CHP, hukuk, namus

Canan Kaftancıoğlu, Ak Parti’den milletvekili adayı olan bir kişinin hala İBB Meclisindeki görevine devam ettiğini söylüyor. Şayet gereği yapılmazsa “bu büyük skandalı” kendisi açıklayacakmış!

HUKUKSUZDAN HUKUK DERSİ

Böyle kenardan solcu olmuş tiplerin, her konuya cinayet süsü vermesine, ıvır zıvır mevzularda bile dokuz batman sözler etmesine bayılıyorum.

O sert mimikler, keskin el kol hareketleri, noktaları virgülleri ittire ittire kurulan cümleler… Zannedersin ki hanımefendi İstanbul Devrim Komitesi’nin 6 Numaralı Bildirisini okuyor: Bundan kelli domuz pirzola artıkları organik çöp sepetlerine şey edilecek, 24 Nisan’dan bir gün önceye denk geldiği için 23 Nisan kutlanmayacak, Türk bayrağı ile beraber “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atılmayacak, LGBT bayrağı altında “Musti’nin cicişleriyiz” diye bağırılacak!

Şaka bir yana, “İBB Meclis üyesi aday oldu ama istifa etmedi, bu ne rezalet” diye konuşan kişinin unvanı nedir onu bile bilmiyoruz! Kendisi, CHP İstanbul İl Başkanı olduğunu iddia ediyor. Ancak yüksek yargı organı Yargıtay, işlemiş olduğu suçlar sebebi ile Canan Hanım’ın CHP üyeliğini çoktan düşürdü. Bırakın il başkanı olmayı, CHP üyesi bile olmayan, yasayı açıkça çiğneyerek makam işgal eden bir kişi, başka partilere hukuk dersi vermeye kalkıyor!

Her parti, her siyasetçi yasalara uymak zorunda. Tamam, hangi partide hukuksuzluk varsa sonuna kadar peşine düşün. Ama biraz da aynaya bakın be arkadaş!

CHP yönetimi kendini yasaların da toplumsal normların da üzerinde görüyor. Canı nerede nasıl isterse öyle davranabileceğini, terazinin dengesini gönlüne göre kurabileceğini zannediyor. Bu tavrıları ile siyaseti nasıl kirlettiklerinin farkındalar mı acaba?

HELAL-HARAM

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı gibi yasada en küçük karşılığı olmayan saçma sapan bir unvanı icat eden de aynı kafa. “Yardımcı adayları” şehir şehir dolaşıp Dersimli Kemal’in reklamını yapıyorlar.

Kim bu adamlar peki? Birisi İstanbul’un diğeri Ankara’nın belediye başkanı.

Görevlerinden istifa ettiler mi? Hayır!

Resmi bir adaylık statüleri var mı? Yok ama işe gitmiyorlar!

Kılıçdaroğlu için çalışıyorlar fakat, maaşlarını belediye bütçesinden alıyorlar.

Bu arada Ankara’yı İstanbul’u pislik götürüyormuş, ne gam! Beyefendiler Dersimli Kemal’i devletin başına geçirmek gibi “kutsal” bir vazife ile meşguller.

Sabahtan akşama kadar helal-haram edebiyatı yaparken hiç mi dönüp kendinize bakmıyorsunuz? Daha iktidara gelmeden önceki haliniz bu ise iktidarı alınca acaba ne yaparsınız?

NAMUS SÖZÜ

Kılıçdaroğlu’nın sloganı “sana söz”. “Benim adım Kemal, söz verdim mi tutarım” diye yüksek perdeden konuşuyor. Sonuçta Cumhurbaşkanı adayıdır, yüksek perdeden konuşması normaldir. Ama o perdeler, evdeki kadife perdelere benzemez. Tıpkı siyasetin avcı kahvesindeki atmasyonlara benzemediği gibi.

Büyük siyaset bu yahu, asgari düzeyde de olsa dürüstlük ister. Çünkü hepimizin asgari düzeyde bir hafızası var. Kılıçdaroğlu ve söz deyince aklımıza hemen yerel seçim öncesindeki o büyük “söz” geliyor. Ne demişti Kemal Bey: “Biz belediyeyi alırsak hiçbir işçiyi çıkarmayacağız. Namus sözü veriyorum.”

Öyle düz söz değil yani “namus sözü”!

CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi 14 bin emekçiyi işten atınca Kemal Bey’in “namus” dediği şeyin ne anlama geldiğini hep beraber görmüş olduk.

Şimdiki sözler namus sözü mü bilmiyorum ama, namusu falan hiç karıştırmasa daha iyi eder gibi görünüyor.