CHP Önderliğindeki Sokak Hareketi -3- ABD’nin silahlı müdahale yığınağı ve davetçileri
ABD ve CIA sözcüleri, Türkiye’yi Turuncu Kalkışma tezgâhlarıyla tehdit etmekten geri durmuyorlar. ABD’nin Yunanistan’ın Ege kıyılarında kurduğu üsler yanında, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de yaptığı yığınak da, silahlı müdahale araçlarının hazırlandığını gösteriyor. Davetçiler de var. Onlar, umutla uygun fırsatları gözlüyorlar.
Atlantikçi Sokak Hareketinin büyüme yeteneğine sahip olmadığı ve bir Turuncu Kalkışmaya evrilmeyeceği yönündeki görüşler dile getiriliyor.

TURUNCU KALKIŞMA TEHLİKESİ
Bu Sokak Hareketi, Turuncu Kalkışma provasıdır.
Hareketin arkasında ABD ve İsrail’in bulunduğunu görürsek, Turuncu Kalkışma yönünde gelişme olasılığını da ciddiye alırız. Turuncu Kalkışma yönündeki evrilmeyi dikkate almamızı gereken etkenleri şöyle sıralayabiliriz:
- AK Parti iktidarının ekonomi siyaseti, geniş kitleler içindeki hoşnutsuzluğu büyütmektedir. Ağırlaşan geçim sıkıntısı, Atlantik güçlerinin kitleleri aldatma birikimine hizmet ediyor.
- AK Parti iktidarı, Enerji ve Maden sektöründeki özelleştirmelerle, istihdamı daraltan siyasetlerle ve Toplu Sözleşmedeki yanlışlarıyla en örgütlü güç olan işçi sınıfını kazanma olanaklarını da dinamitlemektedir.
- AK Parti iktidarı, paranın giriş çıkışını denetleyemiyor. Türkiye’deki Sıcak Para, Batı ülkelerine Türkiye ekonomisine karşı operasyonlar tezgâhlama olanağı vermektedir.
Yine AK Parti’nin ABD saldırganlığı karşısındaki bocalamaları, Rusya ve İran gibi müttefikleri küstürmüş ve Türkiye’yi yalnızlaştırmıştır.
- AK Parti iktidarı, “Avrupa Güvenlik Mimarisi”nde yer alma talepleriyle Rusya’yı karşısına alıyor. Çünkü Avrupa Güvenlik mimarisi, Rusya düşmanlığı temelinde inşa edilmektedir. Tayyip Erdoğan yönetimi, bu tutumuyla Türkiye’yi yalnızlaştırıyor, dış cepheyi zayıflatıyor ve Batıdan gelecek dış müdahalelere cesaret veriyor.
- AK Parti iktidarı, ABD güdümlü örgütleri Cumhur İttifakı içine alarak, iç cepheyi de zaafa uğratıyor.
- En önemlisi, AK Parti iktidarı Atlantikle işbirliği döneminde geliştirilmiş olan Devlet Zaafını yenme ve Millî Devleti güçlendirme konusunda etkin uygulamalar içinde değildir.
- Trump yönetiminin Doğu Akdeniz’e odaklanması, Türkiye üzerindeki ABD+İsrail tehdidini daha tehlikeli boyutlara taşımıştır.
- Toplam olarak bakarsak, AK Parti iktidarı, ekonomide olsun, güvenlikte olsun, dış siyasette olsun, geniş halk kitlelerini kazanma stratejisi kurmak ve Batıdan gelecek müdahalelere karşı direnme mevzileri inşa etmek konusunda kararsızdır ve etkin değildir.
Bu koşullarda bugün yapılan provaların yarın Turuncu Kalkışmalara dönüştürülmesi tehlikesi vardır. Böyle bir tehlikenin bulunmadığı yolundaki görüşler, tehlikeyi daha ciddî kılmaktadır.
SOKAK HAREKETİNİN SİLAHLI GÜCÜ EGE’NİN KARŞI KIYILARINDA VE DOĞU AKDENİZ’DE
ABD ve CIA sözcüleri, Türkiye’yi Turuncu Kalkışma tezgâhlarıyla tehdit etmekten geri durmuyorlar. ABD Derin Devletinin 2020 Ocak ayındaki RAND Corporation Raporu, bu tehditleri yazılı hale getirmişti. CIA Şefi Rubin, sosyal medya yazışmalarında, “Kürtler İstanbul’u yakar ve Akkuyu Santralı daha açılmadan yerle bir edilir.” gibi ifadelerle tehdidin boyutlarını ilan ediyor.(1) ABD’nin Yunanistan’ın Ege kıyılarında kurduğu üsler yanında, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de yaptığı yığınak da, silahlı müdahale araçlarının hazırlandığını gösteriyor.
Davetçiler de var. Onlar, umutla uygun fırsatları gözlüyorlar.
2025 yılı 25 Mart günü Saraçhane’de başlayan Atlantik Güdümlü Sokak Hareketinin en önemli zaafı, Türkiye sınırları içinde silahlı güçten yoksun olmasıdır. ABD emperyalizmi ve İsrail güdümlü karakteri, bu hareketi stratejik olarak Türk Ordusu ve Türk Polisiyle karşı karşıya konumlandırmıştır. CHP önderliğinin Batıdan medet uman telaşlı çağrıları, hareketin millî bir mecraya girme olasılığını da imkânsız kılmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL DIŞ MÜDAHALENİN GEREKÇESİNİ AÇIKLADI
CHP yöneticilerinin Batılı emperyalistlere müdahale çağrılarına cevap verecek kuvvetler hazır bekliyor. ABD emperyalizminin Yunanistan’ın Ege kıyılarına yerleştirdiği üsler ve Doğu Akdeniz’deki donanmaları, silahlı müdahale görevi yapmak için örgütlenmiştir. Bu kuvvetler, Türkiye’de şiddetlenen iç çatışmalarda, “demokrasi ve insan hakları” görevine hazırlanmıştır. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Demokrasi ve insan hakları bir ülkenin iç meselesi değildir.” iddiası, ABD’nin silahlı müdahalesinin gerekçesi olarak dile getirilmektedir.
PKK’NIN SİLAH BIRAKMASI VE FESHEDİLMESİ ABD VE İSRAİL PLANINA DARBE İNDİRİYOR
ABD ve İsrail’in “Demokrasi ve İnsan Hakları” senaryolarında, “Kürt” maskeli bölücülüğe baş rol verilmişti. PKK’nın yurt içinde etkisiz hale getirilmiş olması, bu beklentilere ağır darbe indirdi. Hele en son Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Öcalan Çağrısıyla geliştirdiği inisiyatif, ABD ve İsrail planını iyice zora soktu ve Türkiye cephesini güçlendirdi. Öcalan’ın cesur tavrı bu açıdan çok değerlidir. İşte tam bu koşullarda Atlantik güdümlü Sokak Hareketi örgütlendi. Bu girişim, PKK’nın Feshedilmesi ve Silah Bırakması sürecini baltalıyor. Dahası esas işlevinin bu olduğunu saptamak yerinde olur.
CHP önderliğindeki Atlantik Güdümlü Sokak Hareketi, Devlet otoritesini zayıflatmayı hedefleyerek, PKK’nın silah bırakmaya direnen unsurlarına umut ve direnç aşılıyor; ABD ve İsrail güdümünde devletçik kurma hayallerini depreştiriyor.
Nitekim Abdullah Öcalan’ın da bu depreşmenin farkında olduğu anlaşılıyor. PKK lideri, etkilediği örgütlere bu Sokak Hareketinden uzak durmaları talimatını verdi. DEM Parti yöneticileri, başlangıçta CHP yönetimini ziyaret etmişlerdi, daha sonra “CHP’nin kitlesi olmayacaklarını” belirtti. Eğer katılsalardı, süreç PKK’nın silah bırakması yönünde değil, Türkiye’ye karşı silah kullanması yönünde gelişirdi.
Öcalan, çok iyi bilmektedir ki, PKK’yı feshetme ve silah bırakma planını ancak Türk Devletiyle birleşerek ilerletebilir. CHP yönetimiyle ve Sahte Solla ittifak, Öcalan’ın planını çıkmaza sokar.
Bu açıdan DEM Partisi’nin Atlantik Güdümlü Sokak Hareketine katılması ile katılmayı reddetmesi arasındaki seçenekler, aslında İkinci İsrail Devletçiği planında piyon olmak ile Türkiye Cumhuriyeti Devletiyle bütünleşme arasındadır.
PKK’NIN ÖNÜNDEKİ SEÇENEKLER: TÜRK DEVLETİ VE MİLLETİYLE BÜTÜNLEŞME YA DA İKİNCİ İSRAİL GÖREVİ
Hatırlanacaktır, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, PKK’ya “Biz size devlet vaat ediyoruz.” diye seslenmişti.(2) Atlantik Güdümlü Sokak Hareketi de, “Turuncu Kalkışma” üzerinden PKK’ya devletçik vaat ediyor. Ancak bu seçenek şu anda arka plana düştü, Türk Devletiyle ve Türk milletiyle bütünleşme seçeneği öne geçti. Abdullah Öcalan, PKK’yı feshetme ve silah bırakma çağrısının amacının “Devletle ve Toplumla bütünleşme” olduğunu ilan ederek, ABD ve İsrail’in devlet vaadini geri çevirmiş oluyor. Bu tercih, stratejiktir ve Türkiye’nin Millici-Devrimci sürecine omuz veren bir eğilimi ifade etmektedir.
DİPNOT
(1) Middle East Forum Observer, 21 Aralık 2024.
(2) Özgür Özel, CHP Grup Toplantısı Konuşması, 22 Ekim 2024.
Sokak Eylemcilerine Tarihî Uyarı: ABD ve İsrail Planlarında Piyon Olmayın!
CHP’nin Atlantikçi yönetiminin çağrılarıyla sokaklara gözü kapalı koşan kitleleri uyarıyoruz:
Sizleri sokaklara çağıran, ABD emperyalizmidir ve İsrail Siyonizmidir.
CHP yönetimi, sizleri Batılı emperyalistlerin planına davet ediyor.
Sizlerin önüne konan rol, “Mustafa Kemal’in askeri” olmak değil, ABD emperyalizminin ve İsrail’in piyonu olmaktır.
Bilinçsiz Tayyip Erdoğan düşmanlığı, sizleri ABD emperyalizminin tezgâhlarında roller almaya sürüklüyor.
ABD ve İsrail planı, sizleri bugün Türk polisiyle yarın Türk Silahlı Kuvvetleriyle karşı karşıya getirecek ihanet görevlerini içermektedir. Uyanın!
YARIN: Çürüyen Sistem ve Zorunlu Çözüm