Çin Deneyi 3: Mao’nun yeniden keşfi

Büyümesi bütünüyle ihracata dayanan bir ülkede işgücü bir maliyet etkeninden ibarettir. Çin, önce bu maliyet etkeninin ucuzluğundan yararlandı. Sonra iç piyasada satın alma gücünü yükseltmeyi gündeme aldı. Amaç, iktisadi büyümenin getirilerini daha geniş bir tabana yayarak, iç barışı korumaktı. Bu, aynı zamanda uluslararası düzlemde çıkabilecek bir iktisadi bunalımı daha az sarsıntıyla atlatabilmek için alınmış bir önlemdi. Bugün ise, Çin Komünist Partisi (ÇKP) toplumsal vurguyu, 1990’lardaki “girişimcilik”ten sosyalizmin “paylaşımcılığına” kaydırmış durumdadır.

PAYLAŞIMCILIK RUHU
Paylaşımcılık, kuşkusuz iktisadi gelişmenin getirilerinden bütün halkın daha çok yararlanmasını sağlamayı hedeflemektedir. Ama amaç, zoraki bir biçimde de olsa paylaşımın gerçekleştirilmesinden ibaret değildir. Hedef, “paylaşımcılık ruhu”nun bütün parti ve toplum içinde egemen kılınmasıdır. Çünkü ancak o zaman “her şeyin halk için ve halka dayanarak yapılması gerektiği” ilkesi yüksekte tutulabilecektir.
Her devrimin, yöneten-yönetilen ayrımı varlığını sürdürdüğü sürece, bir “kültür devrimi”ne gereksinimi vardır. Kültür devriminin hedefi, yönetilenlerin düzeyini yükseltip inisiyatifini geliştirerek halkı “yöneticileştirmek”; yöneticilerin de kendilerini halkın üstünde ayrıcalıklı bir konuma sokmalarının önüne geçerek yöneticileri “halklaştırmak”tır.

‘EKONOMİK GELİŞME SOSYAL GELİŞMEYİ AŞTI’
ÇKP’nin iktisadi büyüme süreci içinde yaptığı en önemli belirlemelerden biri, “iktisadi gelişmenin sosyal gelişmeyi aştığı” saptamasıdır. Sosyal gelişme, halkın birikimi açısından kültürel, karar ve uygulama süreçlerine katılımı açısından demokratik, inisiyatifinin güçlendirilmesi açısından siyasal gelişme demektir. Sosyal gelişmeyi güçlendirmek, halkın yöneticileştirilmesine hizmet eder. Türkiye’de “sosyal gelişmenin iktisadi gelişmeyi aşması”nın 12 Mart darbesine gerekçe yapıldığı anımsanırsa, bu saptamanın içeriği daha iyi anlaşılabilir.
Çin’de paylaşımcılık ruhundan partiye düşen pay, parti yöneticilerinin kendilerini halkın üstünde ayrıcalıklı bir konumda duyumsamamalarının sağlanmasıdır. Ayrıcalıklı konum, yöneticinin kaderini halkın kaderinden ayırmasına ve hatta giderek işi yolsuzluk yapmaya kadar vardırmasına yol açabilir. ÇKP açısından paylaşımcılık ruhu aynı zamanda yolsuzluğun panzehridir. Ama yolsuzluk yalnızca ideolojik mücadeleyle engellenemez. Aynı zamanda insanların “yolsuzluk yapmaya cesaret edemeyecekleri, yolsuzluk yapma olanağını bulamayacakları ve yolsuzluk yapmayı istemeyecekleri” bir ortamı sağlayacak sistem ve mekanizmaların tasarımlanması öngörülmektedir.

YENİLİKÇİLİK
Bilmek, yapmaktır. Paylaşım güçlendirilemezse, paylaşımcılık ruhu da güçlendirilemez. Bu görev, merkezi ve yerel düzlemlerde, yeni iktisadi, siyasal ve ideolojik araç ve mekanizmaların oluşturulmasını gerektirmektedir. Bugün bütün bu alanlarda yenilikçilik, ÇKP’nin yaklaşımının merkezine oturtulmuş durumdadır. Çin’e özgü sosyalizmin inşası, ,Çin’e özgü yeni yolların bulunmasını zorunlu kılmaktadır.

MAO’NUN KATKILARI
Yaşanan süreç, Mao’nun “proletarya diktatörlüğü altında devrimin sürdürülmesi kuramı”nın, Çin’in bugünkü koşullarına uyarlanarak yeniden canlandırılmasıdır. Ama Çin’in gerçekleştirmekte olduğu büyük atılımda Mao’nun katkısı bundan ibaret değildir. Çin’de halk savaşını başarıya ulaştıran iki etkenden biri özgüven, diğeri de silahı düşmandan temin etmek olmuştur. Çin’in bugünkü büyük atılımını olanaklı kılan da, “küreselleşme silahı”nın emperyalizmin elinden alınıp özgüvenle ona karşı doğrultulması olmuştur.