CHP, Halk TV… Medya nereye?
Son günlerin gündemi…
CHP-Halk TV ilişkisi…
Tartışmayı başlatan da kendileri…
CHP anlaşmayı iptal etmiş.
Yönetiminden bazı isimlerle konuştum.
Nedenini sordum.
“Halk TV gazetecilik yapmıyor.
CHP’nin iç işlerine müdahale ediyor.
Partide yönetimi değiştirme çabasında.
Parayı bizden alacaksınız…
Bize düşmanlık yapacaksınız.
Olacak iş mi?
Bunu kim adına yapıyorsunuz?
Bırakın parti kendi yönünü çizsin.
Delege kimi istiyorsa seçsin.
Yaptığımız anlaşma yasal.
Sayıştay denetimine tabi.
İptali de kurallara uygun” ifadelerini kullandılar.
BATARIZ
Halk TV’den isimler…
Çok açık konuşmuyor.
CHP’den ne kadar para aldıklarını söylemiyorlar.
“Ana gelirimiz CHP idi.
Yerel seçimler yaklaştı.
Belediyelerden ilanlar, paralı programlar gelecekti.
Genel merkezin tutumu korkutur.
CHP’li belediyeler bizle çalışmaz.
Bu koşullarda işimiz zor.
Yaşayamayız, karar düzeltilmeli.” diyorlar.
GAZETE PATRONLARI
Gazete sahipleri…
Eskiden tek işleri yayıncılıktı.
12 Eylül sonrası bambaşka bir hal aldı.
İhale kazanmanın avantajı oldu.
Durum böyle olunca patronlar da değişti.
Müteahhitler, kamuda ihale peşinde koşanlar…
Gazete, televizyon sahibi oldular.
Bu durum haberlere de yansıdı.
İhaleyi verenin düdüğünü öttürdüler.
Sonra bunların çoğu döküldü.
SON YAŞANANLAR
Son yaşananlar da benzer.
İktidar, muhalefet fark etmiyor.
Herkes kendi medyasını istiyor.
“Objektif haber” unutuldu.
Halk TV’de yaşananlar da, diğerleri de aynı.
Gazeteci sohbetlerinde sık sık,
“Hükümet giderse biz batarız.
CHP para aktarmazsa biteriz.
Belediyeler olmasa yaşayamayız” sözlerini duyuyoruz.
Bizim mesleğe başladığımız yıllar…
Böyle bir tartışma mümkün müydü?
Yayın organı kendi ayakları üstünde durmalı.
Aksi halde mesleğimizin sonu iç açıcı değil.
Bugün biri, yarın bir başkası…
Gelecek kuşaklara nasıl hesap vereceğiz…
***
PAKİZE TÜRKOĞLU
Eğitimci, yazar.
Köy Enstitülerinin son temsilcilerinden.
1927 doğumlu.
Yaşamı mücadelelerle dolu bir aydın.
Toroslarda bir dağ köyünden.
Köyünde okul yokmuş.
İlköğretime Antalya-Gazipaşa’da başlamış.
Alanya’da devam etmiş.
Antalya Aksu Köy Enstitüsü…
Ankara Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü…
Kız çocuklarının okuması gerekiyordu.
Onun için mücadele etti.
Anılarını kitaplarında topladı.
Kitaplarından bazıları: Kızlar Da Yanmaz, Kısa Süren Hasat, Tonguç ve Enstitüleri, Kimseli Kimsesiz, …
TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası) Genel Yönetim Kurulu'nda ve İstanbul Temsilciliği'nde görev yaptı.
SON KİTABI
Yakın akrabamdı.
Ben hep Pakize Abla diye seslerdim.
Annemlerin çocukluk arkadaşıydı.
Bir araya geldiklerinde eski günleri anarlardı.
O günleri anlatırken yüzü nasıl da gülerdi.
Son karşılaşmamızda yine çok heyecanlıydı.
Yine bir kitap çalışması vardı.
Aksu Öğretmen Okulu’nun kadın doktoru Bedia Kervancıoğlu’nu araştırıyordu. “Kimden bilgi alabilirim?” diye sordu.
Bedia Hanım çok ilginç bir kadındı.
Ben okurken de doktorumuzdu.
Cesur, sevecen, sözünü esirgemeyen biri…
Okulda herkesle bir anısı vardı.
Pakize Abla son kitabını bitirmişti.
Hilmi Uysal ve Mualla Aksu ile ortak çalışma.
“Sağlık Ekseninde Köy Enstitüleri”.
Oğlu Gürcan Türkoğlu anlattı.
Kitap basılmış, duyurusu iletilmiş.
Çok sevinmiş.
Ama basılı kitabını göremedi.
96 yaşında yaşamını yitirdi.
Kitap ölümünün ertesi günü kargo ile gelmiş.