Çay kanunu teklifinin değerlendirilmesi Çay Tarımı

TBMM’ne sunulan Çay Kanunu Teklifi’nin ikinci bölümünde yer alan “Çay Tarımı” ile ilgili hususlar aşağıda özetlenmiştir.  

1. Çay bahçeleri, Tarım ve Orman Bakanlığınca saptanan alanlarda önceden ruhsat alınarak kurulur. Ruhsatsız olan çay bahçeleri söktürülür.

2. Yaş çay üreticileri ilgili sisteme kaydolmak ve kayıtları güncellemek zorundadır.

3. Bakanlık, verimden düşmüş çaylıkların yenilenmesi amacıyla, modern ve tekniğine uygun çay bahçelerinin oluşturulmasını teşvik eder. Gerektiğinde yenilenecek çay bahçeleri Bakanlık tarafından belirlenir ve ilan edilir.

4. Bakanlık, çay bahçelerinin asgari büyüklüklerini, bahçe tesisinde kullanılabilecek üretim materyallerini, bakım, budama, hasat, taşıma ve depolama işlemlerini, uygun gübre ve gübreleme teknikleri ile toprak düzenleyicilerini ve bitki koruma ürünlerini belirleyerek ilan eder.

5. Organik çay tarımı yapan çay bahçelerini olumsuz etkileyecek tarımsal faaliyetlere izin verilmez. Gerektiğinde Bakanlık, organik çay tarımını olumsuz etkileyecek mesafelerdeki çaylık alanlarda kimyevi gübre ve bitki koruma ürünlerinin kullanımını sınırlandırabilir.

6. A veya B lisanslı işletmelerin, ihtiyaç duydukları yaş çayı sözleşmeli üretim ile temin etmeleri esas olup her pazarlama yılı için sözleşmeli olarak temin edilmesi gereken asgari yaş çay miktarı Bakanlık tarafından belirlenir.

Madde 3’ün gerekçesinde “aynı çay bahçesinde bile verim, kalite ve çevre koşullarına adaptasyon gibi özellikler bakımından farklı olan çay ocakları oluşmuştur. Bu çay bahçelerinden istenilen kalitede çayın alınamaması sonucunda da ülkemizde çay bahçelerinin yenilenmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır” denilmektedir.

Çay bitkisinin ortalama ekonomik ömrünün 60 yıl olduğu kabul edilmektedir. Rize’de 2019 yılında tamamlanmış bir araştırmanın sonuçları gerekçedeki bu görüşü doğrulamaktadır. “İşletmelerin çay bahçelerinin ortalama ömrü 52 yıldır. Bölgedeki çay arazilerinin ekonomik ömrünü tamamlamaya yakın olduğu görülmektedir” (Özgümüş, s.39).

Çay yetiştirilecek alanlar, yeni çay bahçesi kurulacak yerler, yenilenecek olan bahçeler, organik çay yetiştirilecek alanlar Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından saptanacaktır. Bahçelerin kuruluşunda, kullanılacak fidandan, verilecek gübre ve bitki koruma ürünlerine kadar her şey bakanlık tarafından belirlenecektir. Sözleşmeli tarım kapsamında hasat zamanı ve teslim edilecek ürün miktarları da lisanslı firmalar tarafından dikte edilecektir. Çay fiyatını Ulusal Çay Konseyi belirleyecek, teslim edilen çayın kalitesini lisanslı kuru çay işletmecisinin ücretli elemanı olan “çay eksperleri” saptayacaktır. Ekspertiz sonucuna itiraz hakkı olmayan üreticinin ürününü başka bir pazarlama kanalında değerlendirme şansı da yoktur. Hiçbir karar yetkisi olmadığı için, çay üreticileri kendi mülklerinde ırgat konumunda olacaklardır.

Yenilenen bahçelerin verim ve kaliteyi yükselteceği, dış satım imkânları yaratacağı, markalaşmayı kolaylaştıracağı ileri sürülmektedir. Yenileme işleminin nasıl bir tempo ile yapılacağı önemlidir. Bu süreçte bölgede en önemli ürün olan çay üretimi azaldığında üreticinin nasıl geçineceği iyi düşünülmelidir.

Yaş çay üretim süreçlerini tekniğine uygun olarak modernize edilmesi hedeflenmektedir.

Modernizasyon denildiğinde ilk akla gelen mekanizasyon olmaktadır. “Doğu Karadeniz Bölgesinde 830 bin dekar çaylık sahada yaklaşık 212 bin üretici çay tarımı ile uğraşmaktadır” (ÇAYKUR, s.5). Ortalama büyüklüğü dört dekar bile olmayan, yüzde 80’i 5 dekardan küçük bahçelerden oluşan bir alt yapı söz konusudur. Çoğunlukla eşeklerin bile çıkamadığı dik yamaçlarda kurulmuş küçük parsellerdeki çay bahçelerinin nasıl modernize edileceği merak konusudur. Umarız, süreci modernize edenler küçük aile işletmelerini yok etmez.

Diğer bir hedef de “Yaş çay üreticilerinin hak ve menfaatlerini korumak” şeklinde ifade edilmiştir. Üretim sürecine müdahaleden başlayıp, hasat zamanı ve alınacak ürün miktarından fiyata kadar her şeyi patronların belirlediği bir sistemde küçük üreticilerin hak ve çıkarlarının korunamayacağı açıktır. Teklifte ürün bedelinin, ürünün teslim tarihinden en geç altı ay sonra ödenmesi hükmü vardır. Eğer ödeme yapılırsa bunun son gün olacağı da kuşkusuzdur. Sözleşmeli tarım modeli, nalıncı keseri gibi “güçlüden yana” yontmaktadır. Geniş bir çevrem olmasına karşın yıllardır hiçbir sözleşme metnine erişemediğimi belirtmek isterim. Sözleşmelerin kopyası üreticiye verilmiyor ve sır gibi saklanıyor.

En küçük (asgari) çay bahçesi büyüklüğünün saptanması çok hassas bir konudur. Teklifte eski bahçe sahiplerinin kazanılmış (müktesep) haklarını koruyucu bir hüküm gözükmüyor. Söz gelimi Bakanlık en küçük çay bahçesi 2 dekardan az olamaz diye bir karar alırsa en az 100 bin aile zarar görür.

Organik tarım yapan işletmelerin etkilenmemesi için yakın çevredeki işletmelere kısıtlama getirmek onların masrafının artmasına verimin azalmasına yol açacaktır. Bu konuda “organik tarım yapanlar kazanırken, diğerlerinin uğrayacağı kayıplar nasıl karşılanacak?” sorusu akla gelmektedir.

Yasa önerisinin diğer bölümleri sonraki yazılarda ele alınacaktır.

Kaynaklar:

İlayda Özgümüş, Rize İlinde Çay İşletmelerinin Sosyo-Ekonomik Yapısı ve Pazarlama Sorunları, Yüksek Lisans Tezi, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Isparta – 2019, ÇAYKUR, (Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü) 2017 Yılı Raporu