Cephe değiştiren terör nereye gidiyor?..

Türkiye terörle mücadele açısından en büyük gafleti ve ihaneti AKP’nin 15 yıllık iktidarı döneminde yaşadı...
Yalnızca PKK’nın askeri kanadının değil, yasal unsurlarının da iyice güçlendiği bir süreci yaşattı son yıllardaki politik uygulamalar...
Hem de “barış” söylemlerinin hiç umulmadık çevreleri bile HDP’ye oy vermeye zorladığı bir dönemde büyüdü PKK... Hem de hiç beklenmedik ölçüde!..
Kürt hareketinin silahtan uzaklaşması ve “silahsız çözüm” iddialarının gündeme gelmesi tabi ki ülke huzuru açısından iyi karşılandı ama sonuç hiç de beklenen gibi gelişmedi.
Yani; PKK’nın legal kanadı da iyice güçlenirken, zaman zaman “eylemsizlik” kararı alan örgütün saldırıları pek de uzun bir zaman geçmeden yine başladı...
“Barış” umutları ne yazık ki “şiddeti dayatarak daha fazla kazanım” elde etme sevdasının kurbanı oldu ve ülke hızla terör kaosuna sürüklendi!..
Bu şaşkınlık sürecinde olan en çok da Güneydoğu’ya ve onun şiddet yorgunu haline getirilen masum Kürt yurttaşlarına oldu... Sosyal, siyasal ve ekonomik açıdan en çok zararı da onlar gördüler çünkü...
Yani “barış-savaş” ikilemini kangrenleştiren şaşkın siyaset yolları da Kürt meselesi ve törörle mücadele açısından kısır döngüden başka işe yaramadı.

BÖLÜNME VE BÖLME!..

Aslında “çözüm” beklenirken, Güneydoğu’nun iyice kan deryasına dönüşmesinin başlangıcı “açılım” süreci de değildi...
AKP’nin iktidara geldiği 2002’de, yılda 20-30 olan şehit sayısı 2006 yılından itibaren ne yazık ki yılda 200’lere kadar çıkmıştı...
Hele de “açılım” skandalının devletin hakimiyetini iyice sarstığı 2012 yılından itibaren neredeyse ayda 100’den fazla şehit verdi güvenlik güçleri... Toplumun umutları iyice sarsıldı bu dönemde, ülkenin huzuru da iyice kaçtı...
PKK bu kanlı süreçte tüm “çözüm” çabalarına rağmen geri adım atmadı ve daha fazla “kazanım” için daha fazla şiddet politikasından da ne yazık ki vazgeçmedi...
Kuşkusuz bu şiddet politikasında hem PKK içindeki bölünmelerin hem de Avrupa-Türkiye hattındaki legal kanatlarıyla olan anlaşmazlıkların da büyük payı oldu... Kimilerine göre “devlet” de bu süreçte büyük hatalar yaptı...

BÜYÜTÜLEN KAN ATEŞİ!..

“Şiddeti dayatarak kazanım” elde etme strarejisini uygulayan PKK, işte “açılım” planının zirveye çıktığı 2013 tarihinden itibaren “taviz” aldıkça güçlendi ve verilen her tavizin ardından da, her gün Batı kentlerine giden şehit cenazelerinin sayısı neredeyse 5 katına çıktı...
Peki, son yıllarda Güneydoğu’da, PKK cephesinde ve terörle mücadele hattında neler mi oldu?..
Hiç kuşku yok artık, PKK terör örgütü, 1984 yılından itibaren başlattığı eylem tarihinin en büyük kuşatması altında hareket alanını giderek kaybediyor, gücünü iyice yitiriyor...
Devletin, “açılım” uğruna valillere “operasyon yapmayın” talimatı da verdiği 3 yıl öncesinin binlerce militan barındıran PKK’sı yok artık... Çünkü 3 yıldır tüm Güneydoğu’da sürdürülen operasyonlar PKK’ya 10 binden fazla kayıp verdirdi...
Daha üç yıl öncesine kadar dağlardan “düz ova”ya inen, kentleri kuşatan, kenar mahallelerde milis birlikleri kurarak, devletin gözleri önünde silahlı gruplarla gövde gösterisi yapan PKK’dan artık eser yok...
İnemiyor artık teröristler kentlerin kırsallarına eskisi gibi... Şehir merkezlerinde eylem ya da gösteri yapamıyor örgütün sivil unsurları...
En vahimi de, daha 3 yıl önce operasyondan dönen askerlere caddelerde, devletin gözü önünde tüküren ve hakaret eden örgüt milisleri de kayboldular ortalıktan...
Velhasıl, 3 yıl önce “açılım” uğruna kentlere, mahallelere inen, şehirlerin merkezlerinde bile eylem yapan PKK unsurlarının büyük bölümü can havliyle sınır dışına çekildiler...
Yalnızca Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesini aylarca kuşatarak 80’den fazla güvenlik görevlisini şehit eden örgüt militanlarının çoğu yaşamlarını yitirdi, bir bölümü ise ya yaralı olarak yakalandı ya da devlete teslim oldu...

AMANOSTAN EGE'YE...

Son aylarda da şehit haberleri gelse de, PKK artık eskisi gibi çok büyük saldırılar yapamıyor...
Militanlar, kırsalın yol güzergahlarında bombalı tuzaklar kuramıyor, yol kenarlarından araçlara ya da jandarma karakollarına yönelik “vur-kaç” eylemleriyle de varlığını eskisi gibi hissettiremiyor...
Çünkü Lice gibi önemli bir kaynağını da kaybeden, tonlarca patlayıcısı, onbinlerce silahı ve milyonlarca mermisi ele geçirilen, yüzlerce militanı teslim olan ve en az on bini de etkisiz hale getirilen PKK, şimdilerde küçük çaplı “vur-kaç” eylemleriyle devlete kayıp verdirse de, eski gücünü toparlayamıyor...
Ne dersiniz o halde; PKK’nın Adana-Mersin hattındaki Amanos Dağları’ndan ve Karadeniz ormanlarından sonra tarihinde hiç görülmediği gibi, Muğla’nın ortasına kadargelerek eylem yapmaya kalkışması hangi plana hizmet ediyor acaba?..

MUĞLA'DAKİ ŞOK!...

İşte, hiç yaşanmamış bir şey oldu ve PKK’nın eylem timleri önceki gün Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde güvenlik güçleriyle çatıştı!!! Teröristlerden beşi etkisiz hale getirilirken, 2’si de kayıplara karıştı...
Peki; Köyceğiz ilçesinin Toparlar bölgesindeki ormanlık alana kadar gelebilen PKK’lıların asıl amacı neydi?..
Hiç kuşkusuz örgüt, kış eylemleri için Karadeniz ve Akdeniz’den sonra Ege’de de üslenmeye başladı... Hem de bölgedeki yetkililerin iddiasına göre, “intihar saldırıları için!..”
33 yıllık terör sarmalında, hiç beklenmedik kentlerde yeni cepheler açmaya çalışan PKK, belli ki kırsaldaki kayıpların yarattığı çöküntüyü Batı bölgelerindeki sarsıcı eylemlerle gidermeye çalışacak!..
Muğla’nın Seydikemer ilçesi yakınlarında, yol kontrolünde 4 terörist ve 3 “işbirlikçi”sinin önceki gün yakalanması da gösteriyor ki, PKK “birbirinden bağımsız” hareket eden, belki de onlarca hücreyi Ege’ye sevk ederek şok eylemlere girişmeyi planlıyor...
Özetle; terörün yeni cephesinin Kuzey Irak kırsalından ta Ege’ye kadar uzatılması hiç de iyi sinyaller vermiyor... “Dikkat” demekten başka ne gelir