Çikolatalı pasta eşliğinde Suriye'ye füzeler yağdırmak

Esad Kuvvetleri'nin İdlib yakınındaki Han Şeyhun kasabasında cihatçı teröristlere ait silah deposuna saldırdığı gerekçesiyle Amerika'nın Suriye'ye yaptığı askeri müdahalenin ilginç ayrıntıları ortaya çıktı. ABD başkanı evvelsi gün bir Amerikan televizyon kanalında saldırı emrini ziyaretçisi Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in yanında verdiğini anlatıyor: "Masada oturuyorduk, akşam yemeği henüz tamamlanmış, tatlılara geçilmişti, Başkan Şi Cinping de pek beğendiği şimdiye kadar gördüğünüz dünyanın en nefis çikolatalı pastasını yiyorduk, generallerimden Akdeniz'de bulunan savaş gemilerimizden atılacak seyir füzelerinin ateşe hazır pozisyonda olduğu haberi geldi.
Saldırıyı başlatmaya karar verdik. Daha sonra döndüm misafirime dedim ki, sayın Başkan şu anda Suriye'ye 59 tane roket atmış bulunuyoruz."... Ve Trump devam ediyor: "Tüm bunlar tatlılarımızı yerken oldu." ABD başkanı ekranlarda o anı, Tomhawk roketlerin hedefleri nasıl tam isabet vurduğunu, Amerikan ordusunun ekipman ve teknoloji açısından diğerlerinin tümünden beş kat daha iyi olduğunu, neredeyse kimsenin kendilerine yetişemediğini ballandıra ballandıra anlatıyor...
KIZILDERİLİ BALTASI

Trump'ın askeri müdahale uyarısından itibaren yaşanan endişeleri anlatmak, kendimizi yorgun ve yaralı Suriye halkının yerine koymak kadar zor. Suriye'yi haritan silmeyi kafasına koymuş kanlı bir koalisyon coğrafyanın güzel halklarına yaşama hakkı tanımıyor. Onlar çikolatalı pasta yerken, Suriye halkı Kızılderili Baltası anlamına gelen; Akdeniz'de savaş gemilerinden fırlatılan her biri 450 kilo patlayıcı taşıyan Tomahawkların gölgesinde bir kez daha ölüm korkusuna maruz bırakılıyordu. Ve sözde komşu Ankara'da savaş yanlısı AKP siyasetçileri saldırı haberine seviniyordu. Bir utançtır ki silinebilmesi kabil değil. Haksız, gerekçesiz, keyfi, insanlık dışı saldırıları onaylamak; bir zihniyettir ki, anlaşılması mümkün değil.
AFGANİSTAN'A "BOMBALARIN ANASI" MOAB
Görünen o ki, Trump yönetimi de bombalara doyamayacak, Suriye'ye saldırının haftası geçmeden Afganistan'a "bombaların anası" atıldı.
Saddam'ın İkinci Körfez Savaşı'nda kullandığı "bütün savaşların anası" kavramına öykünen "Mother Of All Bombs" yoğun hava saldırısı topu Massive Ordnance Air Blast'ın baş harflerinden değiştirilmiş şekli. Pentagon yetkilileri Perşembe sabahı ABD Kuvvetleri'nin Afganistan'ın Doğusunda bulunan dağlık bölgedeki Nangarhar ilindeki Afgan İslam Devleti tünellerine 8 bin 500 kilogram patlayıcı içeren, tam 11 ton TNT patlayıcı kuvvetine eşdeğer "tüm bombaların anası" MOAB'ı atıverdiğini (!) duyurdu. Gerekçe olarak da geçen hafta Nangarhar'da "yeşil bereli" bir ABD askerinin öldürülmesini gösterdi.
ZARAR ZİYAN
Afganistan'da atılan bombanın hangi zarar ziyana yol açtığı henüz bilinmiyor. Tahribatın boyutlarının korkunç olabileceği söyleniyor. Bir kaç yıl önce Florida'da yapılan bir testte patlamadan kaynaklanan bomba bulutunun 3 bin metre yükseklikte olduğu, 40 km uzaklıktan gözlemlendiği söyleniyor. Perşembe sabahı Afganistan'da ne olduğunu düşünmek tahayyül gücünü zorluyor. Amerika'nın Irak işgali sırasında yeraltı sığınaklarını yok etmek üzere geliştirdiği bu bombayı Afganistan'da neden ucuz bir bahane ile kullandığı sorusunun cevabı önemli. Batı basınında Trump'ın Kuzey Kore ve İran'a bir uyarı gönderdiği spekülasyonları öne çıkıyor.
VE TRUMP
Afganistan saldırısının hemen ardından kameraların karşısına geçip "Çok başarılı bir iş. Ordumuzla gurur duyuyorum." açıklamasını Trump sizce şampanya ile mi kutlamıştır? Gövde gösterisine ve sunuluş şekline bakarsanız sanırsınız havai fişeklerin atıldığı yılbaşı kutlamaları söz konusu. Suriye'ye atılan her birinin değeri 1,5 milyon dolara varan Tomhawklar, Afganistan'a bir tekinin değeri 14 milyon olan MOAM'lar havada uçuşuyor. İnsanın esamesi okunmuyor...
Ve Ankara'daki iktidar sahiplerinin gözleri öylesine kamaşmış; ateşle oynadıklarını, yarın o bombaların nereye düşebileceğini göremiyorlar. Attıkları her adımda ülkeyi dış güçlerin müdahalesine hazır hale getiriyorlar.
SON 16 NİSAN NOTU
Başkanlıkla birlikte gelecek federasyon planlarının pervasızca ortaya saçılmasından sonra, tüm kuşatılmışlığına rağmen sonunda Devlet Bahçeli'de patladı, böyle gitmez dedi. Erdoğan'ın gecikmeyen cevabında "Türkiye'nin bütünlüğü tartışılmaz" demesinden başka ne beklenirdi? "Dış güçlere verdiğim federasyon sözü var, onu tutmak zorundayım" mı diyecekti? İpi kendi elleriyle mi çekecekti? 2004'te yapılan AB üyelik müzakere sürecini özellikle takip eden biri olarak diyorum ki, sayın Erdoğan yeter, Türk halkını artık kandırmayın. Verdiğiniz federasyon sözü Batılı odaklarda açıkça dillendiriliyor. 14 yıldır açılım gibi ortada olan yıkıcı icraatleriniz dışında Prof. Ümit Özdağ gibi uzmanlar referanduma sunduğunuz, yıkım Anayasası'nın eyaletlerin önünü açan 123. maddesine dikkat çekiyor. Bu ülkenin yakasından düşme zamanı gelmiştir.
Yarın Türkiye'de anayasal suç işlenecek, Türk halkına Türkiye Cumhuriyeti'nin iptali oylaması yaptırılacak. Oylama öncesi tüm olanaksızlıklara rağmen hayır'da organize olan Türk halkının ne denli zulme tabi tutulduğunu tarih kitapları almayacak. En son İBB çalışanı Ömer Akbayrak'ın "Karıları ve kızları ganimet olarak evetçilere helaldir" açıklaması kan dondurdu. Tayyip'in organize ettiği düşmandan beter kindar ve dindar kitleler işbaşında! Tek kelime ile, hayasız saldırılara hayır demek artık vatan ve namus borcu oldu. Hayırlı, haysiyetli gelecek için sandığa namusun gibi sahip çık Türkiye!