Çifte şok Türkiye’yi vurur mu?

Uzun bir süredir tüm dünyanın konuştuğu sağlık sorunları nihayet sınırlarımızdan içeri girdi. Konunun ekonomiye yansımalarını değerlendiren raporların tek ortak noktası var. O da Corona ile oluşan krizin, hem arz yani üretim, hem de taleple yani tüketimi eş zamanlı vuracağıdır. Krizin kök nedeni insandaki bir virüs olunca, haliyle üreten ve tüketen insanların bundan etkilenmemesi düşünülemez.Kısacası arz ve talepten kaynaklanan çifte şok...

Burada Virüsün yarattığı korkunun, ekonomileri, kendisinden çok daha fazla tahrip etmeye başladığını da görüyoruz. Her krizde olduğu gibi önce finansal piyasalarda, daha sonra reel kesimde görülen panik nedeni ile borsalar düşüyor, tahvil ve kripto paralar dahil birçok finansal araçtan yoğun çıkışlar yaşanıyor. Bütün bu para da ‘güvenli liman’ olarak altına giriyor…

Virüs ile yaşanan hareketlenmenin iktisadi sonuçlarını maddeler halinde özetlersek:

1-Türkiye’den yabancı sermaye çıkış hızının arttığını görüyoruz. Kur yükselirken çıkış hızının artması yani yabancının kurdan zarar ederek çıkışı, gelecek için kur beklentilerini negatif alanda tutmamıza neden oluyor.

2-Petrol fiyatlarındaki gerileme cari açığın düşmesine katkı sağlayacaktır. 2019’da petrol fiyatı 60 dolarken 41 milyar dolarlık enerji faturası düşünüldüğünde yaklaşık 8-9 milyar dolarlık pozitif etki oluşabilir.

3- İhraç pazarlarımızdaki ekonomik aktivitelerin azalması yani satacağımız ürünlere yönelik talebin düşüşü, ihracat rakamlarımızı düşürebilir. Bu da petrolün yarattığı pozitif etkinin karşısında daha büyük negatif bir etkidir.

4-Türkiye’nin Çin’in oyun dışı kalması ile ihracat patlaması yaşayacağına dair tahminlerin sınırlı sektörlerde, sınırlı ürünlerle kalacağını söyleyebiliriz. Zira Çin’den gelen yarı mamule bağımlı Türk ekonomisinin üretim kapasitesi tam bağımsız değildir.

Bu durum Türkiye büyümesi üzerinde de olumsuz bir rol oynayabilir. Buna bağlı olarak durgunluk içinde yaşadığımız enflasyon (Stagflasyon) süreci 2020 yılında da devam edebilir.

Bugünlerde gördüğümüz fiyatlamaların, virüs ile ilgili gelecek ‘düşen yayılma hızı’ veya ‘tedavi süreçlerindeki gelişmeler’ gibi olumlu haberlerle çok hızlı bir şekilde toparlanacağını unutmamak gerekir.

Son söz: Virüs sağlık bakanımızın dediği gibi tedbirlerden daha güçlü değildir…