Cive Pakistan, Cive Avrasya
Hindistan Hilafet Komitesi, 26 Aralık 1921’den 12 Ağustos 1922 tarihine kadar toplam Kuvvacılara 675.494 Türk Lirası ve 156 bin İngiliz sterlini (bugünkü para ile milyarlarca lira) gönderdi.
Onlar aslında Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk’e destek veren Hindistan Müslümanları idi.
Yani bugünkü Pakistan ve Bangladeş.
Özellikle Pakistan, son günlerde ABD’nin çok yoğun tehdit ve siyasi saldırıları altında.
Önce Trump, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Pakistan’ı teröre destek vermekle suçladı.
Ardından para yardımını kesmekle tehdit etti.
Trump’ın yaveri Mike Pence de Pakistan’ın Afganistan’daki El Kaideci ve Talibancı terörü desteklediği iddiasını ortaya attı ve “gözümüz üzerinizde” diye tehdit etti.
Hatta Afganistan’a, Pakistan’ın düşmanı Hindistan askerlerini yerleştirmekten söz ettiler.
Pakistan, İran ve Türkiye…
Üçü de eş zamanlı ABD tehdidi altında.
Bunlara Rusya, Suriye ve Irak’ı da ekleyin.
Bu ülkelerin hepsi Asya’nın mazlum halklarıdır.
Yüzyılın başında Batı emperyalizmi altında inim inim inleyenler ve devrimleri yapanlardır.
Tabii ABD’nin en önemli hasmı ise yine bunlardandır.
O, Çin Halk Cumhuriyeti’dir.
Geçen yazımda belirttim, ABD için en büyük tehlike dolar hegemonyasını yitirmesidir.
Ve bu oluyor.
Çünkü aklını yitirmiş gibi sağa sola saldıran Amerika, ekonomik yaptırım ve ambargolarla doların gücünü zorluyor.
Tabii ki direnen ülkelerin sabrını da…
Pakistan’ın da bizim gibi özel bir durumu var.
Onlar, Türkiye gibi NATO üyesi olmasa da, benzer şekilde Amerikan uydusu oldu.
1950’lerden beri bu böyle gitti.
Türkiye’deki Amerikancı darbelerin çok daha fazlası Pakistan’da yaşandı.
Özellikle ordu ve istihbaratta ABD etkisi çok büyüktü.
Taliban ve El Kaide, Pakistan’da CIA eliyle Pakistan gizli servisi ISI’ye kurdurulan medreselerde yetiştirildi.
İslam’ın genetiğiyle oynandı.
Tevrat’taki öfkeli ve gaddar “Tanrı”, El Kaide ve IŞİD gibi Selefi – Siyonist terör örgütlerine uyarlandı.
PAKİSTAN NEDEN “DÜŞMAN” OLDU?
Çünkü Pakistan da artık evine, yani Avrasya’ya dönüyor.
Aynı Türkiye’nin Avrasya’ya döndüğü gibi.
Bunda en önemli etken ise Çin.
Çin’in Asya merkezli, Avrasya destekli “Kuşak ve Yol” projesi.
Pakistan, İran ve Türkiye bu projede çok ama çok önemli bir konuma sahip.
İsteyen projenin haritalarına bakıp bunu rahatça anlayabilir.
Çin-Pakistan ekonomik koridor projesi ise çok hayati bir olay.
Çin’in Uygur bölgesindeki Kaşgar’dan Pakistan’ın Gvadar limanına kadar uzanan 3 bin kilometrelik yeni bir ticaret yolundan söz ediyoruz.
Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru ve Gvadar’daki liman ile Çin’in Sincan-Uygur bölgesi, Basra Körfezi çıkışına bağlanıyor.
Denize çıkışı olmayan Çin’in geri kalmış bölgelerinin ve diğer Orta Asya devletlerinin ticari kanallarını geliştirilmesi amaçlanıyor.
Gvadar Limanı’nı ayrıcalıklı kılan ise günde 13 milyon varil petrolün geçtiği Hürmüz Boğazı’na olan yakınlığı kadar, neredeyse Asya’ya tüm petrolün aktığı (Malezya ve Endonezya arasındaki) Malakka Boğazı’nı baypas etmesi.
Çünkü Singapur’u zengin eden bu boğaz, önemli ölçüde Amerikan kontrolü altında.
Çin, bu projeler için Pakistan’a 57 milyar dolarlık yatırım yapıyor.
Gvadar Limanı’nı inşa etti ve 43 yıllığına da kiraladı. Geçen sene ilk ticaret gemisi bu limana ulaştı.
Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’nun (CPEC) korunması için de Pakistan ordusu bünyesinde özel komandolar ve paramiliter güçlerden oluşan 12 bin kişilik özel bir kuvvet kuruldu.
Çin’in uluslararası ilişkilerdeki yin ve yang pragmatizmi, Pakistan’ın yıllarca ABD adına dinci teröre verdiği desteği görmezden gelip böylesine büyük bir projeyi başlatmasını sağladı.
ABD’nin giderek kaybetmekte olduğu kovboy pragmatizmi ise yerini, kasabayı basıp sağa sola ateş eden desperado yaklaşımına bıraktı.
İşin ABD açısından daha da kötüsü, Afganistan’da da zor durumda olması.
Daha önce desteklediği Raşid Dostum mesela artık Türkiye’de sürgünde. Son olarak Belh’deki demirbaş Vali Muhammed Nur Atta ve Sovyet işgalinde ABD ile işbirliği yapan diğer Cihatçı Afgan liderler de bugün İran ve Rusya’ya yanaşıyor.
Hal böyle olunca da Amerikan elitinin aklına birden Pakistan’ın nasıl da radikalliğe doğru evrildiğini yazmak geliyor.
TRUMP PİŞMAN OLACAK
Pakistan’a kah BM kürsüsünden, kah twitterden sürekli sallayan Trump ise yakında pişman olacak.
Samur saçlının “33 milyar dolar yardım yaptık, bizi kazıkladılar” dediği Pakistan, ağır bir yanıt verdi.
İslamabad yönetimi, Pakistan’daki 1,5 milyon Afgan mültecinin 30 gün içinde Afganistan’a geri gönderileceğini açıkladı.
Bunlar, ABD’nin Pakistan’ı “barındırmakla suçladığı teröristler” oluyor hali hazırda.
WMD (weapons of mass destruction) kitle imha silahları olarak adlandırılan atom bombaları benzeri bir WMM (weapons of mass migration) yani kitle göç silahı uygulaması yolda.
Pakistan fakir bir ülke.
Tıpkı bizim ve İran gibi.
Siyasi istikrarsızlık had safhada, tıpkı bizim ve İran gibi.
ABD ile ilişkileri de epey derin, tıpkı bizim ve (1979’a kadar) İran gibi.
Şimdi ödüllü soru şu; Pakistan, ABD’nin ekonomik yaptırım ve darbe-terör tehditlerine boyun eğip Asya’dan Atlantik cephesine dönecek mi? Yoksa ABD’ye direnip, Çin ile bölgede yeni bir dönemin kapısını açacak mı?
Eğer ikinciyi yapmayı başarırsa ABD imparatorluğu çok daha hızla sona erer.
Aynı soru, İran ve Türkiye için de geçerli elbette…
Cive Türkiye, Cive İran ve Cive Pakistan!
NOT: Türkiye’nin hiç vakit kaybetmeden İran ve Pakistan ile ilişkilerini sağlamlaştırması ve acilen devlet başkanı düzeyinde Tahran ve İslamabad’a ziyarette bulunması gerekiyor kanımca. Bu hem manevi, hem de stratejik
2.not: ‘Cive’ sözcüğü Urduca’da ‘çok yaşa’ demektir.
3. not: Hüseyin Vodinalı – 2013; https://odatv.com/cinden-kritik-hamle-inci-dizisi-stratejisi--2002131200.html