Cehaletin cahil rönesansı -(TAMAMI)

Fransa’nın cumhurbaşkanları, başbakanları resmi günlerdeki söylevlerine “Français, Françaises” seslenişiyle başlarlar ki “Erkek Fransızlar, Kadın Fransızlar” anlamına gelir. Oysa Fransa’da sadece ülkeye adını veren Frank asıllılar değil, Flamanlar, Alsaslılar, Brötonlar, Basklar ve Katalanlar da vardır.

Fransa Anayasası’nın birinci maddesi de şöyle başlar: “Fransa bölünmez, laik, demokratik ve sosyal bir cumhuriyettir” (La France est une république, laïque, démocratique et sociale).

Günümüz Fransa’sında Flamanlar, Alsaslılar, Brötonlar, Basklar ve Katalanlar da yaşıyor ama Anayasa’da “Fransız ulusunun (halkının) temsilcileri” (Les représentans du peuple français) diye yazıyor. Ama akılsız “ötekiler” Anayasa’da şanlı adları olsun diye bastırmıyorlar. “Yoksa karışmayız ha! Kan dökeriz ha!” falan da demiyorlar.

48 yıl önce ilk kez dışarı baktığım pencereden dışarı bakıyorum: Montparnasse Bulvarı ile Raspail Bulvarı’nın birleştiği kavşakta tamı tamına dört Fransız bayrağı. Haftanın her günü. 24 saat!

Fransa rehberi

“Fransa Rehberi” (Guide France, Hachette) diye bir kitap var. Kitapta Fransız halkı şöyle tanımlanıyor:

“Fransa çağlar boyunca, fetihler, istilalar ya da sızmalar yoluyla, birçok etnik grupları asimile etti: Bundan dolayı bir Fransız ırkından değil ama daha çok Fransız halkından (ulusundan) söz edilebilir.”

Kitap “Fransız Ruhu”nu ise şöyle tanımlıyor:

“Fransız halkının zihniyet dünyasında karmaşık etnik kökenlerini bulmak çok doğaldır. Ama bu halkın görünen çelişkilerinin ötesinde, bir denge ve birlik ilkesi yok mudur?”

Beşgen Fransa haritasının üzerinde, kuzeyde “Flamanlar”, kuzey-doğuda “Alsaslılar”, kuzey-batıda “Brötonlar”, güney-batı üçgeninde “Basklar”, güneyde ise “Katalanlar” yazar. Bir de dışarıdan içeriye doğru kırmızı oklar vardır: Kuzey-batıda “Normanlar”, kuzey-doğuda “Franklar (Germenler)”, güneydoğuda “Romalılar” (Latinler) yazar ki kırmızı oklar fetih ve istilaları işaret etmektedir.

İspanya rehberi

Ciddi tarih kitaplarına bakmamızın gereği yok. Basit bir turistik İspanya (Dost Yayınları) rehberine bakalım. Yeniden Fetih bölümünde (s.50) şöyle bir cümle var:

“Kuzeydeki Hıristiyan krallıkları, León, Kastilya, Navarra, Aragón ve Katalonya, Mağribilerden topraklarını geri almak için, Hıristiyanlık adına savaşarak, 11.yüzyılda güneyi genişletti.”

Bu cümleden anladığımıza göre:

1.Kuzey’de 5 adet krallık varmış.

2.Güney’de de Mağribilerin (Arapların) istila ettiği krallıklar varmış.

3.Demek ki bölgesel özerk bölgeleri Franco sonrası 31 Ekim 1978 anayasası yaratmamış. Özerk bölgeler taa on birinci yüzyılda bile varmış. “Bile” ne demek? Romalılar zamanında bile vardır.

4.Demek ki İspanya’daki özerk bölgeler yapay bir kaprise değil, yüzlerce yıllık bir tarihe dayanmaktadır ve tamamı birer devlettir (krallık, kontluk,vb.).

İnternete bakalım

İnternette, dünya ülkelerinin çoğunun anayasası (Fransızca, İngilizce) var. Her anayasada elbette ülkenin adı ve o ülkeyi oluşturan ulusun (halkın) da simgesel (marka) adı vardır, yazılıdır.

Bulgaristan’a bakalım: Anayasa’da “Bulgarlar” gibi sözcük, “Bulgar halkı” gibi deyiş var. Ama Bulgaristan’da yüzde 10-15 dolayında Türkler, ayrıca epeyce sayıda Roman ve Makedon var. Aramadım ama anayasanın uygun bir yerinde “Bütün Bulgarlar eşittir” diye yazıyordur. “Bütün Bulgarlar”a Türkler de, Romanlar da, Makedonlar da girmektedir. Türkler “Hayır, biz Bulgar değiliz, Türküz!” dedikleri anda, Bulgaristan Cumhuriyeti’nin verdiği resmi kimlik kartını ve pasaportu iade etmek zorundadırlar.

Komşumuz Yunanlar, kendilerine “Helen” diyorlar. Bu nedenle ülkenin adı Yunanca (Helence) “Hellas”, konuştukları dil ise Helence (Eleniki).

Ülkede, Helenlerin dışında Türklerin, Makedonların, Arnavutların da yaşadığına bakılmaksızın, Anayasa’da “Helenler” sözcüğü var.

Gelelim Romanya’ya!

Romanya anayasasınının “Egemenlik”le ilgili 2. Maddesi şöyle: “Ulusal egemenlik Rumen halkına aittir.”

Romanya anayasasının “Ulusun birliği ve vatandaşların eşitliği” ile ilgili 4.maddesi şöyle: “Romanya ırk, millet, etnik köken, dil, din, cins, düşünce, siyasal mensubiyet, servet ya da sınıf ayrımı olmaksızın bütün vatandaşların ortak ve bölünmez vatanıdır.”

Romanya anayasasının “Vatandaşlık”la ilgili 5.maddesi de şöyle: “Rumen vatandaşlığı, örgensel (organik) yasaların belirlediği koşullarla kazanılır, korunur ve kaybedilir.”

Kürtlerin talihi

İmralı, Kandil ve BDP’den oluşan “Kürt Üçlemesi”nin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndan Türk ad ve sıfatını çıkartmak istemesi, uluslararası hukuka hiçbir bakımdan uygun değil. Sadece Türk bilim adamlarına değil ecnebi bilim adamlarına da sorulsun. Biliyorsunuz, Öcalan’ın PKK’nın silah bırakmasıyla ilgili kararın TBMM tarafından onaylanması talebinin uluslararası hukuk bakımından sakıncalı olduğunu söylemişlerdi.

Diyelim ki bu olmadı. Kürt Üçlemesi (Bundan böyle bir deyimi kullanacağım) Anayasa’da Türk ve Kürt ad ve sıfatlarının birlikte anılmasını istediği de söyleniyor.

Bu istek de çocukca: “Kürt” isim ve sıfatı Anayasa’ya girerse Kürtçe resmi dil olur. Bana inanmayanlar uluslararası hukuk ve anayasa uzmanlarına sorsun. Bu işler Altan Tan’ın, Sıtkı Süreyya Önder’in lafazanlıklarıyla olmaz.

Son söz: Bir (özerk, federal, bağımsız) Kürt devleti kurulup “İmralı” Devlet Başkanı, “Kandil” Başbakan olmayacaksa, PKK neden dağa çıktı, 30-40 bin can neden yok oldu, T.C. Devleti’nin 500 milyar doları neden havaya uçtu?