zaman bize hep “Mahkeme dosyayı inceliyor, biz yargıya müdahale edemeyiz” diyorlar ki bu doğrudur. Onlarda da aynen bizde olduğu gibi mahkeme iade kararı verirse, Amerikan Hükümeti iade edilip edilmeyeceği konusunda yetkilidir.
Ama tabii Amerikalılar Türkiye'de Ağustos ayında çıkan bir kanun hükmünde kararnameyle “Cumhurbaşkanı ben buradakini verdim, oradakini istedim aldım” dediğinde iş bitiyor diye düşünüyorlar, Tam Türk tipi bir hukuk devleti. Bir hukuk devletinde düşünülemeyecek bir hukuk anlayışı. Amerika Birleşik Devletleri'ne bu kanun hükmünde kararnameden sonra “Papazı verin” diyor. Zira Tayyip Erdoğan Amerika Birleşik Devletleri hukukuna göre de bu mümkün olabilir diye düşünüyor.
Ayrıca bizde böyle bir düzenlemenin getirilmesi, Amerika Birleşik Devletleri'ni hiç ilgilendirmez, hukuk devleti olmanın gereği onlar kendi yasaları ne emrediyorsa onu yaparlar.
Bizimkilerin bu kanun hükmünde kararnameden sonra, “Türkiye bir hukuk devletidir, yargıya intikal eden bir olayda yargı kararını beklemek zorundayız” demesi artık mümkün değildir.
Yargıya intikal etmiş olan bir konuda bile ülkenin Cumhurbaşkanı, kalkar da, “Sizde de bir papaz var, siz de onu bize verin” derse bütün hukuk devletlerinde bizdeki kanun hükmünde kararnameyle getirilen düzenleme gibi bir düzenlemenin olduğu yanlış düşüncesi içinde olduğu anlaşılır.
Bir kanun hükmünde kararnameyle ceza yasasının bu hükmünü değiştirdim diye düşünüyorsanız gene yanlış yapıyorsunuz, her olay gerçekleştiği zamandaki hukuk kurallarına tabiidir. Aksi bir düşünce ve Anayasa Mahkemesi’nin eski içtihadından iktidara yaranmak için döndüğüne güvenip, bunu yapabileceğinizi düşünüyorsanız, hukuk güvenliğini ortadan kaldırırsınız ki, bu da ülkede baca tüttürmesini beklediğimiz yabancı yatırımcıyı kaçırır.
Bütün bunları söyledikten sonra “Biz kabile devleti değiliz” demenin bir anlamı kalmıyor.