CHP ne yapmak istiyor?
Halkın halk tarafından halk için yönetimine demokrasi deniyor. Eski Atina’dan beri doğrudan ya da yarı doğrudan demokrasi en iyi toplum yönetim biçimi olarak kabul edilmiştir. Türkiye 1946’dan beri çok partili demokrasi denemesi yapıyor ama geldiğimiz nokta gösteriyor ki Türk halkı henüz demokrasiyi özümsemiş değil. Türkiye’de siyasi iktidarlar tarihten ders almayı da bilmiyorlar. Hele 2002’den beri ülkemiz AKP’nin siyasi vesayati altında ve bu parti Demokrat Parti’nin özellikle son yıllarını anımsatan uygulamalar içinde. Gelinen son kertede Menderes’in TBMM Tahkikat Komisyonlarına CHP’yi kapatmak ve İnönü’yü hapsetmek için yargı yetkisi verdiği günlerin benzeri günler yaşıyoruz. Tek seçici, tek adam olma sevdalısı Başbakanımız demokrasinin temel direği olan yargının bağımsızlığını yok edip yargı erkini Adalet Bakanı’na vermek üzere yasa tasarısı hazırlıyor
AKP islamî faşizm rejimi kurmak peşinde
AKP 2002 yılında ABD’nin desteği ile Türkiye’de islamî bir düzen Ortadoğu’da ise ABD yanlısı bir Ortadoğu politikası oluşturmak ve İsrail’in korumasını sağlayarak petrol kaynaklarının kullanımını ABD’ye teslim etmek için iktidara getirildi. Geçen zaman içinde AKP’nin lideri yeni Nasır olmak için Amerika’ya ihanet etti. Başbakan ABD olmadan da bu ülkenin egemeni olmak ve uzun yıllar iktidarda kalmak sevdasına kapıldı. Bunun için demokrasiyi kitaplarda bırakarak, uzun soluklu bir iktidar için, polis devleti kurmak girişimine yöneldi. Başbakan bu özlemlerini gerçekleştirmek için Cumhuriyetin seksen yıllık birikimlerini yandaşlarına satarak bir yeşil sermaye desteği sağladı, yandaş medya, yandaş üniversite, yandaş yargı, yandaş sendikalar ülkenin siyasal yaşamında boy göstermeye başladı. Okuma özürlü halkımız yarım ton kömür, iki tel makarna, bir şişe yağ için siyasal özgürlüğüne, yâni oy hakkına, ipotek koydurdu. Sonuçta demokrasi bir çıkmaz sokağın içine yönlendirildi.
Bu karanlık sokaktan çıkmak zorundayız
Demokrasinin tüm kurum ve kurallarının üstüne şal örtüldüğü bu dönemde ülkemiz uygar devletler topluluğunda var olmak istiyorsa demokratik düzeni yaşama geçirmek zorundadır. Bunun gerçekleştirilmesi ülkemizdeki siyasi partilerin elindedir. TBMM’de olan veya olmayan partiler AKP’nin politikalarına karşıdır o halde TBMM’de çoğunluğu temsil etmeyen AKP yerine çoğunluğu temsil eden bir siyasi iradenin işbaşına gelmesi gerekir. Bunun için partiler arası bir işbirliğine gidilmeli ve bu gidişin sonunda hepsi yok olacaklarına inanarak, kısır çekişmelerini unutarak, işbirliği yapmalı ve seçimlere tek bir liste ile gitmelidirler.
CHP tarihi bir yanılgı içinde
CHP yönetimi her türlü işbirliği yaklaşımını reddederek adeta AKP’ye destek vermektedir. CHP İktidar olmak istiyor mu? Bir alternatif iktidar programı var mı? Alternatif kadro çalışması yaptı mı? Hayır. Bunların hiçbirini yapmadı sadece ekranlarla Başbakan’a lâf yetiştirme, polemik yapma yöntemi seçti ve çok ciddi bir yanlış yaptı. Halka verdiği görüntü çok olumsuz. Ben Yalova’nın Güneyköyü’ndenim ve Dağıstan kökenliyim. Köyümün insanları yukarıda dediklerime aynen katılıyor fakat, “CHP’nin hiçbir hazırlığı yok, perişan oluruz” diye durumu değerlendiriyor.
Feyzioğlu gerçeği
Bu kaotik ortamda TBB Başkanı Metin Fevzioğlu önce hukukun adil olması ve toplumun güven duygusunu kazanması için bir dizi öneri ile ülkenin gündemine oturuyor ama CHP’nin Koç’un başbayiliğinden ömründe CHP’li olmadan, hiç hak etmediği halde milletvekili yapılmış bir Genel Başkan Yardımcısı, kendisinden hiç beklemediğim bir çıkışla Emin Çölaşan ve Devlet Bahçeli ve AKP sözcüsü ile Fevzioğlu’nu haksız yere “Show yapmakla” suçlayarak pırıl pırıl bir Atatürk aydınını toplumun gözünde karalamaya çalışıyor. İnanılır gibi değil. Kendinize gelin beyler. Bu karanlığı aydınlatabilecek insanları karalayarak kime hizmet ettiğinizi sanıyorsunuz.