Çıkma büyük millet direğine!

Çıkayım deme, büyük millet direğine,
Kapılırsın yüksek gerilime.
Çarpar seni kırk bin yılın voltajı,
Affetmez dokunanı, çünkü yıldırım
Ordularının kumandanı, inmedi atından.

Aldanıp halatların sakinliğine,
Tırmanayım deme, büyük millet direğine,
Dokunma, kurcalama çarpılırsın.
Bin megavat tarih akıyor o halatın içinde,
Bin halk, vurmuş namusunu çeliğe?

O çeliğin liflerinde özgürlük yürür,
İnsandan insana geçer evrenin enerjisi,
Gider gelir Trakya’dan Harran’a...
Huyumuzun, suyumuzun yüksek debisi,
Dünümüzle, yarınımızla yüklü.

Çıkayım deme, büyük millet direğine,
O, kumpanya direği değil.
Dokunma, kül eder dinamosu,
Tellerinden akıl geçer, kör inanç değil.
Şaka bilmez, çünkü baldırı çıplak
Akımının, altı fazdır ana yasası.

Duymuyorsun derin uğultusunu devin,
Akıncı naralarını, top seslerini...
Dağların homurtusunu işitmiyorsun,
Tıkamış yüreğini yobazlık kini.
Tutuldun gene eski hayaline,
Koşuyorsun devrikler Cehennem’ine.

Kininle uyuttun aklını, uydun şeytanrına.
Güvenip kafatasının kalınlığına,
Takmaya kalkma, o ampulü trafoya,
Patlatırsın, gidersin bokyoluna...
Demedi deme, diye bir daha diyorum:

Çıkayım deme, büyük millet direğine,
Kapılırsın yüksek gerilime,
Çarpar seni kırk bin yılın voltajı.
El sürme, kurcalama çarpılırsın...
Kurtaramaz seni gizli saklı hesapların,
Keşke süpürselerdi dersin, bir metelik deliğe!