Büyük patronlar o desteği verir mi?

Erdoğan, yeni dönemde büyük patronlardan destek istedi. TÜSİAD üyeleri Cumhurbaşkanı'nın kapsayıcı ve uzlaşı içeren mesajlarından menmun oldular. Ancak üyeler, AB ve OHAL konusunda Külliye ile aynı görüşte değiller.

Bir TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısı daha geride kaldı. 18 Mayıs'ta Sabancı Center'da yapılan toplantının ayrı bir önemi vardı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan üç yıl aradan sonra, Patronlar Kulübü'nün ülke ve dünya meselelerine ilişkin net mesajlar verdiği toplantıdaydı. Dün yayımlanan haberimizde TÜSİAD Başkanlarının mesajlarını ve Erdoğan'ın konuşmasını sizlere aktardık.

Erdoğan en son Cumhurbaşkanı seçildikten hemen sonra 18 Eylül 2014'te düzenlenen TÜSİAD YİK toplantısına katılmıştı. Önceki gün düzenlenen toplantı ise "Başkanlık Anayasası"nın kabul edilesi sonrası gerçekleşti.

ÜÇ YIL ÖNCEKİ TOPLANTIDAN...

2014 Eylül ayında yapılan toplantıda hem dönemin TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer'e hem de eşi Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer'e yönelik ağır eleştirilerde bulunan Erdoğan, patronlardan "kutuplaşmayı bırakarak, 'Yeni Türkiye'ye destek vermelerini' istemişti.

O tarihten sonra Külliye ile Patronlar Kulübü arasında zaman zaman tatsız durumlar yaşansa da genel itibarıyla ülkenin içinden geçtiğini zor koşullar da dikkate alındığında uzlaşının hakim olduğu görüldü.

Perşembe günkü toplantıda 2014'te olduğu gibi yeni dönemde de TÜSİAD üyelerinden ucuz finansman, istihdam, yerli projeler gibi konularda destek isteyen Erdoğan'ın, "Bir yanda kar hesabı bir yanda can mücadelesi varsa, burada herkesin Türkiye'nin beka kaygısına saygı göstermesi gerekir" mesajı kritik önemdeydi.

PATRONLARIN İTİRAZI VAR

Toplantıdan bir gece önce düzenlenen kokteylde ise TÜSİAD üyelerinde, ABD'den eli boş dönen Erdoğan'ın daha uzlaşmacı bir konuşma yapacağı beklentisi vardı. Nitekim AB ve OHAL konusu dışında Erdoğan'ın patronların dikkat çektiği eğitim, demokrasi, özgürlükler, hukuk ihlalleri, işsizlik vd. konulara karşı net cevaplar veremediği görüldü. Esasen Cansen Başaran-Symes döneminde başlayan hükümetle sıkı iletişim dönemi, yeni yönetimin Külliye'yi ziyaret etmesiyle daha ileri bir aşamaya taşınmıştı. Toplantıda Erdoğan'ın, salondan da büyük alkış alan YİK Başkanı Özilhan'ın konuşmasını alkışlaması ise dikkat çekti.

Perşembe günkü toplantı sonrası konuştuğumuz üyeler ve gazeteci arkadaşlar YİK Başkanı Tuncay Özilhan'ın konuşmasındaki vurguların önemine işaret ettiler. Bir TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ile Erdoğan'ın konuşması üzerine sohbet ettiğimizde mealen şu itirazları dile getirdi: "AB tek bir yapı değil. Türkiye'nin yanında olanlar da var. Tümden reddetmek olmaz. Asya önemli. Biz zaten son yıllarda hep dile getirdik. Ama unutmayalım Asya ülkeleri aynı zamanda bizlerin rakibi. OHAL konusunda iş dünyası ne tür sıkıntılar yaşıyor bir bileseler."

EKONOMİ ZOR DURUMDA

Bir başka kadın TÜSİAD üyesi ile konuştuğumuzda ise, AB ve OHAL konularındaki sert mesajları benimsemediğini söyledi. ABD'den istediğini alamayan Erdoğan'ın sahada oyuna daha çok dahil olunacağı mesajı vererek buna destek istemesini sorduğumuzda ise, "Öyle görünüyor. Ama ekonomi de zor durumda sizler de görüyorsunuz. Avrupa ile gerginlik doğru değil" dedi. TÜSİAD'ın genç üyelerinden biriyle konuştuğumuzda Erdoğan'ın mesajlarının birleştirici ve kapsayıcı olduğu yorumunda bulundu. İşadamı, konuşmalardaki 19 Mayıs vurgusuna işaret etti.

İş insanlarının görüşleri bu şekilde olurken, toplantı sonrası herkes birbirine "geçmiş olsun" dileklerini iletti. Diğer yandan Erdoğan, salondan ayrılırken geçiş güzergahındaki iş insanlarına tek tek ya selam verdi ya da tokalaştı.

AKREDİTASYONU BÖYLE AŞTIK

Toplantı öncesi ise Aydınlık ve Sözcü'ye ambargo vardı. Sabancı Center'a varmadan sokak başında ilk aramadan geçtikten sonra, girişte bir kimlik kontrolü ve aramadan daha geçtim. Daha sonra toplantının yapılacağı bina girişinde tekrar arandım. Karşımdaki basın masasında Sözcü Muhabiri Sayime Başçı'nın beklediğini ve TÜSİAD Kurumsal İletişim'deki arkadaşların yüzlerinin asık olduğunu gözlemledim. "Hayırdır" diye sorduğumda Aydınlık ve Sözcü için Cumhurbaşkanlığı'ndan izin çıkmadığını öğrendim. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı korumaları bizi salona almıyorlardı.

Kurumsaldaki arkadaşlar Su, Başak ve Selda'nın ilk defa bir TÜSİAD toplantısında gazetecilere akreditasyon uygulanmasından üzüntü duydukları belliydi. Oysa TÜSİAD isim listelerini önceden bildirmiş, biz de o sabah Cumhurbaşkanlığı Basın Müşavirliği'nden Zafer Bey'e "Yeni dönemde akreditasyonu doğru bulmadığımızı" ifade eden bir mesaj iletmiştik. Tarafımıza "Cumhurbaşkanlığı akreditasyon kurallarının uygulanacağı iletildi" ancak olumsuz bir cevap verilmemişti. Bunun üzerine TÜSİAD Kurumsal İletişim'deki arkadaşlar tekrar Cumhurbaşkanlığı'ndaki ilgili birimle iletişime geçtiler. O esnada TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik binaya giriş yaptı. TÜSİAD Kurumsal İletişim'den Başak Solmaz Karaüç, bize bakarak durumu Bilecik'e anlattı. Birkaç dakika sonra Başak yanımıza geldiğinde izin çıktığını öğrendik.

İçeri girdiğimde Erol Bey'e teşekkürlerimi ilettim. Erol Bey de "Biz niye buradayız" dedi. Öte yandan Aydınlık adına 2014'te yine Cumhurbaşkanı'nın katıldığı YİK toplantısını takip edebilmiştik.

*Cumhurbaşkanı'nı beklerken TÜSİAD'ın güçlü isimleri koyu bir sohbete daldılar. Ricamızı kırmayarak toplu bir fotoğraf vermeyi kabul ettiler. O sırada Ali Koç telefonunu basının bulunduğu masada unuttu. Arandığında İzmir Marşı çalıyordu. Arayan ise Murat Özyeğin'di. Patronların sohbeti sırasında Ümit Boyner'e bir kadın gazeteci arkadaş "Yeni sistemde başkan adayı olmayı düşünmez misiniz?" diye sorunca "Ben evimin başkanıyım" dedi.