CENİN AĞITLARI: On Dördüncü ağıt, Ziyad’ı da öldürdüler!

(Binlerce Filistin davulu işgal edilen topraklara yürür… Gök gürültüsü ve şimşeklerin ışığında “Özgürlük için Yemin Marşı”nı çalarlar.)

Firavun’un işi değil bu, uzun kara bir lanet:
Tevrat’ı koklayarak hedef gösteren köpek,
Nano teknoloji kullanabilen bir kalorifer böceği.
Kitle kırım silahının başına oturtulmuş.

Süleyman’ın mezarına kurmuş mancınığı.
Omurgalıların atası gelsin. Nasıl seçilimdir bu?
Demokrasi, barış... Alaşımlı salkım bombası:
Oylama sonucu Hz. İbrahim ateş topu yapılmış.

Ziyad’ı öldürdüler, eli zeytin fidanlı Ziyad’ı.
Filistin’in oğlunu öldürdüler, gırtlağını sıkarak,
Ziyad’ın elinde yaprak açmış bir yürek vardı,
Toprağa dikecekti. Kireçli, kumlu, kara toprağa.

Barışın sesi konuşuyor ölüm sessizliğine.
Cellâdın beynine öyle bir yazılım yüklenmiş ki:
Eyüp, “doğduğum güne lanet olsun,” dedi.
Ramallah’ta, kentin yakınlarında yol üstünde,
Ebu Ayn’ın son nefesi, henüz güneş batmadan,
Toprağın özgür ağırlığını arşa yükseltti.

Ambulans çığlıkları o an Pentagon’a gitti de,
El Fetih’ten Mahmut Alul’un sesi duyulmadı evde.
Kanla yazdı hiyeroglif tablet medyada:
Görmek istersen eğer gelecekte olacak işleri,
Şehitler Mezarlığında iki kulaç tarihe gir de gör.

Sonunda öldürdüler Filistinli yiğit Ziyad’ı:
Evet! İki halkın da ihtiyacı değildi bu!
Elinde silah tutan, zeytin dalı tutanı yine vurdu:
Hayır! İki halkın da ihtiyacı değildi bu!