Çin fanatiklerden rahatsız

Spordaki fanatizm dünyanın en kalabalık ülkesi Çin’in de gündeminde. Çin'in spor endüstrisi gelişmeye devam ederken, giderek artan sayıda sporcu veya takım önemli ölçüde ilgi ve hayranlık kazanıyor. Çin basınında ortaya çıkan rahatsız edici bir olgu tartışılıyor: Eğlence endüstrisinden kaynaklanan ve idol ekonomisi tarafından yönlendirilen bir alt kültür olan hayran kültürü, spor alanını istila etmeye başladı ve mantıksız ve yıkıcı davranışlara yol açtı.

Özellikle Paris Olimpiyatları yaklaşırken konuyla ilgili endişeler dile getiriliyor. Çin Spor Genel İdaresi mayıs ayında sporda çarpık taraftar kültürünün tecavüzüne karşı kararlı duruş ilan ederek, bu kültürün sporcuların zihinsel ve fiziksel sağlığı, milli takımın performansı ve sporun sürdürülebilir gelişimi üzerindeki zararlı etkilerini açıkladı. Mesaj açık: Spor, taraftar kültürünün sağlıksız yönlerinin üreme alanı haline gelmemeli.

Hayran kültürüyle ilişkili yıkıcı davranışlar giderek yaygınlaşıyor. Çevrimiçi hayran savaşları ve yorum manipülasyonundan çevrimdışı yıldız kovalamacaya ve agresif çatışmalara kadar, bazı taraftarların aşırı eylemleri sporcuların antrenmanlarını, yarışmalarını ve günlük yaşamlarını ciddi şekilde etkiliyor.

MASA TENİSİNDE HOLİGANLIK

Haziran ayının başlarında Chongqing'de düzenlenen Dünya Masa Tenisi (WTT) Şampiyonası’nda yaşananlar konunun aciliyetini gösterdi. Taraftarlar pankartlar ve tezahüratlarla maçları kesintiye uğrattı, servisleri geciktirdi ve kamera flaşlarının kullanımı tartışıldı. Çin’de bu tür olaylar özellikle masa tenisi karşılaşmalarında meydana geliyor.

Taraftar topluluklarındaki kutuplaşma da keskinleşti. Bazı masa tenisi izleyicileri taraftarları genellikle tek bir sporcuya "sarsılmaz sadakat" talep eden taraftar gruplarına katılma konusundaki katı “kurallar” nedeniyle kendilerini yabancılaşmış hissettiklerini söylüyor. Bu, farklı taraftar grupları arasındaki ayrımı körükleyen ve gerilimleri artırıyor.

Bazı eski spor tutkunları artık kendisini "hayran" yerine "spor tutkunu" olarak tanımlamayı tercih ediyor.

Yorumculara göre bu da gerçek spor destekçileri ile sporcuların spor yaşamlarından çok kişisel yaşamlarına odaklanan fanatik takipçiler arasındaki zıtlığı vurguluyor. Çok sevdiği sporcu hakkında daha fazla bilgi edinmek için bir hayran kulübüne katılmak isteyen ancak kendisinden sporcuya "sarılmaz bağlılığını" kanıtlaması istendiği için hasta olanlar da var.

Profesyoneller sporcular da bu çarpık sevginin sporun ruhuna olumsuz etkisi nedeniyle eleştiriyorlar.

"Bireysel sporculara yoğun odaklanma çoğu zaman çevrimiçi ve çevrimdışı çatışmalara yol açarak ulusal başarılara duyulan kolektif gururu azaltıyor.”

Aşırı taraftarların yarattığı “zehirli” ortam, masa tenisi ile sınırlı olmayıp dalma, yüzme, voleybol ve kısa kulvar sürat pateni gibi diğer sporlara da yayılıyor. Sporcular giderek kendilerini taraftar gruplarının taleplerinin insafına bırakıyor ve bu durum onların profesyonel ilişkilerine ve zihinsel sağlıklarına zarar verebiliyor.

Uzmanlara göre, tutkulu destek ile akılcı taraftarlık arasında bir denge kurmak çok önemli. Taraftarlar, bölücü ve saldırgan davranışlara kapılmadan sporcuların başarılarını kutlamalıdır. Sonuçta sporun özü birlik, saygı ve adil oyunda yatmaktadır; çarpık taraftar kültürünün yol açtığı kaotik ve sıklıkla zarar veren eylemlerde değil.