Çığ’ın arkasında Türkiye var
1995 ya da 96 olmalı, röportaj yapmak için İstanbul-Ataköy’deki evine gidip yakından tanıma, birkaç saat geçirme olanağım olmuştu; o günden beri Muazzez İlmiye Çığ denilince aklıma hep Nâzım Hikmet’in “Yaşamaya Dair” şiirinden “Yaşamak şakaya gelmez / Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın / Bir sincap gibi mesela…” dizeleri gelir. O şiirinde devamla, “Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı / Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin / Hem de öyle çocuklarına falan kalır diye değil / Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için / yaşamak, yani ağır bastığından…” diyen büyük şairin kast ettiği insanlardan biriydi Muazzez İlmiye Çığ.
Bir sincap gibi büyük bir ciddiyetle çalıştı, 110 yaşına kadar aynen öyle, dolu dolu yaşadı. Yaşamak ve çalışmak, hep ağır bastı.
İYİ Kİ VARSINIZ!
Türkiye kendisini, herhangi bir yazar ve bilim insanı için çok geç sayılabilecek bir çağında, 81 yaşından sonra, Vatan Partisi, Bilim ve Ütopya dergisi ve Kaynak Yayınları sayesinde tanıdı. O güne kadar, kısıtlı bilim çevresinde bilinen, kil tabletlerin başında yıllarca bin bir emek vererek ortaya çıkardığı Anadolu ve insanlık tarihi gerçekleri, milyonlarca insana ulaştı.
Bir Atatürk kızı olarak, içinde, en saflarında yer aldığı Aydınlanma mücadelesinin ışığını, okurlarına, gençlere, çocuklara taşıdı ve hiç yorulmadı. Karşılık bekleyen bir insan değildi ama karşılığını aramızdan ayrıldıktan sonra bütün Türkiye’de saygıyla anılarak aldı.
Ocak 2023’te yayımlanan son kitabı “İyi ki Varsınız”, ağırlıklı olarak çocuk okurlarından gelen mektup, kartpostal ve mesajlardan ve Çığ’ın onlara yanıtlarından oluşan, çok sevimli bir kitaptır. Çocukların ve yetişkin okurların çoğu, yazdıklarını “İyi ki varsınız!” diyerek bitiriyordu. Ölümünün ardından tüm ülke, Muazzez İlmiye Çığ için sevgiyle “İyi ki vardınız…” dedi.
İŞİN TEFERRUAT KISMI
Ama burası Türkiye, işin bir de teferruat kısmı olmazsa olmaz…
Sosyal medyada “linç” kavramına inanmam, ciddiye almam. İşin hakaret, küfür vb. yargıyı ilgilendirebilecek hukuki boyutu bir yana bırakılacak olursa, sosyal medyada insanın kılına bile zarar gelmez.
Bir iki gün içinde unutulup gidecek, bir hafta sonra kimin ne yazdığını bile hatırlamayacağı bir saldırganlık, çamur atma ve karalama biçimi olarak sıkça tanık olduğumuz bu tür kampanyaların, gerçek linç olayları karşısında lafı bile olmaz.
O nedenle, ölümünden hemen sonra, daha toprağa bile verilmeden Muazzez İlmiye Çığ hakkında sosyal medyada, düğmeye basılmış gibi başlatılan ahlaksızca ve korkakça kampanyayı, onun şahsına karşı “linç” girişimi olarak tanımlamak yanlısı değilim. Bu daha çok Çığ’ın kişiliğinde ve çalışmalarında somutlanmış Cumhuriyet değerlerine karşı bir saldırı çünkü.
Nuh’un Gemisi gibi, her cinsten birer örneğin yer aldığı, Abdurrahman Dilipakların, Haşmet Babaoğluların, Ayşe Hürlerin, Veli Saçılıkların kervanın en başında yürüdüğü, Cumhuriyet düşmanlarının, dinci gericilerin, liberallerin, bölücülerin, sahte solcuların, döneklerin, esrarkeşlerin vs. ateşe odun atma yarışına girdiği bir kampanya söz konusu.
23 kitabıyla milyonlarca okura seslenmiş, makale ve röportajları yankı yaratmış, hayatını kültürler beşiği Anadolu’ya ve bu topraklardaki kadim uygarlıklara adamış Muazzez İlmiye Çığ’dan, tıkız dedikodularla, yalanlarla, çarpıtmalarla intikam alınmak isteniyor çok açık ki.
Şeriatçılar, “Kuran’ın kaynağı Sumerliler” dediği ve Aydınlanmacı olduğu, bölücüler, liberaller, sahte solcular Cumhuriyeti ve Kemalizmi savunduğu için demediklerini bırakmıyorlar. “Aaa hakkında iddialar varmış, anma mesajımızı geri çekiyoruz” diyen, bırakın yetmişinde zeytin dikmeyi, üç kazı güdemeyecek pısırıklar da işin tuzu biberi.
Aldırma Muazzez İlmiye Çığ, arkanda Türkiye var.