Canikli ekonomide umut saçtı!
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu (YOİKK) toplantısında yaptığı konuşmada Türkiye ekonomisinin çok iyiye gideceği müjdesini verdi. Bunu söylerken de “çalkantılı dönemde biraz bozulanbazı makro göstergeler” ifadesini kullanarak ekonominin biraz bozulduğunu vurgulamış oldu. Oysa ekonomi biraz değil derin krizde.
BAŞKANLIK EŞİTTİR İSTİKRAR
Canikli, anayasa değişikliği ile orta ve uzun vadede siyasi ve ekonomik istikrar garanti altına alınmıştır. Bu, bizler için ülkemiz ve bölgemiz için kaçırılmaması gereken tarihi ve stratejik bir fırsat ve imkandır. Önümüzdeki dönemde bu fırsatları en iyi şekilde değerlendireceğiz, derken başkanlık sisteminin ekonomimiz için çok büyük yarar sağlayacağını iddia etmiş oluyor.
Canikli bunu söyledi ve istikrarın bir örneğini de hemen duyduk: Vakıflar Bankası’nın Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan yüzde 58.5 hissesini Hazine alacak sonra bunu Vakıf Katılım’a sermaye yapacak ve sonra Vakıf Katılım’daki Hazine payı Türkiye Varlık Fonu’na devredilecek.
İstikrar ve yaratacağı fırsatlar bu işte! Kararname ile hazine malı yap, sonra uluslararası arenada değerlendirmek için TVF’na devret. Başkanlık sisteminde bu devirler bir çırpıda yapılacak.
İTFAİYECİ KREDİ GARANTİ FONU
Reel sektör yangın yerine dönünce hükümet KGF destekli kredi sistemini devreye sokarak yangını söndürdüğünü sanıyor.
Canikli’nin verdiği bilgilere göre;
- 225.358 firmaya 160 milyar TL KGF destekli kredi verilmiş
- 27.423 KOBİ’ye 5.9 milyar TL faizsiz kredi kullandırılmış
- KFG destekli kredi paketi 250 milyar TL Bankalar bu kredileri verdiler ama tir titriyorlar. Kredilerin ödenmemesi halinde devletin kefaleti kendi üstlerinde kalacak. Devletin kefaleti hoş bir anı olarak hatırlanacak.
Bir de şunu söyleyelim KFG destekli kredilerin faizi çok yüksek ve taksitli kredi şeklinde kullandırılıyor. Faiz oranları aylık 1.25-1.38 arasında değişiyor. Bu nedenle gelecekte reel sektör bilançolarında finansman giderleri yükünün arttığını göreceğiz.
YABANCI YATIRIMA SEVİNELİM Mİ?
Türkiye’ye son 15 yılda toplam 180 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım girişi oldu
ğunu, 2016’da da bu rakamın 12 milyar doların üzerinde gerçekleştiğini gururla ifade eden Canikli bu rakamın ne kadarının Körfez sermayesi olduğu ve inşaat sektörüne ne tutarın aktığını belirtmiyor.
Sevineceğimiz yabancı yatırım, istihdam yaratan ve döviz kazancı getiren yatırımdır. Spekülatif alanlara gelen yabancı paranın orta vadede bir hayrı yoktur. Türkiye’de şu an inşaat sektörünü Arap sermayesi ayakta tutuyor. Buna sevinmek değil, üzülmek gerekir.
HÜKÜMETİN BEKLENTİLERİ
Canikli’nin dile getirdiği hedef ve beklentilere baktığımızda hükümetin bayağı iyimser olduğunu görüyoruz.
- Büyüme en az yüzde 4 olacak.Bunun anlamı tüketimi canlandıracak politikalara devam.Bu durumda enflasyon nasıl tek hanelere inecek?
- Üretim Reform Paketi, Vergi Reform Paketi, Kıdem Tazminatı Reform Paketi ve Finansal Araçlar Reform Paketleri hayata geçirilecek. Anlaşılan seçimlere kadar sürekli paket açacağız. Umarız son kutuda iyi bir şey çıkar!
- İhracat artırılacak ve/veya ithalat azaltılacak ve böylece ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 74.5’dan yüzde 80’e çıkartılacak. İthalatımızın 200 milyar dolar olacağını varsayarsak bu orana göre ihracatımız da 160 milyar dolar olacak demektir.
- Cari açığın GSYH’ya oranın da yüzde 3’lere getirilecek. Turizm gelirleri 10 milyar dolarları aşan bir şekilde azalmışken ve 2017’nin de kayıp bir yıl olacağını düşünürsek bunun nasıl başarılacağı belirsiz. Ekonomiyi büyütmek istiyorsanız cari açık vermek zorundasınız. Hem yüzde 4 büyüme hem de cari açığı nispi olarak azaltma zor gözüküyor.
- Daha fazla yatırım, üretim ve istihdam oluşturulması için özel sektörün önündeki bütün engelleri kaldırılacak ve özel sektör odaklı büyüme anlayışı korunacak. Hükümet özel girişimciliği destekleyeceğini söylerken işsizlik, gelir dağılımındaki adaletsizlik, enflasyonla ceplerden geri alınan gelirler konusunda ise sessiz.
İTİRAFLAR VE PAKETLER
Hükümetin aldığı her reform kararı ve uygulamaya koyduğu paket aslında Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu ciddi sıkıntıları açıklamaya yetiyor. Reform ihtiyaçtan doğar. İhtiyaç ise sıkıntıları gösterir. Neyse başkan her şeyi hal edecek. Kaygı duymamıza gerek yok!