Çeşitlilik üstüne çeşitlemeler-(TAMAMI)

“Tek tiplilik, militarizm, darbe yanlılığı. Çocuklar üşüyor, derslerinden kalıyor, dayatma oluyor.” 19 Mayıs karşıtlarının, kutlama yasağını desteklemek için “Liberalin El Kitabı”ndan alarak hep bir ağızdan yineleyip durdukları gerekçeler bunlar. Çeşit olsun diye de, biri soldan sağa okursa, öbürü yukarıdan aşağıya okuyor. Biz burada, diğerlerini sonraya bırakarak, “tek tipliliğe karşı çeşitlilik” söylemi üstünde duracağız.

Küreselleşmenin hedefi tek tip dünyadır

Küreselleşmenin özü bütün dünyaya “tek tip ekonomik sistem”, “tek tip hayat tarzı”, “tek tip jandarma” dayatmaktır. Dünya jandarmasının görevi, önce tek tip sistemin önündeki engelleri kaldırmak, sonra da kurulan sistemin bekçiliğini yapmaktır. Dünya Bankası, IMF, Dünya Ticaret Örgütü gibi kuruluşlar, bu tek tip ekonomik sistemin kurallarının eksiksiz uygulanmasını denetlemek için oluşturulmuştur. Tek tip hayat tarzını şırınga etmenin temel aracı medyadır. Dünyanın farklı bölgelerindeki yayınlarda, haber programından yarışma programına, dizisinden çocuk filmine kadar her şeyi aynılaştırmak için büyük çaba harcanmaktadır.

Doğrusu bu tek tip sisteme, bölgesel farklılaşmaları dikkate alan bazı değişik sos ve baharatların katıldığını da teslim etmek gerekir. Örneğin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamındaki ülkelere biçilen hayat tarzı “Ilımlı İslam”dır. Her yerde Müslüman Kardeşler’in önünü açmak, adlarında “adalet” ve “kalkınma” sözcüklerinin değişik bileşimlerinin geçtiği partileri iktidara taşımak, bu bölgenin ülkelerine özgü çeşitleri oluşturmaktadır.

Ortaçağ Müzesi’nin çeşitliliği

Emperyalizmin tahammül edemediği şey, Ezilen-Gelişen Dünya’nın milli devletlerinin gösterdiği çeşitliliktir. Hele bu “Çin’e özgü sosyalizm”, “Küba’ya özgü sosyalizm”, “Venezuela’ya özgü sosyalizm”, ya da Atatürk Devrimi, Bolivar Devrimi, Nasır Devrimi türünden küreselleşmenin tek tip sistemine alternatif bir çeşitlilikse, o zaman görüldüğü yerde ezilmelidir.

Öte yandan emperyalizmin tek tip diye karşı çıktığı şey, yine Ezilen-Gelişen Dünya’nın milletleridir. Onun dilinde aynı vatan, aynı bayrak, aynı tarih, aynı dil, aynı ülkü etrafında birleşerek kendi geleceğini kendi elleriyle kurmak için kader birliği yapan yurttaşlar tek tiptir. Bunlara sunulan çeşitlilikse, bir Ortaçağ Müzesi’nin çeşitliliğidir. Ortaçağ’ın etnik ve dinsel temeldeki çeşitliliğine duyulan özlemi önce güçlendirip sonra gidermek için, bunları müzede sergilemek yerine, ete kemiğe büründürüp yeniden canlandırmanın çeşitliliğe zenginlik katacağı kesindir. Konu Ortaçağ olunca, Haçlı Seferlerini, Yüzyıl Savaşlarını, kanlı iç çatışmaları yeniden sahneye koymayan bir gösteri kuşkusuz eksik kalır.

Canlıların evriminde çeşitlilik

Canlıların evriminde organ ve uzuvların çeşitlenmesi gelişmeyi yansıtır. Ama çeşitlenmenin bütünü daha gelişkin kılması, ancak değişik işlevlerin sağlam bir omurga etrafında ve beynin merkezi komutası altında toplanmasıyla gerçekleşir. Her organı ayrı telden çalan bir canlı, sirkte bir hilkat garibesi olarak sergilenmenin ötesinde pek bir değer taşımaz.

Küreselleşmenin milli devletlere sunduğu çeşitlenme, milletin omurgasını kırıp beynini felç ederek, organlarını merkeziyetsizleştirmeye yöneliktir. Tek tip jandarma, bunun sonrasında tek tip ekonomi ve tek tip hayat tarzını dayatmayı da başarırsa, ortaya çıkacak toplumsal organizmanın yumuşakçalardan pek bir farkı kalmayacaktır.

Türkiye Gençlik Birliği’nin yüz binleri seferber eden Büyük 19 Mayıs Yürüyüşü, milletin çeşitliliğini bir omurga etrafında birleştirerek aynı hedefe yönelik harekete geçiren bir toplumsal mücadele örneğidir. Üstelik yürüyüş öncesinde gerçekleştirilen Uluslararası Gençlik Sempozyumu ile birlikte, Atatürk Devrimi ile Nasır ve Bolivar devrimlerinin gücünü tek bir potada eritmiştir. Liberalin El Kitabı’nda bu kadar çok çeşidin bireşimine yer verilmediği için, onların buna kendi kısıtlı dillerinde “tek tipli” demeleri belki mazur görülebilir.