Çin’deki Nasreddin Hoca

Daha önce bu köşede Konfüçyüs ile Mevlana’nın ortak felsefesinden bahsedilmişti (Ergenekon, 15.6.2019, Aydinlik.com.tr). Bu kez de sıra Çin’deki Nasreddin Hoca’da. Eskişehir’in Hortu köyünde doğmuş, Konya medreselerinde hukuk okumuş, Mevlana’dan tasavvuf öğrenmiş, ailesiyle Akşehir’e yerleşmiş ve orada toprağa verilmiştir. UNESCO 1996 yılını Nasrettin Hocaya ayırmış ve Dr. İrfan Ünver Nasrattınoğlu’da aşağıda kaynağı verilen belgesel kitabı derlemiştir. Ona göre “Çeşitli milletler ona değişik adlar verse bile Hoca’mız, Atatürk’le birlikte, dünyada en çok tanınan Türk’tür”. Onun hakkında en geniş çalışmalar Çin’de yapılır. Pekin’den Haynan Ada’sına, hatta Tayvan’a kadar Nasreddin Hoca’yı bilmeyen kişiye rastlamak mümkün değildir. Mesela Çin’de Hoca “Afandi” (Avanti/Efendi) adıyla Kuzeyli, yani Uygur olduğu vurgulanır. Rusya’da ise Buharalı Özbek, yani, Türk’tür. Hocamız bu iki ülkenin neresine gidilirse gidilsin, günlük hayatın içinde karşımıza çıkar” (Çin Halk Cumhuriyeti ve Uygurlarda Nasreddin Hoca ile ilgili tespitler, 1996, Nasreddin Hoca’nın Dünyası, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, s.77-83).

AFANDİ FİLMİ VE ÇİN DEVLET DESTEĞİ

Nasreddin Hoca fıkralarının sunulduğu; Urumçi’de Uygur Türkçesi, Şanghay’da ise Çince gösterilen bu başarılı film “Uygur Film Stüdyosu”nda yapılmış ve 1988’de TRT’de özeti gösterilmiştir. Yörenin güzellikleri; Tanrı Dağları, bu dağların doruklarındaki “Gököl”; Kaşkar’ın “Eyt Gah” ve “Appak Hoca” Camileri; Turfan’ın ünlü “Süleyman Minaresi” ve üzüm bağları; Urumçi yakınlarındaki görkemli şelale; Uygur halk müziği, halk dansları ve seyirlik oyunları; gelenek ve görenekleri ile Uygur mutfağı da sergilenir. Filmde Uygur tiyatro, opera ve bale sanatçıları oynamıştır. Uygurlar “Nasreddin Hoca’nın zeki bir insan olarak bindiği dalı kesmesi fıkrasına karşıdırlar. Çin’de Nasreddin Hoca konusu adeta bir devlet politikası gibidir. Çizgi film, karton film, kukla film, video (China Pictorial, 7/1980:44 ve Chinese Literature, 7/1980:105) için geniş kadrolar ve ödenekler tahsis edilir (s.78). Çin’de hakkında en çok müzik yapılan kişi yine Nasreddin Hoca’dır. “Hoca’yla ilgili şarkılar sadece Uygurca ve Çince olmayıp, Çin’de yaşayan hemen bütün ulusların dillerine çevrilmiştir.” Uygurlar, Türkiye’de âşık veya ozan olarak bilinen sanatçılara “halk goşakçısı” (Koşukçusu) der (İrfan Ünver Nasrattınoğlu, “Çin’in Sincan Uygur Özerk bölgesinde Âşıklık Geleneğinin Bugünkü Durumu, III. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Cilt II” 1986). Söyledikleri türküler arasında “Afandi Nahşası” (Nasreddin Hoca Türküsü) de vardır (s.80). Kayıt edilerek milyonlarca satılan müzik kasetlerinin Nasrattınoğlu’nun elinde bulunan üçüncüsü “Afandi Çin’de” adını taşır. “Özgün Çin fon Müziği eşliğinde” Hoca’nın fıkraları anlatılır. Doç. Rukiye Hacı’nın çevirisi ile 2 fıkra şöyledir:

AKILLI EFENDİ FIKRALARI, SÜRELİ YAYINLAR ve KARİKATÜRLER

Bir zamanlar halkı ezen ve korkutan bir padişah vardır. Ama Efendi korkmaz. Küçücük eşeğine binip her yerde padişahı tenkit eder. Bunu duyan padişah onu huzuruna çağırır ve gökte kaç yıldız olduğunu sorar. Yanıt: “Bıyıklarınızdaki kıl kadar” olur.
- Öyleyse bıyığımda kaç kıl var?
Yanıt “Eşeğimin kuyruğundaki kadar”.
- Öyleyse seni öldüreceğim, neden gülüyorsun hâlâ?
Yanıt: “Çünkü ben öldükten bir gün sonra da siz öleceksiniz”. Padişah bunun karşısında Efendiye bol ihsanda bulunup serbest bırakır. Efendi ise kendisine bağışlanan altın ve gümüşleri halka dağıtır.

İkinci fıkra “Efendi ve Zenginler” adını taşır çünkü onlar Hoca’nın tek koyununu yemek üzere keser ve pişirmesini isterler. O ise onlara isteklerini yerine getirene kadar nehirde yıkanmalarını söyler. Bir süre sonra onları geri çağırdığında zenginler ne giysilerini, ne de yerinde pişmiş koyunu bulurlar (s. 80).
Çin’de gazete ve dergilerde sık sık, hatta günlük yazılar milyonlarca Çinliyle buluşur. Mizah yazarlar toplumsal eleştirilerini onun ağzından yapar çünkü “dili düşündürücüdür ama kırıcı değildir, o daima haklıdır. Hatta bir akşam gazetesinde ‘Afandinin köşesi” vardır ve güncel olayları eleştirir durur.”
Gazetemiz Aydınlık’ta da Nasrettin Hoca hakkında köşe yazıları ve fıkralar uzak ve yakın geçmişte yer almıştır. Çin’de Hoca’yle ilgili kitaplar az değildir, içlerindeki fıkraların bir kısmı Uygurlardan, önemli bir kısmı ise Türkiye’de bilinen fıkralardandır. Araştırmacı Nasrattınoğlu, Şanghay İşçi Kültür Sarayı Galerisinde Hoca’yla ilgili karikatürler de görür. Çizenler Urumçili işçilerden Dang Şao Yi ve Li Vey Bing’dir: Çocuk Nasreddin Hoca’ya neden eşeğe değil de deveye bindiğini sorar. Hoca: “Şehir çok kirli de ondan” der (s.82). Ancak Çin’de her ressam onun yüzünü “Hoca’yı kendi belleğinde yaşattığı biçimde” farklı çizer. Hoca, Çin Kağıt Kesme Sanatının da konusudur; turistik ve ticari amaçla resmedilen tarihi şahsiyetler ve efsanevi kahramanlar arasında resmedilir (s.83).