Cezaevi doktoru şişe yüzünden tutuklandı
İSTANBUL - Bakırköy Kadın Cezaevi’nde geçen hafta siyasi tutukluların koğuşları ateşe vermesiyle çıkan olaylar nedeniyle aralarında cezaevi hekimi Alp Çetiner’in de bulunduğu 4 kişi tutuklandı. Cumhuriyet'ten Seyhan Avşar'ın haberine göre, Çetiner’in tutuklanma nedeni “Gizli tanık ifadesi ve mahkûmların kendisine şişe atmadığı” iddiası. TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, bunun hekimlere yönelik bir baskı olduğunu söyledi.
Doktor Çetiner ifadesinde kendisine de şişe atıldığını ancak asıl amacının orada dumandan zehirlenebilecek mahkumlara müdahale etmek olduğunu söyledi. Türkiye İsan Hakları Vakfı Başkanı ve Adli Tıp Kurumu Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, tutuklama kararına, “Yangına müdahale ettiği için Doktor Alp Çetiner'in tutuklanması hekimlere yönelik bir baskıdır. Koğuşta bir yangın çıkıyor ve infaz koruma memurları içerdekiler yanmasın diye kapıyı açıyor. Alp hocada hekimlik mesleğinin bir pratiği olarak müdahalede bulunuyor. Mahkumların Çetiner’e pet şişe atmadığı iddiaları var. Demek ki hekim-hasta ilişkisi içinde bir güven oluşturulmuş. Mahkumların doktora şişe atmamasından dolayı Alp Hoca örgütün taraftarı olmakla suçlanıyor. Bu tutuklama ile hekimlere verilen mesaj, özgürlüğünden alı konulmuş insanlara sağlık hizmeti sunmayın demektir” sözleriyle tepki gösterdi.
Geçtiğimiz hafta sohbet hakkı, kitap yasakları gibi gerekçelerle Bakırköy Kadın Cezaevi’nde kalan 29 siyasi kadın tutuklu, tepki amacıyla koğuşlarını ateşe verdi. Yangın kısa sürede söndürülürken, ertesi gün koğuşları ateşe veren kadın tutuklular Silivri Cezaevi'ne gönderildi. Olayın ardından Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlatarak aralarında cezaevi doktoru Alp Çetiner’in de bulunduğu 10 kişiyi gözaltına aldı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye çıkarılan Alp, gizli tanık ifadeleri doğrultusunda 4 kişi ile birlikte tutuklandı. İfadesinde yangının çıktığı gün mesleği gereği olay yerine giderek kadın mahkumların sağlık durumları ile ilgilenmek istediğini anlatan Çetiner, “Yangın vakalarında dumandan dolayı boğulma eylemleri gerçekleşir. Böyle bir olayın gerçekleşmemesi için müdahale etmek istedim. Bana şu şişesi atılmadığı yönündeki iddiaları kabul etmiyorum. Bana da su şişesi fırlatıldı. Ancak bunu görevim gereği önemli bir olay olarak değerlendirmedim” dedi. Bir çok cezaevinde doktorluk yaptığını ve hekimlik dışında hiç bir ilişki kurmadığını söyleyen Alp Çetiner, üzerine atılan suçlamaları kabul etmedi.
Hem DHKP/C, hem FETÖ üyesi
Müvekkilinin cezaevinin doktoru olması dolayısıyla çıkan yangına müdahale ettiğini anlatan avukat Şirin Şen ise, “Müvekkilim bir doktor olarak yangından zarar gören kimse olup olmadığını kontrol etmek için, gardiyanlarca kapısı açılan koğuşların girişinden içeridekilere durumlarının nasıl olduğunu sormuştur. Mahkumların tedavi gerektiren bir durum olmadığını söylemesi üzerine odasına geri dönmüştür. Müvekkilim bu hareketi ile hem DHKPC hem de FETÖ üyeliği ile suçlanmaktadır. Savcılık hangi örgüt üyeliği sorumuza cevap verememiştir.
Doktora 'leğen' sorusu
Kanaatimizce her iki örgütü de birbirine katarak biri olmazsa diğerinden tutuklatırız mantığıyla hareket edilmiştir” dedi. Şen, müvekkiline “Hastanın birine leğen verilmesini istemişsiniz. Leğen verilmesini neden talep ettiniz?” gibi sorular yöneltilidiğini belirterek, “Müvekkilim leğenin kanser hastalarının tedavisinde kullanılan bir eşya olduğunu söylemiştir. Mesleği gereği bildirmiş olduğu görüşü terör örgütü üyeliği kapsamında değerlendirilmiştir. Yine bir kısım hükümlülere çay ya da kahve ikram etmesinin nedeni sorulmuştur. Bir doktor olarak hastalarına bir şeyler ikram etmesi psikolojik tedavi kapsamında gerçekleştirilmiştir. Müvekkilimin sadece siyasi tutuklulara yönelik değil, medyatik Deniz Seki isimli sanatçıya da aynı şekilde davranmıştır” diye konuştu