Büyük yangın
Akan sular durdu, yazmak farz oldu; yüreğimiz yanıyor…
Resmi açıklamalara göre turizm bölgelerini çevreleyen ormanlık alanlarda yüzden fazla yangın!
PKK ile iltisaklı 'Ateşin çocukları' üstleniyor; koordinatlar 15 Temmuz’la benzeşiyor.
Besbelli insafsız bir düşmanlıkla karşı karşıyayız.
Ağaçlar savunmasız. Kuzular, kaplumbağalar, kısraklar, kuşlar ve de arılar savunmasız.
Biz, Anadolu halkıyız. Onlarla, o ağaçlarla, o kuşlarla birlikte bir vatandayız!
Vatan ise savunmasız ve sahipsiz değildir!
Anadolu’nun Atatürk devrimiyle özgürlüğe kalkan onurlu başı, bir Azeri deyişiyle; hiçbir güç tarafından kundaklanabilir veya yastıklanabilir değil…
ZAMANIN GÖREVLERİ
Gerçekten kamu görevlileri ve halkımız büyük bir özveriyle daha ilk andan beri uğraşıyor.
Acı görüntülerin arasındaki fotoğrafları sizler de gördünüz: Kuzucuğu kucağında taşıyan
o delikanlımız, nasırlı elleriyle yangınla savaşan köylü kadınlarımız… Bunu da aşacağız!
Elbette bu büyük yangının sorumluları vardır fakat bir de sorumluluklar vardır. Ona da, bakacağız…
Bu büyük düşmanlığa karşı tez elden verilecek iki yanıt olmalıdır; zamanın görevi şudur:
HDP derhal kapatılmalıdır. İncirlik ve Kürecik tümüyle TSK’nın denetimine alınmalıdır.
Böyle zamanlar durulacak zamanlar değildir; örneğin, gerçek dostlar da çağrı veya davet beklemediler; başta Rusya olmak üzere, İran ve birkaç ülke daha, ilk anda olanaklarını seferber edip, yardıma geldiler.
YENİ NESİL SAVAŞLAR ve SİLAHLARI
Günümüzün savaş mekanizması, vekalet savaşlarından bu yana epey değişti, teknolojinin de katkısıyla saldırı boyutları, çeşitlendi. Bugün konvansiyonel olduğu kadar, askeri, sanayi ve diğer istihbarat varyantlarına da gereksinme bulunuyor. Büyük düşmanlığın elinde karmaşık silahlar vardır. Atlantik emperyalizmi ve bunların servisleri yeni nesil savaşla biyolojik, ekolojik, jeolojik (haarp) silahlarıyla, nükleer tesislere / enerji hatlarına sabotajlar, içme suyu ve baraj zehirlemeleri, bu amaçla da her tür lazer güdümlü ve uzaydan koordineli taarruzlar ile sahne alabilir. Tüm bu senaryolarda taşeron terör örgütleri de görev alabilir. Bu yeni nesil saldırı yöntemleri senaryo olarak da kalabilir, ancak her koşulda ve şu son kundaklamaya da bakılınca, Türkiye, besbelli birincil hedeflerdendir. Bu olasılıklara göre organize olmalı, uyanık kalmalı, tedbir almalıyız.
SORUMLULAR ve SORUMLULUKLAR
Evet bir sorumlular vardır bir de sorumluluklar, dedik. Gelin şimdi onlara bakalım…
Bu büyük kundaklamaya, büyük yangına karşı Hükümet ve belediyeler el ele olmalıdır.
Medyasından demokratik kitle örgütlerine, akademisyeninden siyasetçisine sağduyu hakim kılınmalıdır. Bunlar bir yana, bir daha bu boyutta bir yıkım olmaması için alınması gereken önlemler vardır.
Bu türden kütlesel yangınlarla mücadele esas olarak amfibi uçakların işidir; bu açıdan, yeterli sayıda uçak ve personel hazır tutulmalıdır.
Orman yangınlarıyla mücadelede tarihi deneyimi olan Türk Hava Kurumu güçlendirilmelidir.
Orman yangınlarıyla mücadele kamu ödevidir, hiçbir boyutu özele devredilmemelidir.
Her büyük ormanlık alan ve çevresi 'drone'larla takip edilmelidir.
Ormanlık alanlarımız sürekli olarak uydu sistemleriyle gözetlenmelidir.
Kent orman alanlarının çevresine mümkünse gece görüşü olan kameralar konulmalıdır. Tüm bu gözetimler belli merkezlerde erken uyarı sisteminde toplanmalıdır.
Yanan ağaçların yerine kısa sürede sonuç verecek tercihen zeytin ağaçları da ekilmelidir. Su havzalarına sahip çıkılmalıdır. Gölet ve akarsular ile barajlar denetlenmelidir.
Yanan alanlara asla yapılaşma olanağı vermeyecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Yanan alanlar 100 yıl için çivi bile çakılamaz mantığına uygun olarak takip edilmelidir. Orman köylüsü kooperatiflerle desteklenmeli, çocuklarının eğitim ihtiyacı karşılanmalıdır.
Orman Polisliği düzeni getirilmeli, personeli iyice eğitilmeli ve donatılmalıdır.
Ekim ayının sonuna kadar yetki ve görev haricinde ormanlık alanlara giriş yasaklanmalıdır.
GATA eski işlevi ve sıradüzeniyle (biyolojik, kimyasal saldırıları arş.) yapılanmalıdır.
İçinde bulunulan koşullarda Kanal İstanbul’a değil orman yaramızın sarılmasına kaynak aktarılmalıdır.
Tüm bu önlemler alınırsa, geleceğe daha bir güvenle bakabilir, toplumsal dayanışmamızı en üst düzeylere çıkarabilir, bu dramı, özgüvenimizi perçinleyen özverimiz sayesinde daha rahat atlatabiliriz.
Türkiye, yaralarını saracak, ağaçların, anaların ve Anadolu’nun ahı sebep olanları yakacaktır.