Büyükelçi Süha Umar’dan NATO uyarıları

İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşı yaygınlaştırma çabaları çok yönlü olarak tartışılıyor. İsrail’in ve ABD’de kilit kurumları kontrol eden neo-con/Siyonist çetenin dünyada büyük bir savaşı kışkırtmaya yönelik eylemlerinde NATO başrolde bulunuyor. 2022’de kabul edilen yeni stratejik konseptiyle NATO dünya çapında bir savaş aygıtına dönüştürüldü.

2023 yılında kabul edilen Soğuk Savaş sonrasının en kapsamlı planları olarak nitelenen yeni savunma planlarıyla dünya çapında Rusya, Çin, İran başta olmak üzere aralarında Türkiye’nin de bulunduğu gelişen dünya ülkeleri, hedefe kondu. Son olarak NATO’nun bu yıl Temmuz ayındaki Washington Zirvesi’nde ilan edilen sonuç bildirgesiyle bütün bunlar derli toplu bir şekilde ilan edildi.

‘SAVUNMA DEĞİL SALDIRI ÖRGÜTÜ’

Emekli Büyükelçi Süha Umar’ın NATO’nun Washington Zirvesi ile ilgili değerlendirmeleri Türkiye için önemli uyarılar içeriyor. Umar, muhalif adlı web sitesinde 23 Temmuz 2024 tarihinde yayımlanan “Türkiye’nin NATO açmazı” başlıklı yazısında şöyle diyor:

“NATO Washington Bildirisi, ABD’nin diğer müttefiklerine de dayatmaya çalıştığı stratejisini ilk kez bu kadar açık biçimde sözcüklere dökmüştür. NATO artık bir savunma örgütü değildir.”

Umar, “Bildiri’de oldukça ayrıntılı biçimde, NATO’nun yeni silahlar geliştirmesi ve bir süredir ABD’nin baskısı ile zaten artırılan savunma harcamalarının daha da artırılması bir amaç olarak ortaya konuyor” dedikten sonra şöyle devam ediyor:

“Silahlanma sonu hemen her zaman savaşla biten bir etkinliktir. NATO’nun Washington Bildirisi’ne de yansıyan silahlanma ve savunma harcamalarını artırılması kararları, ABD silah endüstrisinin -ve İngiltere, Fransa, Almanya silah endüstrilerinin ekmeğine yağ sürmek bir yana- ABD öncülüğündeki NATO’nun yeni bir genel savaş-büyük çatışma hazırlığı içinde olduğunun bir diğer somut göstergesidir.”

“SAVAŞ İLANI BİLE ETMEDEN…”

Umar’ın dikkat çektiği çok önemli bir nokta da NATO’nun istediği zaman ve yerde savaş çıkarabileceği. Umar şöyle yazıyor:

“Bildiri’de aralara sıkıştırılmış ancak durumun ve niyetin vahametini gösteren çok önemli cümleler var. NATO neredeyse dünyanın her yerine, gerek duyduğunda; uygun göreceği zamanda ve uygun göreceği biçimde ve uygun göreceği silahları -bunlar konvansiyonel silahlar da olabilir, nükleer de- kullanarak müdahale edecek (yani saldıracak) ve bunu daha önceden bilgi vermeden, uyarmadan yapacak! Geçmişte en azından bir “savaş ilanı” vardı, artık o da yok! Ben NATO’nun artık bir savunma değil saldırı örgütü olduğunu bundan daha güzel ve açık anlatan bir cümle görmedim.”

TÜRKİYE’NİN YAPMASI GEREKEN

Umar, ABD’nin ve bazı Avrupa devletlerinin dünyada büyük bir çatışmaya ihtiyaç duyuyor olabileceğini fakat bunun Türkiye’nin çıkarına olmadığını vurguluyor. Umar yazısını Türkiye için şu önerilerle tamamlıyor:

“(…) sadece NATO üyesi olduğumuz için böyle bir büyük çatışmaya sürüklenmemiz korkarım Birinci Dünya Savaşı sonunda karşılaştığımız durumla bir kez daha yüz yüze gelmemize yol açabilir. Türkiye Cumhuriyeti’ni yönettiğini düşünenler bunun sorumluluğu ile hareket etmeli ve hiç zaman geçirmeden olan biteni doğru değerlendirerek alınması gereken önlemleri zamanlıca belirleyip, almalıdırlar.

"Türkiye’nin çıkarı, ülkeye felaket getirmesi kaçınılmaz olan, ABD-NATO’nun yol açabileceği büyük çatışmanın mutlaka dışında kalmasını gerektirmektedir. Gerçek beka sorunu budur. Ancak bu aynı zamanda ‘Türkiye’nin NATO açmazı’dır. Türkiye bir ilk adım olarak, sık sık tekrarladığım şekilde, ‘NATO üyesi ülkelere, NATO alanı içinde, kışkırtılmamış bir saldırı olmadıkça NATO ile birlikte bir çatışmaya girmeyeceğini’ müttefiklerine açıkça söylemelidir. Önümüzdeki dönemde de Washington Bildirisi’nin açıkladığı stratejinin gözden geçirilmesi için çaba göstermelidir.”