CHP Kurultayı’nda Atatürkçü Kılıçdaroğlu!-(TAMAMI)
YCHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu 34. CHP Kurultayı’nın ilk günü dinlerken hem hayret ettim hem de Cavit Orhan Tütengil’in Atatürk’le ilgili yazdığı “Kemalizmin biricik ideologu” (Türk dili, S.302-579 vd.) görüşlerini düşündüm. Bu büyük savaş ve barış dehasının giriştiği ya da başlattığı devrim hareketlerinde kimlerden esinlendiğini öğrenmeye çalıştım.
Siz böyle bir zahmete bol zaman ayırabildiniz mi Kemal Bey? Öyle yapsaydınız bu boş laflar yerine delegelere Kemalizmi anlatmaya çalışırdınız.
Tükürdüğünüzü yalamadınız mı?
Tarih yazarları, Atatürk’ün toplumsal ve devrimci görüşlerinde etkili olan yazarlardan birinin de “Cemiyet-i Tedrisye-i İslamiye” üyelerinden, Tasvir Gazetesi Yazarı Şehbenderzade Ahmet Hilmi olduğunu yazarlar. Ahmet Hilmi “Tahlili ve Tenkid-i Tarihi, İslam ve Allah’ı inkar etmek mümkün müdür?” kitaplarıyla tanınıyordu. (Mustafa Kemal Atatürk, Prof. Şerafettin Turan, Sf: 71) Bu kitapların adını hiç duydunuz mu? Önemli. Bakın niçin?
Aynı zamanda güçlü bir özgürlükçü de olan Ahmet Hilmi özgürlüğü “insanlığın temel koşullarından biri” olarak görmekteydi. Bu görüşün Atatürk’ün düşünce ve uygulamalarıyla örtüştüğü anlaşılıyor da ondan. Demek ki: Atatürk’ün o engin bilgi dağarcığının ilk misafiri özgürlükçü Ahmet Hilmi Bey olmuş.
Biliriz ki; Atatürk’ün düşünce ve eylemlerinde dış etkenlerin de büyük rolü olmuştur. Atatürk, Fransız Devrimi’nin yıldönümü nedeniyle 14 Temmuz 1922’de Ankara’da “özgürlükten yoksunluk” konusunu şöyle anlatmıştı;
“Türk tarihinde de istilacı orduların İzmir’den denize dökülmesi bizim ulusal tarihimiz için dünya tarihinde yepyeni bir dönem olacaktır. Bizim Asya’yı ayaklanmaya ve savaşmaya sürükleyişimiz, Fransız Ulusu’nu kahramanca hareketlere sürükleyen nedenlerden daha az kuvvetli ve daha az mantıki değildir.”( Hüsamettin Ertürk, İki Devrin Perde Arkası S:554) Siz, sizden öncekiler gibi demokrasi için çile çektiniz, hapishanelerde yattınız mı ki özgürlüğün savunmasını içtenlikle yapasınız. Onun için Meclis’i terkettiniz, sonra Tayyip Erdoğan: “Aldırmayın! Yakında tükürdüğünü yalar ve tıpış, tıpış gelir!” dedi de siz iki arkadaşınızı Silivri’de hücrede bırakmadınız mı? Bu nasıl Atatürkçülük?
Mustafa Kemal’in 57 yıllık yaşamında 3500 kitabı altlarını çizerek okuduğu bilinir.
Demem o ki; YCHP’nin Genel Başkanı, delegelere Atatürk’ü örnek gösterirken ve iki yıldır hiç anmadığı bu ismi kullanırken belki de onun koltuğunda oturmanın öyle her insanın baş etmesi zor bir görev olduğunu fark etmiştir?
Kemal Bey konuştu!
Halide Edip Adıvar, Atatürk’ün görüşlerini anlatırken şöyle diyor:
“-Tamamen J.J. Rousseau gibi konuştuğunu iyi hatırlarım. Bütün kudret halkındır, kudret bölünmez,” (T.A.İ., SF:129)
Bazı TV kanallarından bana sordular:
“Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını nasıl buldunuz?”
Şöyle yanıtladım: “İçeriği boş, eleştirilerin çözümü yok ve büyük lider ve düşünür donanımı eksik bir konuşmaydı.” Tabii bu donanımın herkeste bulunmasını beklemek olası değildir.
Kemal Bey yaptığı siyasi ve stratejik hataları, söylediği sözleri unuttu ve birden Atatürkçü kesildi.
Atatürk “Ülkesinin bölünmez bütünlüğüne ve bağımsızlığına inanan bir emperyalizm karşıtıydı.”
Oysa siz Kemal Bey, bazen bağımsızlığımızı yok edecek ve ülkeyi bölecek insanların önünde eğildiniz.
Atatürk, laiklik ve yargının bağımsızlığı konusunda çok duyarlıydı. Siz Atatürk’ün partisinin başındaki ana muhalefet lideri olarak “türbana özgürlüğü biz getireceğiz” dediniz ve başkaları getirdiler. Bu nasıl Atatürk’e saygı, sevgi?
Atatürk “yurtta barış, dünyada barış” diyordu. Siz neredeyse Erdoğan’ın yanında Suriye’ye savaş ilan edecektiniz. Bu nasıl Atatürk’e sadakat?
Kuzey Irak’ta uluslararası hukuka aykırı bir kukla devlet kurdular sustunuz. Neredeyse askeri çekip KKTC’yi teslim edecekler sesiniz çıkmıyor. O da yetmedi bir de Apo’ya ev hapsi isteyenlere “başımın üstünde yeri var, Kürtlere idari özerklik benim işim” diyerek bir çuval inciri berbat ettiniz. Kemal Bey size inanmak istiyorum inanamıyorum. Sakın kusura bakmayın.