Çipler: Yeni silahlanma yarışı

6 Aralık’ta ABD Başkanı Joe Biden, Tayvan Yarı İletken İmalat Şirketi’nin (TSMC) kurucusu Morris Chang ile birlikte Arizona’da, yonga üreticisinin ABD’de yeni bir fabrikaya yaptığı yatırımın son adımı olan sembolik bir “anahtar çevirme” törenine katıldı.  Başkan Joe Biden’ın ziyaret ettiği ve projesini selamladığı TSMC, Arizona’daki yeni fabrikasında daha önce planladığı yatırımı üç katına çıkararak ABD tarihindeki en büyük yabancı yatırımlardan biri olan 40 milyar dolara yükseltiyor.

TSMC dünyanın önde gelen yüksek teknolojili çip üreticisidir ve hem Çin hem de ABD kendi üretimleri için buradan çip ithal etmektedir. Son dönemde TSMC, dünya ticareti ve teknolojisinde ABD ve Çin arasındaki savaş alanı haline geldi. Tayvan’ın, Çin’in yükselen ekonomik gücü ile ABD’nin küresel hakimiyetinin (göreceli olarak azalması) arasındaki jeopolitik çatışmanın sıcak noktası olması da buna eklendi.

BU SOĞUK SAVAŞTA DENGE YOK

İşte bu bağlamda ekonomi tarihçisi Chris Miller’ın “Çip Savaşı” adlı kitabı çok önemli hale geldi. Chris Miller, yarı iletken üstünlüğü için verilen küresel savaşı tarihsel bir bakış açısıyla anlattığı Çip Savaşı ile Financial Times Yılın İş Kitabı Ödülü’nü kazandı. Miller kitabında yarı iletkenin gelişimini ve TSMC ile diğer birkaç üreticinin nasıl olup da küresel gelişmiş mikroçip tedarikine hakim olduklarını anlatıyor. Miller’ın ana mesajı rahatsız edici. ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki “soğuk savaş” sırasında, nükleer silahlar ve karşılıklı imha potansiyelinden emin olunması, doğrudan çatışmadan kaçınan bir tür dengeli ateşkes yaratırken, ABD ve Çin arasındaki bu “soğuk savaşta” denge yok, bunun yerine sınırsız bir yarış var. “Çok net bir nükleer kullanım eşiği var. [Nükleer silahlar] ya kullanılır ya da kullanılmaz, oysa ekonomik karşılıklı bağımlılık alanında çizgiyi aştığınızı [gösteren] bir eşik yoktur. Ve aslında, geçilebilecek pek çok farklı çizgi vardır.”

ABD TEKELİNİ KAYBETTİ

Miller, mikroçiplerin modern dünyanın dayandığı kıt kaynak olan yeni petrol olduğunu grafiklerle savunuyor. Günümüzde askeri, ekonomik ve jeopolitik güç, bilgisayar çiplerinden oluşan bir temel üzerine inşa edilmiştir. Füzelerden mikrodalgalara, akıllı telefonlardan borsaya kadar neredeyse her şey çiplerle çalışıyor. Yakın zamana kadar Amerika en hızlı çipleri tasarlayıp üretiyor ve süper güç olarak liderliğini sürdürüyordu. Ancak şimdi Amerika’nın üstünlüğü Tayvan, Kore, Avrupa ve hepsinden önemlisi Çin’deki rakipleri tarafından zayıflatılıyor. Çip Savaşı’nın ortaya koyduğu gibi, her yıl çip ithalatına petrol ithalatından daha fazla para harcayan Çin, ABD’yi yakalamak için milyarlarca dolar yatırarak çip üretme girişiminde bulunuyor. Söz konusu olan Amerika’nın askeri üstünlüğü ve ekonomik refahı.

ÇİPLERE HÜKMEDEN KAZANACAK

Miller, yarı iletkenin modern yaşamda nasıl kritik bir rol oynamaya başladığını ve ABD’nin çip tasarımı ve üretiminde nasıl baskın hale geldiğini ve bu teknolojiyi askeri sistemlere nasıl uyguladığını açıklıyor. Amerika’nın Soğuk Savaş’ta Sovyetler Birliği’ne karşı kazandığı zafer ve küresel askeri hakimiyeti, bilgi işlem gücünü diğer tüm güçlerden daha etkili bir şekilde kullanma becerisinden kaynaklanıyor. Ancak Miller’a göre, Çin de çip üretimi ve askeri modernizasyonun el ele gitmesiyle bu alanda arayı kapatıyor.

Miller’ın tarihsel anlatımı, çip gelişimini 1950’lerde ABD kapitalizminin altın çağında Amerika’da icat edilmesinden Doğu Asya’da yoğunlaşan küresel bir tedarik zincirinin kurulmasına kadar izliyor. Bugün neredeyse tüm gelişmiş işlemci çipleri Tayvan’da üretiliyor ve Miller, endüstrinin kontrolünün değişmesinin dünyanın ekonomik ve siyasi düzenini dramatik bir şekilde yeniden şekillendirebileceğine dair ikna edici bir argüman ortaya koyuyor.  Miller, geleneksel ticaret ve imalat üretiminden ve hatta finansal güçten bile daha fazla, çip üretiminde kimin lider ve hakim olduğunun küresel ekonomiye hakim olacağını savunuyor.

RUSYA VE ÇİN’İ TECRİT ETME YASASI

Çip geliştirme ve üretimi, ABD’nin Çin’i ve ABD’nin küresel çıkarlarına karşı olduğunu düşündüğü diğer ülkeleri tecrit etme, zayıflatma ve ekonomik ve askeri gücünü azaltma girişiminin kilit alanı haline gelmiştir. ABD geçmişte doların gücünü kullanarak hasımlarının küresel finansla ilişkisini kesmişti. Yeni ABD Çip Yasası, Rusya ve Çin’i dünyanın teknoloji ekonomisinden tecrit etmeyi ve askeri yeteneklerini engellemeyi amaçlıyor. Yasa, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline misilleme olarak ABD ve Batı’nın uyguladığı yaptırım dalgasının bir parçasıdır.

Çip Yasası, Çin’in teknoloji kapasitesini ve küresel etkisini zayıflatmaya yönelik bir dizi önlemin sadece bir sonraki aşaması. Süreç, Trump yönetimi sırasında Çinli telekomünikasyon şirketi Huawei’ye ihracat kontrol yetkilerinin çıkartılmasıyla başlamıştı. İlk olarak ABD teknolojisinin Huawei’ye satışını ticaret kara listesine alarak kısıtlayan Washington, doğrudan yabancı ürün kuralını uygulayarak baskıyı arttırdı. Bu, ABD’nin sınırların ötesine ulaşmasına ve Amerikan teknolojisi kullanılarak tasarlanmış veya üretilmişse ülke dışında üretilen ürünleri kontrol etmesine izin verdi. Aynı yetkinin Rusya’ya karşı bazı kalemler için geniş kapsamlı ve 49 askeri kuruluştan oluşan belirli bir listeye karşı daha katı bir şekilde kullanılması, Rusya’nın artık askeri ilerlemesi için kritik öneme sahip yüksek kaliteli yarı iletkenlere ve diğer teknoloji ithalatına erişiminin fiilen engellendiği anlamına geliyor.

ÇİN’İN İLERLEMESİNİ DURDURMA PLANI

Ancak asıl hedef Çin ve Çin’in teknolojik ilerlemesini ezme savaşı hiçbir şekilde kazanılmış değil. Çin halihazırda dünyanın en büyük yarı iletken tüketicisi konumunda. Ancak kendi çiplerini üretme konusunda kendi kendine yeterliliği son derece düşük. Çinli yerli firmaların 2021 yılında kendi kendine yeterlilik oranı yalnızca yüzde 6,6 iken, bu oran Çin’de yerleşik yabancı firmalar da dahil edildiğinde yüzde 16,7’ye yükseliyor.  Çin’deki çok uluslu iştirakler de dahil edildiğinde bile, ülkenin 2026 yılındaki çip üretiminin küresel toplamın yalnızca yüzde 6,6’sına ulaşması muhtemeldir.  Fabrikasız yarı iletken sektöründe Çin 2020’de küresel pazarın yüzde 16’sına katkıda bulunurken, ABD’nin artırdığı ihracat yasakları nedeniyle 2021’de payı sadece yüzde 9’a geriledi.

Pekin’in politikası, devletin tüm finansal ve planlama güçlerini kullanarak çip üretiminde kendi kendine yeterliliğe yönelik bir çabadır. 2015 yılında “Made in China 2025” planı 2025 yılına kadar yüzde 70’lik iddialı bir kendi kendine yeterlilik hedefi belirledi ki mevcut ilerleme göz önüne alındığında bu hedefe ulaşılamayacağı görülüyor. Dolayısıyla Çin’in kendisine yarı iletken tedarik eden ekonomilere (özellikle Tayvan, Güney Kore, Malezya ve Japonya) olan bağımlılığı devam edecek ve ABD’nin planıyla tedarikin tamamen kesilmesi riski bulunuyor.

ABD’Lİ ŞİRKETLER DE ŞİKAYETÇİ

ABD’nin CHIPS Yasasının ana hedefi, üretim hibeleri ve araştırma yatırımları için 52 milyar dolar fon sağlamak ve ABD’deki çip üreticilerine yüzde 25 yatırım vergisi kredisi sağlamaktır. Ancak CHIPS Yasası fonundan yararlanan herhangi bir kuruluşun “Çin’deki yarı iletken üretim kapasitesinin önemli ölçüde genişletilmesini içeren herhangi bir önemli işlemde bulunması” yasaklanmıştır.

Bununla birlikte, Çin’de yerleşik çip üretimi 2021’de yüzde 16,7 iken 2026’ya kadar Çin’in talebinin yüzde 21,2’sine yükselebilir. Dahası, ABD’nin çip yaptırımları ABD’li şirketlerin üretim ve karlarını de vuruyor; bazı tahminlere göre bu yaptırımlar ABD’nin küresel pazar payını yüzde 18 azaltabilir ve uzun vadede gelirlerinin yüzde 37’sini etkileyebilir.

ABD’li firmaların Çin’e teknoloji ihracatlarını kısıtlamak istememelerine şaşmamak gerek.  Ayrıca, TSMC ABD’de yeni bir tesise yatırım yapıyor olabilir ancak bu tesis TSMC’nin Tayvan’daki en yeni fabrikalarının ne ölçeğine ne de teknolojik düzeyine sahip. Intel, TSMC ve Samsung’un ABD’de inşa ettiği fabrikaların hepsi gelişmiş çipler için, dolayısıyla çoğunlukla kişisel bilgisayar, akıllı telefon ve sunucu endüstrisini destekleyecekler. Bununla birlikte, çip tedarik darboğazları nedeniyle üretimi sekteye uğrayan otomobil üreticileri, maliyetlerin daha yüksek olduğu ABD’de uygulanabilir olmakta zorlanan daha az gelişmiş çipler kullanıyor.

SAVAŞ, BATI İLE ASYA ARASINDA

Ancak bu çip savaşı sadece ekonomiyle ilgili değil. En azından ABD emperyalizminin liderleri için 21. yüzyılda siyasi iktidarla da ilgili.  ABD bu savaşı “Batı demokrasisi” ile Çin (ve Rusya) “otokrasisi” arasındaki bir mücadele; (Çin’de) azınlıklara ve muhaliflere yönelik baskıya ve hatta (Rusya tarafından) Ukrayna’daki “soykırıma” karşı (ABD değerleri tarafından temsil edilen) insan hakları mücadelesi olarak ifade etmektedir.  Bu, propagandayı ikiyüzlülüğün yeni zirvelerine taşımaktadır. Gerçekte söz konusu olan ABD’nin küresel üstünlüğüdür. Ve bu, herkesin yararına olacak şekilde ticaret ve teknolojiyi genişletmekten daha önemlidir.

ABD’li stratejistler Çin’in ABD’nin önüne koyduğu engelleri aşabileceğinden korkuyor. Bu korku aslında Çin’in, sağcı teorisyenlerin “serbest piyasa”ya dayanmadığı için “kaba kuvvet ekonomisi” olarak adlandırdıkları devlet öncülüğündeki yatırım planlamasına dayanıyor. Trump ve Biden yönetimlerinde CIA’nın Çin Direktörlüğünü yapan Liza Tobin, bunu şöyle ifade ediyor: “Örneğin yarı iletken endüstrisinde Pekin’in oyun kitabındaki taktikler tam anlamıyla sergileniyor. Büyük miktarlarda devlet desteğinden, ulusal devlere yardım etmek için hedeflenen fikri mülkiyet hırsızlığından, ABD ve müttefik ülkelerde eğitim görmüş teknik uzmanlardan bilgi transferinden ve oyun alanını kendi lehine çevirmek için yerli firmalara ayrıcalıklı muameleden yararlanıyor.”