CHP kadar taş (3) -(TAMAMI)
Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Swobo’da, Sosyalist Enternasyonal’in ortak Suriye politikasından söz ederken tam anlamıyla burjuva milliyetçisi kafasıyla konuşuyor. CHP, Suriye’nin iç işlerine saygı göstermek suretiyle, tam tersine, geleneksel sosyal demokrat zihniyetine uygun davranıyor. Swoboda’nın temsil ettiği sosyal demokrasi kapitalist-emperyalist siyaset uyguluyor. Oysa CHP kendi anti-emperyalist geleneğine bağlı. Alkışlanması gereken CHP, kınanması gereken, Swoboda’nın tavrı. Swoboda, küresel kapitalizmin emperyalizmini temsil ediyor. Sosyal demokrasi ile küresel kapitalist-emperyalizmi Arap Baharı’nda ve hele Suriye politikasında nasıl uzlaşıp ortak hareket edebilir?
Bizim zır cahil İslamcılar, müflis solcular, utanmadan, emperyalist Swoboda’nın terbiyesizliğini alkışlayıp CHP’nin humanist politikasını kınıyorlar.
Şimdi 2008 yılında yayınlanan ikinci yazımı okuyalım:
***
ENTERNASYONALLER VE SOSYALİST ENTERNASYONAL (Hürriyet, 15.07.2008)
[ “CHP hakkında yayınladığım yazılara üç türlü tepki geldi: 1. Çoğunlukta yazıları onaylayan tepkiler; 2. Beni ve CHP’yi bir kaşık suda boğmak isteyen birkaç yazı; 3. Yazılarımı onaylayıp CHP ve başkanından daha etkin bir sosyal politika üretmelerini bekleyen mesajlar.
Yazıları yazmaktaki amacım buydu zaten. Ben de CHP’nin kendini yenilemesini, daha etkin bir politika üretmesini isteyenlerdenim. Ayrıca, CHP’yi etkisizleştirmek ve AKP’ye alternatif olabilecek oluşumları engellemek isteyen uluslararası bir merkezin (merkezlerin) beyin yıkama operasyonları üzerine dikkat çekmek istedim, istiyorum.
***
Örneğin “CHP’yi örgütten atmayı düşündüğü” ileri sürülen Sosyalist Enternasyonal neyin nesidir? Bu konuda kim(ler) ne biliyor, bilenler arasında kimler gerçekleri ters yüz etmek peşinde? Bu konuda onarım amaçlı bir özet vermem gerekiyor :
Birinci Enternasyonal: 1864’da kurulan Uluslararası İşçi Birliği. Başlangıçta bir sendika hareketiyken Brüksel (1868) ve Basel (1869) kongrelerinden sonra kollektivist tezleri benimsedi. 1868 İngiltere seçim yenilgisinden sonra Marx ve arkadaşları İngiliz sendikalarının desteğini yitirdiler. Bakunin anarşizmi etkin duruma geçti. Bunun üzerine Marx’cılar genel merkezi New York’a taşıdılar. Philedelphia konferansı 1876’da Birinci Enternasyonal’i feshetti.
İkinci Enternasyonal : 1889’da Paris’te kuruldu ve Sosyal Demokrat partileri bünyesinde topladı. Bunların en güçlüsü Alman Sosyal Demokrat Partisi idi. II. Enternasyonal de reformizm ve devrim, sömürgecilik, milliyetçilik ve parti örgütleme konularında bölünmeye uğradı. Bir bölümü Marksçı, bir bölümü ise revizyonist idi. Revizyonistler işçi iktidarını değil, Batı emperyalizminin sağladığı zenginlikten pay istiyorlardı. Bunlara sosyal şövenistler de denir. Nitekim 1914’de Alman Sosyal Demokrat Partisi ve İngiliz İşçi Partisi savaş kredileri lehinde oy verdiler. Böylece ideali havaya uçan II. Enternasyonal parçalandı.
II. Enternasyonal de Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasından yana idi. Bu düşünceye sadece Fransız Jean Jaures (savaş çıkmadan bir suikaste kurban gitti) ile Lenin karşı çıkmıştı
Üçüncü Enternasyonal: Sovyetler Birliği’nin 1919 yılında Stalinist partilere kurdurduğu enternasyonal ya da komintern; daha sonra kominform (1943-1956).
Dördüncü Enternasyonal: Troçkistlerin 1938’de kurduğu enternasyonal.
Sosyalist Enternasyonal: 1917’de Rus Devrimi ile parçalanan II. Enternasyonal’in yerine önce 1923’te daha sonra 1951’de Frankfurt’ta yeniden kuruldu. Büyük ölçüde II.Enternasyonal’in revizyonist ve sosyal şovenist partilerinin geleneğini sürdürmektedir.
***
Günümüz Sosyalist Enternasyonalinin işçi sınıfı ve partileri ile hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır. 1980’lerde Soğuk Savaş’ın parçası ve kapitalist refah devletinin savunucusu olan bu örgüt, daha sonra neo-liberalizmin silahşörü oldu; işçi sınıfının kazanılmış haklarına karşı çıkmaya başladı ve küreselleşmenin saflarına iltica etti.”]
***
Swoboda, İkinci Enternasyal’in sömürgeci ve milliyetçi fraksiyonunun ağzıyla konuşuyor.
CHP milletvekili Oğuz Oyan bu gerici tavrı çok iyi teşhir etti:
“2005’ten beri şu Sosyalist Enternasyonal (SE) ile CHP arasındaki doku uyuşmazlığı üzerine yazıyorum. Aslında sorun daha derinlerde. Avrupa’nın sosyal tarihinin ürünü olan ama giderek kapitalist/emperyalist sistemin hegemonik ilişkilerinin yöntemini üstlenen Avrupa sosyal demokrasisi ile emperyalizme karşı kurtuluş savaşı pratiğinden doğan bir parti arasındaki zorlama ilişkilerde aranmalı.” (soL gazetesi, 23.05.2013)
Efendi ağalar, anlaşıldı mı şimdi Vehbi’nin kerrakesi?
Bu nedenle CHP Genel Başkanı’nın Sosyalist Enternasyonal’de yaptığı konuşma tarihe altın harflerle geçecektir.
Neymiş, Swoboda rendavuyu iptal ederek Kılıçdaroğlu’nu madara etmiş! Hadi canım sende!...
Kılıçdaroğlu bir ulusun kendi kaderini tayin hakkına saygı göstererek sosyal demokrasinin onurunu kurtardı. Kılıçdaroğlu tam anlamıyla bir sosyal demokrat mı? O ayrı bir konu. Ama Suriye politikasında kusursuz bir sosyal demokrat.
***
Bir Sosyalist Enternasyonal düşünün ki laik, demokratik ve sosyal bir cumhuriyeti bir din devleti haline getirmek yolunda emin adımlarla yürüyen ve Suriye’ye karşı saldırgan bir politika izleyerek haydut çetelerine yardım eden AKP tarikatına arka çıkıyor ama antiemperyalist geleneğe bağlı kalan CHP’ye düşmanca davranıyor.
Suriye konusunda savaş çığırtkanlığı yapanlar, Kürt açılımında samimi barışçı olamazlar!
Ben anlattım ama kalın kafalılar anlayabildi mi acaba? (Devam edecek.)