ÇKP 20. Kongresi’nin ardından-3: Xi’nin üçüncü dönemi: Çipler, çifte döngü ve emperyalizm
Xi Jinping, Çin Komünist Partisi Genel Kongresi’nde, Çin’in teknolojinin kilit alanlarında “savaşı kararlılıkla kazanacağı” sözünü verdi. Ancak eş zamanlı olarak, Çin’in gelişmiş çip üretim endüstrisiyle lisans olmadan iş yapmayı engelleyen yeni ABD kuralı açıklığa kavuşana kadar ABD vatandaşı veya yeşil kart sahibi on binlerce yönetici ve mühendise işlerini durdurmaları söylendi.
ABD’nin Washington’da partilerüstü bir oydaşmaya (konsensüs) yaslanarak Çin’in teknolojik yükselişini durdurmaya kararlı olduğu artık su götürmez bir gerçektir. Bunun Pekin’in yapay zeka ve sürücüsüz araçlar gibi alanlardaki hedefleri üzerinde büyük etkileri var. Biden yönetiminin yürürlüğe koydu yeni Çip Yasası’nın ardından Ticaret Bakanlığı Sanayi ve Güvenlik Bürosu tarafından hazırlanan 139 sayfalık rapor yayımlandı.
Rapor, yalnızca ABD şirketlerinin Çin’e teknoloji ürünleri satmasını değil, aynı zamanda ABD pasaportu veya yeşil kartı olan herkesi hedefliyor. Bu, Çinli teknoloji şirketleri kurucularını zor duruma sokuyor. Benzer şekilde, bazı Çinli şirketler tarafından ABD’de kurulan Ar-Ge laboratuvarları da bu hamlenin etkilerine açık görünüyor. Alibaba’nın Seattle ve Silikon Vadisi’nde, Tencent’in de Seattle’da araştırma laboratuvarları var.
ABD, ÇİN’İ DÜŞMAN GÖRÜYOR
Bütün bunlar, Çin’in şu anda ABD’nin “düşmanı” olarak muamele gördüğü açıkça ortaya koymaktadır. Eskiden “çevreleme” olarak adlandırılan şeyin çok ötesindedir. Çin tarafında ise, yabancı yatırımı teşviki sürdürme görüşüyle, şu ana kadar ülkede faaliyet yürüten Amerikalı şirketlerin hayatlarını zorlaştırmak için hiçbir şey yapmayan Çin’in, diğer yanağını çevirmeye ne kadar devam edeceği de merak konusudur.
ABD’nin çip hamlesinin Tayvan’ın en büyük yarı iletken üretim şirketi TSMC ve diğerleri için de büyük etkileri vardır. Tayvan’ın Çin’e yaptığı çip (entegre devreler) ihracatı 2021’de 155 milyar dolar ve 2022’nin ilk sekiz ayında 105 milyar dolar oldu ve Çin’in toplam çip ithalatının sırasıyla yüzde 36 ve yüzde 38’ini oluşturdu. Nancy Pelosi’nin ağustos başındaki Tayvan gezisinin en ilginç yönü, TSMC’nin kurucusu Morris Chang ve başkanı Mark Liu ile yaptığı görüşmeydi. Nitekim çip üreticilerinin Amerika’da fabrika kurmasını teşvik için 52,7 milyar dolar destek sağlayacak olan yasa da Kongre’den temmuz sonunda geçmişti.
TSMC şimdiden Arizona’da bir fabrika inşa ediyor. Fabrikanın inşaatı Haziran 2021’de başladı ve ana tesisinin tamamlandığı, üretimin ise 2024’te başlaması planlanıyor. Çip Yasası mevzuatına göre TSMC’nin teknolojisini de ABD’ye transfer etmesi gerekecek.
ÇİP HAMLESİ HEGEMONYA KAYBINDAN
Trump ve Biden yönetimlerinin belirli Çinli şirketlerin ileri teknolojilere erişmesini hedeflemeye yönelik önceki girişimlerinin aksine (Huawei’nin yasaklanması klasik örnekti), yeni kurallar her Çinli varlığı etkili bir şekilde kapsıyor. Kendileri veya ABD’li veya yabancı tedarikçileri, gelişmiş çip teknolojilerine erişmek veya bunlara erişim sağlamak için bir lisans başvurusunda bulunmak zorunda kalacaklar.
ABD stratejisinin etkili olduğu kanıtlanırsa, ki sektörde faaliyet gösteren çok sayıda Çinli olmayan şirket Çin’le olan anlaşmaları dondurmaya karar verirse bu olacaktır, Çin’in çoğu 21. yüzyıl teknolojisinin hayati yapı taşlarından kopartılması gündeme gelebilir.
ABD neden Çin’in ticaretine ve teknolojisine karşı bu sert önlemleri almaktadır? Bunun sebebi, Çin’in ABD tüketicileri için sadece bir üretim ve ithalat kaynağı olması değil, dünya ekonomisi üzerindeki ABD hegemonyasına her alanda rakip olabileceği korkusudur.
ABD’nin Çin’e yönelik bu yeni politikasını tetikleyen esas gelişme, küresel mali çöküş ve Büyük Durgunluk oldu. Devlet kontrolündeki modeli altında, Batı kapitalizmi çökerken Çin hayatta kaldı ve genişledi. Çin hızla yalnızca ucuz işgücü üreten ve ihraç eden bir ekonomi değil, aynı zamanda siyasi ve ekonomik etkisini Doğu Asya’nın ötesine genişletme ihtirasına sahip yüksek teknolojili, kentleşmiş bir toplum haline geliyordu. ABD ve diğer G7 ülkeleri imalatta Çin’e karşı zemin kaybetti ve kendi imalatları için Çin girdilerine olan bağımlılıkları artarken Çin’in G7 girdilerine olan bağımlılığı azaldı. Bu, giderek zayıflayan emperyalist ekonomiler için bardağı taşırdı.
ÇİN’İN DİJİTAL ATILIMI
Goldman Sachs’ın yakın tarihli bir raporuna göre, Çin’in dijital ekonomisi zaten büyük; GSYİH’nın neredeyse yüzde 40’ını oluşturuyor ve hızlı büyüyor. Son yıllarda GSYİH büyümesinin yüzde 60’ından fazlasına katkıda bulunuyor. Üstelik raporda “Çin’in geleneksel sektörlerini daha da dijitalleştirmesi için yeterli alanın mevcut olduğu” söyleniyor. Çin’de Bilişim Teknolojisi’nin GSYİH içindeki payı 2011’in birinci çeyreğinde yüzde 2,1’den 2021 ilk çeyreğinde yüzde 3,8’e yükseldi. Çin, bilişimin GSYİH’deki payında hâlâ ABD, Avrupa, Japonya ve Güney Kore’nin gerisinde olsa da, aradaki fark kapanıyor. ABD ve diğer kapitalist güçlerin Çin’in teknolojik genişlemesini kontrol altına alma çabalarını yoğunlaştırmalarına şaşmamalı.
Çin, yerli çip üretim endüstrisinin gelişimini hızlandırmak için 100 milyar dolardan fazla harcadı. Bu sektör, Çin’in 2049 yılına kadar yapay zeka, sürücüsüz araçlar, yeni nesil bilgi teknolojisi, telekomünikasyon, gelişmiş robotik ve uzaya hakim olma planlarını belirleyen “Made in China 2025” programının kritik bir bileşenidir.
Bu yüzden ABD stratejisi değişti. Çin emperyalizmin oyununu oynamayacak, ekonomisini tamamen yabancı yatırıma açmayacak ve ABD ile rekabet edebilmek için teknoloji tabanını genişletmeye devam edecekse, durdurulması gerekiyordu. Amaç, Çin ekonomisini zayıflatmak ve nüfuzunu kırmak ve belki de “rejim değişikliği” sağlamaktır. Gümrük tarifeleriyle ticaretin engellenmesi; Çin ve ihracatları için teknoloji erişimini engellemek; Çinli şirketlere yaptırım uygulanması; ve borçluları Çin’e karşı çevirmek; tüm bunlar emperyalist ekonomiler için maliyetli olabilir. Ancak Çin’in iradesi kırılır ve ABD hegemonyası güvence altına alınabilirse, ödenen bedel buna değecektir.
ÇİFTE DÖNGÜLÜ KALKINMA
Çin’in tepkisi ÇKP Kongresi’nde vurgulandı: “Bir numaralı üretici güç olarak bilim ve teknolojiye, bir numaralı kaynak olarak yeteneğe ve bir numaralı itici güç olarak inovasyona bağlı kalmalıyız.” Pekin, Çin’in yerel üretimini belirli bir teknolojik ilerleme seviyesinde dondurmaya çalışma kararını son derece kışkırtıcı buluyor. Çin’i en yeni ve en büyük çipler için yabancı üretime güvenmeye zorlamak, tam olarak Xi’nin “teknolojik vasal (sömürge) olma” korkusuyla oynuyor. Dolayısıyla Çin, daha kendine güvenen bir büyüme modeline doğru ilerliyor.
Bu, Xi liderliğinin, yurtdışındaki ticaret ve yatırımın devasa iç pazar için üretimle birleştirildiği “çifte döngülü” kalkınma tarzı olarak adlandırdığı şeyin temelidir.
Çifte döngü modeli ilk olarak Mayıs 2020’deki bir Siyasi Büro toplantısında resmen duyuruldu ve Çin ekonomisinin “uluslararası dolaşımdan” (Çin’in güvendiği ilk dolaşım türü, yani büyümenin itici gücü olarak dış talebe bel bağlama) “yurtiçi dolaşıma” ya da artan kendi kendine dayanmaya doğru yeniden dengelenmesini ortaya koyuyor.
DÜĞÜM NOKTASI TAYVAN
ABD ile Çin arasındaki yoğun kapışmanın siyasi sıcak noktası Tayvan’dır. Birleşmiş Milletler Tayvan’ı Çin’in parçası olarak tanısa da ABD, adanın Çin’den özerkliğini korumak amacıyla ayrılıkçıları mali yardım ve silahlarla desteklendi. Çin’in ekonomik yükselişinden bu yana da ABD ve emperyalist bloğun geri kalanı, Tayvanlıların tam bağımsızlığı inşa etme ve onaylama hareketlerini teşvik etti. Bu yüzden Tayvan, Çin tarafında kalıcı bir diken ve gelecekte Pekin’e karşı askeri operasyonlar için fırlatma rampası olabilir.
Askeri müdahalenin en geniş tanımına göre, ABD 1776 ile 2019 yılları arasında yaklaşık 400 askeri müdahalede bulundu ve bu operasyonların yarısı 1950’den beri ve yüzde 25’ten fazlası Soğuk Savaş sonrası dönemde gerçekleşti. Artık Atlantik kıyısı ile sınırlı olmayan genişletilmiş bir NATO tarafından desteklenen ABD, Çin’i yolun aşağısındaki bir sonraki “müdahale” alanı olarak görüyor. Batı medyası da sürekli olarak Çin’in sözde “saldırgan davranışından” ve insan haklarına karşı suçlarından bahsederek ABD’ye yardımcı oluyor.
Çin ile ABD arasındaki ekonomik ve siyasi çatışma, 21. yüzyılın en büyük jeopolitik meselesidir. Rusya-Ukrayna savaşından çok daha büyüktür. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan geçenlerde özetledi: “Çin Halk Cumhuriyeti ile rekabetimizin şartlarının belirleneceği belirleyici bir on yıl.” Şöyle devam etti: “ÇHC’nin yurt içinde ve dışında kendisini daha çok ortaya koyması, ekonomi, siyaset, güvenlik ve teknoloji alanlarında Batı’yla olan rekabette liberal olmayan bir vizyonu ilerletmektedir.” Çin durdurulmalıdır, demektedir Beyaz Saray temsilcisi Sullivan, çünkü “uluslararası düzeni değiştirme niyetine ve giderek artan kabiliyetine sahip yegane (ABD) rakibidir.”